Sağlıkta yeni bir hareket, yeni bir kitap: Tıp Bu Değil

“Tıp Bu Değil” adlı kitabın 13 yazarı adına, editörü Prof. Dr. İlknur Arslanoğlu’yla (Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi) konuştuk.

Ahmet Aydın, Ahmet Özdoğan, Ali Rıza Üçer, Bülent Kara, Gülümser Heper, İlknur Arslanoğlu, Kaan Arslanoğlu, Mustafa Sönmez, Mutluhan İzmir, Osman Elbek, Tolga Binbay, Uğur Yılmaz, Yavuz Dizdar bir araya gelerek "Tıp Bu Değil" isimli bir kitap çıkardı. İthaki Yayınları'ndan çıkan kitap ile ilgili kitabın yazarlarından ve aynı zamanda editörü olan Prof. Dr. İlknur Arslanoğlu ile konuştuk.

Yeni yayımladığınız kitabın adı bu. Neyi anlatmak istiyorsunuz bu kitapla?
Dr. İlknur Arslanoğlu: Bu, aynı zamanda altı ay kadar öncesinden şimdiye dek oluşturmaya çalıştığımız yeni hareketin adı. Geliştirmeye çalıştığımız oluşumun ilk aşaması bu kitap. “Toplum için tıp”, “gerçek bilimsel tıp” ne derseniz deyin, doğru bir sağlık anlayışı, doğru bir tıp anlayışı için bir tartışma başlatmak istiyoruz ilkin. Unutulan doğruları yeniden hatırlatmak, bunların üstüne katmak istiyoruz. Sağlık çalışanlarının unuttuğu idealist duyguları yeniden anımsatmak istiyoruz. Toplumda onlara duyulan saygıyı yeniden uyandırmak istiyoruz. Daha önemlisi toplumun kendi sağlığı için onca bulandırmaya, sistemin onca yanlış yönlendirmesine karşı bir kalkışma başlatmasını istiyoruz. O heyecanı yaratmak istiyoruz.

“Sağlıkta Dönüşüm” adı verilen sağlıkta yıkım projelerine karşı bir oluşum o halde bu.
Hem evet, hem de hayır. Şu ana dek bize imzasıyla veya kitaba yazısıyla katkıda bulunan meslektaşlarımızın tamamı “sağlıkta dönüşüme” şiddetle karşı. Fakat bizim başlatmak istediğimiz tartışma böylesi günübirlik politikaların temelinde yatan asıl gerçekler veya o politikaların üstünde bir şeyler. Şöyle ki, bugün sözde bilimsel olarak sunulan ve tıp fakültelerinde okutulan, her yerde uygulanan tıp artık bütünüyle uluslararası büyük şirketlerin çıkarlarına, insanın ise zararına bir tıp. Sadece sağlıkta dönüşüme karşı çıkmakla sınırlarsanız kendinizi, bu toplum zararına tıbbın daha da kölesi olursunuz. Üzülerek söylüyorum, tıpta büyük gelişmeler yaşanıyor deniyor ya -ki bu kısmen doğrudur- büyük bir bilinç kaybı da yaşanıyor aynı zamanda. Daha otuz kırk öncesinin çok temel tıbbi ve bilimsel doğruları şimdi hekimlerimizin çok büyük bir çoğunluğunca bilinmiyor veya söz olarak bilinse bile kesinlikle uygulanmıyor.

Sağlıkta dönüşüme birlikte karşı çıkalım, gerçi atı alan Üsküdar’ı çoktan geçti, artık nesine karşı çıkacağız da, hükümete muhalif ve benim de içlerinde yer aldığım arkadaşlarımızın bazı yazılarını okuyorum, şaşırıp kalıyorum. Baştan aşağı bir sağlıkta dönüşüm, baştan aşağı bir AKP muhalefeti. Oysa bizler AKP’den çok önceleri de solcuyduk, sağlıkta da solcuyduk. Sağlıkta dönüşümden önce neye muhaliftik o zaman? Şimdikine karşı çıkmak adına öylesi şeyler söyleniyor ki, geçmişin ve bugünün çıkarcı tıbbının savunusu anlamına geliyor bunlar. Bu gizli, fakat çok tehlikeli bir statükoculuktur. Toplumcu tıp için, bilimsel tıp için mücadele en az 200 yıldır devam ediyor oysa, AKP günün birinde yıkılacak, yeni sağlıkta dönüşümler olacak, halk için tıp mücadelesi devam edecek.

