CHP yolsuzluklar üzerinden bastırıyor. Genel başkan yardımcısı Aykut Erdoğdu son olarak şöyle dedi: “Açlıkla boğuşan %10’un vergi yükü %21, en zenginler %20 ödüyor. Bu düzen çürümüştür. Asgari ücretli %18 KDV ödüyor. Asgari ücretli vergi öderken yönetenlerin vergi cennetlerine gitmesinin hesabını sormayacak mıyız?”
Doğru problem düzende, düzen de çürüdü ama, düzen acaba hangi düzen?
AKP’yi ABD atadı.
Erdoğan hiçbir resmi sıfatı olmadığı halde Beyaz Saray’da kabul edilme şerefine erişmişti. Daha belediye başkanlığı döneminde Türkiye’den ABD’ye istihbarat geçiliyordu. Geleceğinin parlak, taban desteğinin büyük olduğu vurgulanıyordu. Erbakan fazla “antibatıcı”ydı ve piyasayla uyum gösterecek bir İslamcı partiye acilen ihtiyaç vardı.
27 Kasım tarihli yazımda “AKP Soçi’de Esad’la el sıkıştı” demiştim.
Putin topu sürekli rakip takımın ceza sahası içinde tutuyor, altı pası ablukaya almış durumda. ABD’nin bölgedeki diplomatik hareket alanını sıfırladı. Trump’ın Kudüs saldırısı biraz da bununla alakalı.
Eskiden orduya güvenilirdi. Atatürk’ündü. Laikti, antiemperyalistti. Sathı savunur, yurtta ve cihanda sulhu sağlardı. İktidar cumhuriyetin yolundan saptığında nasıl olsa müdahale eder, siyaseti rotasına sokardı.
1-“Dünya nereye gidiyor?” yazımızı özetleyerek başlayalım: Dünya kapitalizmi bunalımda. Bu nedenle hızla kumarhaneleşti, finansallaştı. Bu tercih sorunu daha da ağırlaştırdı. İktisadi kriz emperyalist sistemde hegemonya krizine yol açtı. Yani çifte kriz sarmalındayız. ABD hegemonik gücünü yitiriyor. Henüz karşısına tam donanımlı emperyalist bir güç çıkabilmiş değil.
Şimdi bizim ezeli Amerikancılar, doğma büyüme NATO’cular yaklaşan fırtınayı görünce “Rıza davası komplodur” diye ciyaklamaya başladılar.
Türkiye ekonomisini, tarımını, hayvancılığını, sanayisini batırdılar. Son beş yıldır milli gelir yerinde sayıyor: 850 milyar Dolar.
Üretmeyen, borç parayla günü yaşayan bir ülke yarattılar. Hane halkı toplam borcunun milli gelirdeki payı son 15 yılda %3’den %17’ye çıktı.
Bütün emareler yolun sonuna gelindiğine işaret ediyor.
AKP’nin hedefi dinci bir rejim kurmak.
Ama yalnızca bu kadar değil. Sünni rejimi bölgesel ölçekte yaymak, Sünni İslam aracılığıyla bölgesel ölçekte yayılmak da, en başından beri, aynı politikanın önemli stratejik ayaklarından birisi.
Son bir haftaya sıkışan cinayetler: TÜPRAŞ’ta 4, Şırnak’ta 6 işçi. İşyeri modern teknolojilerle donatılmış ve sendikalı da olsa, en geri teknolojiyle kaçak üretim yapılan bir maden de olsa durum değişmiyor.
AKP ne kadar dinciyse, en az o kadar da piyasacı. Cumhuriyet tarihi boyunca yapılan özelleştirmelerin 15 katını son 15 yıl içinde gerçekleştirdi. Sağlık, eğitim, ulaştırma, konut, enerji sektörlerini özele devretti.
İsrail tam destek veriyor, ABD zamanı değil diyor, Rusya sessiz kalıyor, İran ve Türkiye tehdit ediyordu. Barzani dinlemedi. Tartışmalı bölgeler de dahil sandıkları kurdu. Tarihe geçti: Günlerden 25 Eylül 2017 idi. “Bağımsızlık” için büyük ekseriyetle “evet” çıktı. KDP dışındaki Kürt çevreler de ABD gibi zamansız gördüler. Ama davete icabet etmekten de geri duramadılar.
Türbana özgürlük eylemleri tam bir felaketti. Sözde inanç ve düşünce özgürlüğü savunuluyordu.
Barzani 25 Eylül’de referandumu yapar. Yapamasa da bir şey değişmez. Emperyalizmin Kürdistan projesi devam eder.
Irak’ın işgalinden sonra, 1991’de baba Bush 36. paralelin kuzeyini neden uçuşa yasak bölge ilan etmiş, buraya Saddam’ın uçaklarının girişini neden yasaklamış ve neden bugünkü Irak Kürt özerk bölgesini Barzani ile Talabani’ye teslim etmişti?
Yandaş basın hummalı bir faaliyet içinde.
Söyledikleri şu: Dünyanın düzeni değişiyor. Batının hegemonyası sona eriyor. ABD artık belirleyici güç değil. NATO önemini yitiriyor.
Buna karşılık Rusya ve Çin ekseninde yeni bir blok gelişiyor.