Tarım ve Orman Bakanı Pakdemirli birkaç gün önce yaptığı açıklamayla Afrin'den Türkiye'ye zeytin ve zeytin ürünleri getirildiğini doğruladı. Bu ürünlerin miktarı veya Türkiye'deki zeytin piyasasını nasıl etkilediği veya Pakdemirli'nin bu ürünleri PKK'nın eline geçmemesi için getirdiklerini söylemesi ayrı ayrı tartışılabilir.
AKP'liler önce kriz diye bir şey olmadığında ısrarcıydı, şimdi ise en kötünün geride kaldığını söylüyorlar. İşin en ilginç yanı, döviz kurlarında aşırı oynaklık devam ederken bu oynamadan hareketle kriz tespiti yapılamayacağını iddia edenlerin şimdi tam tersine kurdan hareketle en kötünün geride kaldığında ısrarcı olmaları...
Tüm dünyada ve Türkiye'de liberal düşünce temelde hep aynı hikayeyi anlatır. Yaşadıklarımız bir tür anomalidir. Çarpıklık veya kazadır. Bu düzende başımıza ne geliyorsa, düzenin iyi işlemediğinden ötürü gelir.
Türkiye'nin tarihi mesela... Baştan sona bir özgünlük hikayesidir. Bu hikaye bugün AKP ile zirve yapmıştır. Erdoğan başlı başına bir arızadır.
Açık Toplum Vakfı gördüğü lüzum üzerine Türkiye'deki çalışmalarına son verdiğini açıkladı. 70'ten fazla ülkede faaliyet gösteren Vakıf ilk olarak 1984 yılında Macaristan'da kuruldu. Vakfın kurucusu olan milyarder George Soros, 1947 yılında sosyalizmin iktidara gelmesinin ardından ayrıldığı Macaristan'la aslında ilişkisini hiç kesmemişti.
Erdoğan'ın CHP'ye ait İş Bankası hisselerinin Hazine'ye devredilmesi gerektiğini söylemesinin ardından ana muhalefetin takındığı tutum her açıdan öğreticiydi. Canhıraş bir şekilde miras ve mülkiyet hakkını hatırlatan Türkiye sosyal demokrasisi hem bu toplumsal düzenin en mühim özelliğini hem de partinin bu düzende tuttuğu yeri gösterdi.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun CHP'nin sağın söylemlerini kullanması gerektiği yönündeki çağrısından sonra bir kez daha CHP liderinin Erdoğan'la bir derdi olmadığı sıkça söylenir oldu. Konunun ilk gündeme gelişi değil bu. Kemal Bey'in her benzer açıklaması ya da adımından sonra AKP karşıtı kamuoyunda aynı ses yükseliyor.
Türkiye'de büyük bir borç sorunu var. Borç denince emekçinin aklına kendi borcunun gelmesi gayet doğal. Çünkü halk boğazına kadar borca batmış durumda. Rakamlar kredi veya kart borcu nedeniyle takibe düşenlerin sayısının milyonlarla ölçüldüğünü gösteriyor.
Türkiye'de yaşanan ekonomik kriz nedeniyle yarın AKP devrilse ve başka bir parti iktidara gelse ne olur? Mesela ana muhalefet partisi bu krizin çözümüne dair ne öneriyor? Yazılan çizilenlere bakılırsa, sosyal demokrasi bu buhrandan kurtulmamız için güven ve barış ortamının tesis edilmesi gerektiğini söylüyor.
Türkiye'de burjuva deyince ilk akla gelen isimlerden birisidir Bülent Eczacıbaşı. Sınıfını temsil ehliyetine sahip Bülent Bey, hem yakın zamanda yayınlanan kitabında, hem de kitap vesilesiyle verdiği mülakatlarda Türkiye sermaye sınıfının ülkenin içinden geçtiği döneme bakışını gayet iyi özetliyor. Eczacıbaşı, kendi ifadesiyle, Türkiye'nin hikayesini kaybettiğine inanıyor.
Türkiye'de yalan AKP ile birlikte bir eşik atladı. Türkiye sağı ezelden beri hep yalancıydı. Ama bu konuda AKP'nin eline kimsenin su dökemeyeceği defalarca ispatlandı.
Ancak AKP eşiği geçerken yalnız değildi. AKP'nin kendi yalanları serpilip geliştikçe, muhalefetin AKP ile ilgili ortaya attığı yalanlar da tartışılmaz doğrular olarak kabul edildi.
AKP ve Erdoğan kaybediyor. Ama AKP'yi ve Erdoğan'ı, onun muhalefeti olarak görülen Kılıçdaroğlu ve Akşener'i üreten, paranın hakimiyetine dayalı bu düzen, zenginlerin düzeni kaybetmiyor. Onlar kaybetmeyince, AKP ve Erdoğan'ın kaybetmesine rağmen, birilerinin iddia ettiğinin aksine, biz, Türkiye'nin geniş emekçi kesimleri olarak kazanamıyoruz.
AKP kendisine karşı kurulduğunu iddia ettiği büyük komplonun peşini bırakmıyor. AKP’lilere göre Batılı güçlerin Gülen Cemaatiyle el ele verip AKP’yi devirmek için yaptığı geçmiş planlar ortaya çıkarılırken, yenileri de engelleniyor.
Bu söylemle herkes aynı sepete konularak operasyonlar yapılıyor. Birtakım isimler tutuklanıyor, bazı pazarlıklar sonrasında serbest kalanlar oluyor.