Sağlık çalışanlarına karşı şiddet salgın boyutunda artıyor. Bu konuda da bir yaklaşım var mı kitabınızda?
Bu konunun temeline ilişkin yaklaşımlar var elbet. Kitaptan hariç şunu söylemeliyim ki, şiddet toplumda başta iktidar ve onu destekleyen medya tarafından tırmandırılıyor. Önce bunun dili, duygusu yaratılıyor, sonra arkası geliyor. Ona “sert çıktı”, buna “ateş püskürdü” haberleri. Toplumdaki şiddete paralel bir şiddet artışı bu. Ama şu an oklar hekimlere yönelmiş durumda.

Bunda da başta sağlık bakanı olmak üzere devlet yetkililerinin hekimleri çıkarcı gruplar olarak göstermesinin payı büyük. Fakat çuvaldızı kendimize batıralım. Biz de topluma öyle bir görüntü verdik. Biraz da öyleyiz ne yazık ki. Sağlık Bakanını haklı olarak eleştiriyoruz, ama kendimiz de her şeyi ekonomi olarak görüyoruz. Paradan daha değerli şeyler var insan için halbuki.

Size iddialı gelecek, ama zaten iddialıyız, toplumda bu görüntüyü silmek ancak insan için, halk için tıp tartışmalarını yaratmaktan geçiyor. Bugünkü tıp hekimlerin tek tek iyi niyetleri ve kötü niyetleri ne olursa olsun, hastayı doktordan, toplumu doktordan ayrıştıran bir tıp. İnsanı insan yerine koymayan, soğuk ve çıkarcı bir tıp. Asıl bu tıp anlayışına karşı çıkmak, asıl buna alternatif örgütlenme ve uygulamaları yaygınlaştırmak gerekiyor. Siz çıkarcı ve soğuk bir tıbbı uygularken insanlara kalbinizdeki sıcaklığı yansıtamazsınız.

Kitap kimlere yönelik hazırlandı?
Hem halka hem sağlık çalışanlarına yönelik. Hekimlere yönelik. Ama ben özellikle tıp fakültesi öğrencilerince okunsun isterim. Başlıca hedef kitlesi nedir diye sorulsa, en başta tıp öğrencileri, derim. Çünkü günümüzün şarlatan tıbbı sözde bilimsel ambalajlarla satılıp şu anda mevcut hekimlerimize öylesine yedirilmiş ki, hekimlerimizin büyük çoğunluğu o soğuk presin içine öyle kaptırmış ki kendini, çok basit gerçekleri anlattığımızda anlamıyorlar, daha doğrusu anlamak istemiyorlar. Ama yeter ki yaygın bir tartışma başlatabilelim, onlardan bile umutluyum.

Kitabın yazarları kimler ve hangi politik görüşteler?
13 yazarımızın 12’si hekim. Politik görüşlerini sordunuz, cidden hayli değişik siyasi görüşte ve değişik alanlardan, şehirlerden insanlar bir araya geldi. Ortak özellikleri tıp konusunun rahatsız edici problemleriyle ilgili bugüne dek kafa yormak, bir şeyler araştırmak ve yazmak. Bunlar şunlar: Ahmet Aydın, Ahmet Özdoğan, Ali Rıza Üçer, Bülent Kara, Gülümser Heper, ben, Kaan Arslanoğlu, Mustafa Sönmez, Mutluhan İzmir, Osman Elbek, Tolga Binbay, Uğur Yılmaz, Yavuz Dizdar.

İlk hedef bu kitap dediniz, sonraki hedefleriniz neler?
Bir tartışma başlatabilirsek sonraki hedefleri daha sonra katılanlarla birlikte saptarız. Şimdiden yeni katılacakları ve kendimizi sınırlamak istemiyoruz. Kitap bundan sonraki baskılarında yeni imzalara ve yeni yazar katılımlarına açık. Eleştiri ve katkıları özellikle bekliyoruz.

Tıp Bu Değil, İthaki Yayınları, Haziran 2012, 279 sayfa.

(soL - Bilim)