Alfred Kantorowicz

İzge Günal

Blog: Bilimin İzleri

Seksen iki yıl önce bu günlerde, Alman bilim dünyası da tüm Almanya gibi karışıktı. Naziler iktidara gelmiş ve korkunçluğunu herkesin iyi bildiği uygulamalarına başlamışlardı. 4 Nisan günü Bonn Üniversitesi’nden elli kadar öğretim üyesinin Hitler’e bağlılıklarını bildiren “Pro Adolf Hitler” bildirisini yazmalarıyla birlikte bilim insanlarına saldırı ivme kazandı.  Bu bildiriye imza atmayanlar artık hedefti. 7 Nisan günü Yahudi ve muhaliflerden bir grup öğretim üyesi gözaltına alındıktan sonra, 8 Nisan’da Ari ırktan olmayanların devlet memuriyetinden çıkarılmaları yasası meclisten geçti.

Alfred Kantorowicz Bonn Üniversitesi’nde çalışan diş hekimliği profesörüydü. Almanya’da kendi alanında en önemli isimler arasındaydı. Koruyucu hekimliğin de önemini ilk vurgulayanlardan biri idi. Daha 1912 yılında ilkokullarda diş tedavi merkezlerinin kurulmasını önermiş ve ağız ve diş sağlığı bilgi ve alışkanlıklarının çocukluk döneminde kazanılacağını savunmuştur (bu söyledikleri ancak 30 yıl sonrasında, 1942’de diş hekimliği eğitim programlarına alınabilmiştir). Kantorowicz Yahudi ve Alman Sosyal Demokrat Partisinin aktif bir üyesiydi de aynı zamanda ve elbette Hitler’e bağlılık metnini imzalamamıştı.

Tüm bu özelliklerinden dolayı önce dört ay süreyle Bonn hapishanesinde “koruyucu gözetim” altına alındı. Sonrasında dört ay bir toplama kampında (Boergermoor) tutulduktan sonra tanınmış sosyalist ve entelektüellerin toplandığı Lichtenburg toplama kampına alındı.

Kantorowicz kendisi için her şeyin bittiğini düşünürken, Türkiye’de güzel şeyler oluyordu. Kemalist iktidar sosyal alanda önemli değişikler yapmış ve sıra bilime gelmişti. Yurtdışından çok sayıda bilim insanı Türkiye’ye getirilirken, diş hekimliği alanında da Kantorowicz seçilmişti. Türk hükümetinin girişimleri sonucunda dokuz ay tutulduğu toplama kampından çıkartılarak, ailesi, asistanları ve kütüphanesiyle beraber Türkiye’ye getirilip diş hekimliğinin başına geçirildi.

Türkiye’de çağdaş diş hekimliğinin Kantorowicz’in gelişiyle başladığı söylenebilir. Bu tarihten itibaren diş hekimliği, tıp fakültesinden kısmen ayrıldığı gibi zaman içerisinde ortodonti, pedodonti periodonti, protez ve çene cerrahisi bölümlerini kurmuştur. Hatta yarık damak ve yarık dudak gibi sorunların tedavisini de diş hekimliği içerisine almıştır. Kantorowicz on beş yıla yakın bir süre hizmet verdikten sonra Bonn Üniversitesine geri dönmüştür. Türkiye’de kaldığı dönem içerisinde bu anlattıklarımın dışında diş hekimlerine kurslar vererek eksiklerini kapatmalarına çalışmış, halka açık konferanslarla diş sağlığı konusunda bilgilendirme yapmış ve ilk diş hekimliği kitaplarını yazmıştır. Çevre ülkelerden birçok önemli kişi, (örneğin İran Şahı Pehlevi) ona tedavi olmak için Türkiye’ye gelmişti.

Kantorowicz aynı zamanda spora da düşkündü, özelikle kayağa çok meraklıydı. Kendisi gibi Almanya’dan gelen başka bilim insanlarıyla uygun bir kayak yeri ararken buldukları ve sürekli gittikleri bir dağ bugün Türkiye’nin en bilinen kayak merkezi durumundadır. Evet, Uludağ’ın da bu anlamda keşfi Kantorowicz ve arkadaşlarıyla olmuştur (Bu garip gelmesin, Manyas Kuş cennetini de yine aynı dönemde Türkiye’ye gelen Cosswig keşfetmişti).

***

Kantorowicz’in Türkiye’ye gelmesiyle ilgili bazı noktaların vurgulanması gerekmektedir. Birincisi genç Türkiye Cumhuriyeti’nin bir bilim insanını toplama kampından çıkartıp getirme konusundaki kararlılığı. Düşünsenize hiç uğraşmadan Ari ırktan bir bilimciyi de getirebilirlerdi ama en iyiyi getirmeyi, Türkiye’de bilimsel bir devrim gerçekleştirmeyi akıllarına koymuşlardı. Bu cumhuriyetin devrimci karakteridir. Toplama kampından çıkartılmasını ABD veya İskandinav ülkelerinin baskılarının sağladığı iddia edilse de, ne elde yeterince kanıt vardır ne de bu derece önemli bir insanın Türkiye gelmesi için baskı yapmalarını gerektirecek bir mantıklı açıklama. Kaldı ki Türk Hükümeti sonraki yıllarda Kantorowicz’in Yahudi olmayan bir Alman vatandaşı ile evlenmesine izin vermeyen Almanya ile yine karşı karşıya gelmiş ve bizzat başbakanın iki kez araması ile gerekli izin verilmiştir.

İkincisi tüm bu gayretler sosyalist bir bilim insanı için verilmiştir. Kantorowicz, Scurla raporunda “faal bir komünist” olarak tanımlanmaktadır. Kendisine yardımcı olarak Sosyalist Öğrenci Birliği üyesi olduğu için hapse atılmış olan Wagner Kanter’i getirmiş olması da unutulmamalıdır.

***

Evet,  82 yıl önce Alman bilim dünyası baskı altındaydı ve Türkiye bu sorunun çözümüne dinamik bir katkı sağlamıştı. Bugün ise Türkiye’de bilim dünyası baskı altındadır ve artık kendine de bir çıkış yolu bulmak zorundadır.


Daha fazla bilgi için, Reisman A. Public health dentistry pioneer: Alfred Kantorowicz in exile from Nazi rule. J Hist Dent. 2007, 55:6-16 ; Reisman A. Nazizmden kaçanlar ve Atatürk’ün vizyonu. İş Bankası Yay., 2011 ; ve Şen F. Ayyıldız altında sürgün. Scurla raporu, Günizi Yay., 2008.’ e bakılabilir.