Ne araştırma bilimsel ne haber yeni

Dinci medyadaki “Çocuklar doğuştan Allah’a inanıyor” başlıklı haberler, 2008’de İngiltere’de yapılan bir haberin kopyası. Sözü edilen araştırma ise öncelikle yöntemi nedeniyle bilim çevrelerince reddedilmekte.

Dinci medya ramazanı fırsat bilerek bilim karşıtlığını yükseltmişken, malzeme bulma sıkıntısı yaşıyor olacak, çareyi eski haberleri kopyalamada bulmuş. Dün, “Çocuklar doğuştan Allah’a inanıyor” başlığıyla duyurulan ve İngiliz bir bilimcinin araştırmasına dayandırılan haber, 2008 Kasım’ında İngiliz basınında yer alan haberlerin kopyası.

Tartışılmış ve çürütülmüş

Ancak haberin tek tartışmalı yönü habercilik etiği ile sınırlı değil. Haberde (orijinal haberde de böyle) sözü edilen ve “çocukların kalplerinde Allah inancıyla doğduklarını kanıtladığı” öne sürülen çalışma bilimsel anlamda oldukça tartışmalı.

Tartışmalar, Dr Justin Barrett’ın Cambridge Üniversitesi Faraday Enstitüsü’nde verdiği bir konferansta çocuklar üzerinde gerçekleştirdiği psikolojik deneylerden ulaştığı sonuçları açıklamasıyla başlıyor, 2007 yılında.

Öncelikle, Barrett’ın, “bilimsel” çalışmalarını Allah’ın varlığını kanıtlamaya adamış bir araştırmacı olduğunu ve “Niçin herkes Allah’a inanmalı?” adıyla bir kitap yayınladığını belirtmek gerek.

Sorun nerede?
Barrett, çocukların yaşadıkları olaylar karşısında “neden” diye sorma eğilimlerinden ve “anlamlı bir açıklama” arayışlarından yola çıkarak, “çocuklarda dünyada olup bitenleri bir nedenselliğe bağlama” eğilimi olduğunu tespit ediyor. Bu tespit, tıp, psikoloji, antropoloji gibi pek çok bilimsel disiplinin kabul ettiği bir olgu.

Öte yandan, işin tartışmalı kısmı Barrett’ın bu olgudan yola çıkarak vardığı sonuçta. Barrett ve arkadaşları, “yağmur neden yağar?” sorusuna, “buharlaşan suyun soğuk hava katmanlarıyla karşılaşması” gibi bilimsel bilgiye dayanan bir açıklama yerine “ağaçlar büyüsün diye” biçiminde bir yanıt veren okul öncesi çocuğun yanıtıyla, “ağaçların akıllı bir yaratıcı tarafından yaratıldığı ve yaşasınlar diye de yağmurun yağdırıldığı” biçiminde akıl yürüttüğünün görüldüğünü iddia ediyor. Tartışmalar da burada şiddetleniyor, ama Barrett bununla da kalmayarak, bu tip yanıtların çocukların “kendilerinden güçlü ve kudretli bir akıllı yaratıcıya inandıkları”nı dolayısıyla da “Allah’a inandıklarını” kanıtladığını öne sürüyor.

Bilimin din için çarpıtılması
Barett’ın yaptığının, kendi inançlarını desteklemek için bilimin çarpıtılması olduğunu belirten pek çok araştırmacı, öncelikle çalışmanın yöntemi nedeniyle bilimdışı olduğunu belirtiyorlar.

Zira, nedenselliğe dayalı bakış açısından teolojik bir inanç eğilimine ulaşmak zoraki de olsa mümkün. Ancak, her teolojik inanç Allah inancı anlamına gelmiyor. Yani, fırtına tanrısına inanmakla, Allah’a inanmak arasında fark var. İnsanlık tarihinde çok tanrılı dinlerden tek tanrılı dinlere doğru bir yönelişin gerçekleştiğini hatırlatan bilim insanları, Barret'ın, "insan beyninin akıl yürütme yapısının kendisini bir araştırma verisi gibi sunarak, buradan Allah inancına ve bu inancın Allah vergisi olduğuna sıçradığına" dikkat çekiyorlar.

Oldu olacak "Alzheimer hastaları hidayete eriyor" desinler
Alzheimer hastalarıyla yapılan araştırmaların bu hasta grubunda, beyindeki işleyiş farklılıkları nedeniyle sorulara çocukça yanıt verme eğiliminin yükseldiğini gösterdiğini hatırlatan bilim insanları, Barrett'ın bakış açısıyla işin Alzheimerlıların hidayete erdiklerini iddia etmeye varacağını, ama bunun bilimsel açıdan tümüyle saçma olduğunu vurguluyorlar.