Aşırma literatürüne yeni katkılar

İzge Günal

Blog: Bilimin İzleri

Biliyorsunuz, aşırma veya Arapça olmasına karşın daha fazla bilinen adıyla intihal akademik yaşamda işlenebilecek en önemli suçlardan bir tanesidir. Başka birisine ait eserin tümünü veya bir kısmını kaynak göstermeden, kendi fikri ya da eseriymiş gibi yayınlamaktır. Yani, sözcüğün tam anlamıyla hırsızlıktır.

Konuya böyle girmemin nedeni son günlerde aşırma üzerine okuduğum iki kitap. Bu kitaplardan bilime ilgi duyan kişilerin haberdar olmasını önemli görüyorum

Kitaplardan ilki Yusuf Yıldız’ın yazdığı “Yüzyılın İntihali” isimli hacimli bir yapıt. Hacimli diyorum çünkü büyük boy ve tam 784 sayfa. Çıra Akademi yayınlarından bu yılın Şubat ayında çıkan kitapta yazar, ilk 26 sayfayı önsöz, genel giriş ve kitabın okunması üzerine notlara ayırdıktan sonra 758 sayfa boyunca Prof. Dr. Hakan Altıntaş’ın yaptığını söylediği aşırmaları, aşırıldığı yerlerle karşılaştırmalı olarak vermiş. “Yaptığını söylediği” diyorum çünkü ben asıl kaynaklardan kontrolünü yapmadım ama kitaptaki örnekler çok çarpıcı. Kitabın alt başlığı olarak “Türkiye’de bilimsel hırsızlığın boyutlarına ilişkin bir araştırma” verilse de yanıltıcı olmasın çünkü kitapta genel bir araştırma değil, tek ama büyük bir olgu söz konusu.

“Çal Kanunum Çal” tanıtmak istediğim diğer kitap. Prof. Dr. Ömer Baybars Tek’in Togan Yayınlarından çıkan bu kitabında 313 sayfa boyunca ciddi bir aşırma öyküsünü hukuksal boyutlarıyla beraber ele alıyor. Ancak kitapta takma adlar kullanıldığı belirtildiği ve kurgusal tarzda konunun ele alındığı vurgulandığı için, olayların ne kadarı gerçek, ne kadarı kurgusal kesin olarak emin olamıyor okur. Çoğunun, hatta tümünün gerçek olduğu izlenimini edinmekle birlikte yine de kesinlik yok. Kitabı okurken “keşke isimler açıkça yazılsaydı” diyor insan. Yayın tarihini kitapta bulamadım ama yazarın kişisel internet sitesinde 2015 tarihli olduğu bilgisi yer alıyor.(1)

Bu iki kitabı okuduktan sonra yazarların neden böyle kitaplar hazırladıklarını düşündüm. Her ikisinin de arkasında ciddi bir emek olduğu açık. Yazarların uzmanlık alanları da etik değil, her ikisi de işletme/idare uzmanı. Demek istediğim esas uğraşlarından zaman çalıp bu kitapları hazırlamışlar. Tahmin ediyorum, her ikisinin de anlattığı olaylar çevrelerinde bilinmesine karşın yeterince tepki uyandırmadığı için böyle bir çaba içine girmek zorunda kaldılar. Ve ne yazık ki aşıran sadece kendi aşırdığıyla kalmıyor; yaptıkları cezasız kalınca çevrelerine de kötü örnek oluyorlar.

Bırakın cezalandırılmayı, teşvik edildikleri bile söylenebilir. 2006 yılında bir makaledeki aşırma nedeniyle ilgili meslek kuruluşu yazarlarını cezalandırmış ve makale uluslararası indekslerden çekilmiş/retrakte edilmişti.(2) Bir bilim insanının başına gelebilecek en utanç verici şey makalesinin literatürden çekilmesidir. Genellikle o topluluktan dışlanırlar ve isimleri artık duyulmaz. Ama bizde olan ise aynı kişinin bilimsel bir derneğin onur ve etik kuruluna alınmasıdır.(3)

Durum böyle olunca daha çok etik ihlal kitapları okuruz.


(1) http://omerbaybarstek.org/index.php?option=com_flippingbook&view=categor...

(2) http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/15925922

(3) http://www.turkhandsociety.org/anasayfa/yonetim-kurulu/