Kongo Demokratik Cumhuriyeti'nin (KDC) doğusundaki Kuzey Kivu eyaletinde Ugandalı İslamcı örgüt Demokratik İttifak Güçleri (ADF)'nin saldırısında 15 kişinin hayatını kaybetti.
Saklamadan söyleyelim; adresi malumdur: Kendileri o kadar düzeysiz, omurgasız ve satışa teşneydi ki, solculuk adına, zekâsı ve kapasitesi en fazla alay konusu olabilecek bir “çakma reisi”, siyaseten çok kıvrak ve düzeyli, hatta kaliteli ya da kurnaz falan diye övebiliyorlardı. Böyle bir muhalefetin 17 despotizm yılını ve cumhuriyetin kazınmasını mümkün kıldığını unutmuyoruz.
Bayram haftasındayız. Gezi Direnişi’nin de altıncı yıldönümü. Ekonomik kriz derinleşiyor. Bu arada herkesin gözü kulağı 23 Haziran seçimlerinde. Seçim, İstanbulluların tatil planlarını derinden etkilemiş.
Ankara’yı İslamcı AKP’nin gaspetmesinden önce ve sonra, Türkiye’nin en çok bağımlı olduğu dış merkez, metropol vs. Federal Almanya’ydı. Hâlâ da öyle. Bu merkezde siyasi işler pek iyi gitmiyor. Tıpkı uydusu Avusturya gibi...
Ekrem İmamoğlu’nun ezici farkla kazandığı İstanbul Belediye Başkanlığı seçimi üzerine her şey söylendi; yazıldı.
Özgün şeyler söylemek güç; sıradan bazı gözlemlerle yetineceğim. Bazıları, seçimden bir hafta önce BirGün Pazar’da bir söyleşide yer alıyordu. Hâlâ geçerli olduğunu düşünüyorum.
İktidar dağılmaktadır
TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan, TKP'nin 23 Haziran seçimlerine ilişkin kararına dair soL'un sorularını yanıtladı.
Okuyan, "İnsanlar aydınlanmacı, yurtsever, cumhuriyetçi duyarlılıklarını bir kenara atabilirler, biz atmayacağız. Kimseye bir borcumuz yok ayrıca TKP medya goygoyuyla, mahalle baskısıyla yönetilecek bir parti değil" dedi.
Aylarca sokaklarda süren gösteriler sonrası Sudan'da 1989'dan beri iktidarda olan Ömer Beşir'in şeriat rejimi devrilmiş, Askeri Geçiş Konseyi (AGK) iktidara el koymuştu. Halk muhalefetini temsil eden Değişim ve Özgürlük Deklarasyonu Güçleri'nin (DÖG) iktidarın kendilerine devredilmesi talebiyle eylemleri sürdürme kararı üzerine iki taraf arasında bir müzakere süreci başlamıştı.
Türkiye Komünist Partisi, 23 Haziran seçimlerinin ardından bir açıklama yayımladı.
Evet, korku saf değiştiriyor. Son gelişmelerdeki tek olumlu yan, bu. Ne demek istediğimize, ileri zamanlarda değineceğiz. Haziran günlerinde birden patlayan, sonra ise ortadan kaybolmayan, o zamandan beri içten içe işleyen bu saf değiştirme eyleminin bazı sonuçlarını yaşıyoruz. Korkaklar değil, korku deplase oluyor. Bakacağız.
2011’de Tunus’ta ve Mısır’da devrimci halk kalkışmaları ile başlayan “Arap Baharı”nın, gerici rejimleri çökerten ilk dalgasını ve emperyalizmin sonraki müdahalesinin yol açtığı kanlı yıkımı sık sık gözden geçirdim.
Sağcılığın mantıksal sonucudur AKP. Ama Türkiye AKP’nin sağdan kopartılacak parçalar ve oylar sayesinde yenilgiye uğratılabileceğine inandırıldı. “Kızlı erkekli” bir Erdoğan fantezisiydi. Meğer CHP bunu benimsemiş. Kızlı erkekli havuza girilmesi bir iftira konusu. Milli içkimiz ayran mıydı? Alkolü ayıp günah saymak ülkenin “normali” oldu.
Mart ayı işgücü verileri açıklandı. Ekonomik krizin dolaysız bir göstergesi olarak resmi işsizlik oranı geçen yılın aynı dönemine göre 4 puan arttı. Daha vahim bir gelişme, genç nüfus işsizliğindeki 7,5 puanlık artış.
Kim olursa olsun, ister bir ister birçok kişi, ister karmakarışık bir kalabalık ister az çok türdeş bir kitle için, kabul edilmez, uzak kalınması gereken, sözü edildiğinde “evlerden ırak” korkulu dileğiyle karşılanan iki durumun anlatımı bunlar.
Tamam, toplumun bir nefes almaya ihtiyacı vardı: Aldık, güldük, eğlendik. Ama bu arada bir de toplumsal histeri yarattık. “Hayır” diyemiyoruz. Karanlığa karanlıkla direnemezsiniz desek, kızılca kıyamet.
23 Haziran 2019’da yenilenen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı (BBB) seçimleri, iktidar bloğunun adayının bu defa ezici bir farkla yenilmesiyle sonuçlanmıştır. Bu farkın üç aydan kısa bir zaman aralığında nasıl oluşabildiğini yorumlamadan önce, böyle bir sonucun ortaya çıkmasının önemine vurgu yapmak gerekir.