Macron’a göre beyni!
Geçen hafta Londra’da toplanan NATO zirvesiyle ilgili Kemal Okuyan ve Mustafa Türkeş’in önemli yazıları soL Haber Portalı’nda yayınlandı.
Sonbaharda dünyanın birçok yerinde hemen eş zamanlı patlayan halk ayaklanmaları Türkiye’de yaşanan bir olayı kaçırmamıza neden oldu.
5-7 Kasım tarihlerinde Çin Demiryolu Ekspresi, elektronik eşya dolu 42 vagonuyla Türkiye’yi boydan boya geçti. Marmaray üzerinden kıta değiştirdi ve Prag’a doğru yolculuğuna devam etti.
Türkiye siyasetinde yeni bir arayış ve tasarım niyeti olduğunu herkes fark ediyor. Düzenin pasif aktörleri olarak görülen emekçi sınıflar yeni tasarımda taraf olmaya itiliyorlar.
Bir yanda demokrasi, uzlaşma, Anayasa’nın parlamentonun ağırlığını artıracak şekilde düzenlenmesi, diğer tarafta ABD’ye karşı milli duruş.
Hangisini seçelim?
Son birkaç hafta içinde ABD ve Çin’in başını çektiği hegemonya krizinin bütün cephelerinde gerilim arttı ve bu cepheler yeni özellikler kazandı. Venezuela’ya ve İran’a ABD tarafından uygulanan abluka sıkılaştı, Hürmüz Boğazı’nda askeri bir uluslararası yığınak oluşmaya başladı. İdlib ve Kuzey Suriye bölgesinde stratejiler değişti.
Yerel seçimlerden sonra yeni bir dalga yükseliyor. Bir siyasi kriz yaratmamak için herkes çok temkinli, örneğin erken seçimi kimse ağzına almıyor fakat herkes Anayasa değişikliğinden bahsediyor.
Güçlerin ayrılığı ilkesini güçlendirecek, meclisin yetkilerini artıracak, basın özgürlüğünü sağlayacak vb…
Doğu Akdeniz’in emperyalist dünyanın jeopolitiğinde önemi olduğu ve Kıbrıs’ın konumu gereği bir uçak gemisi olarak nitelendirildiği biliniyor.
Bir kere dünya ticaretinin üçte biri kadarı Akdeniz’i ve Süveyş Kanalı'nı kullanılarak yapılıyor. İngiliz emperyalizmi Kıbrıs’taki üslerinin Ortadoğu’yu ama özellikle Süveyş Kanalı'nı kontrol etmekle ilişkili olduğunu hiç saklamadı.
Asya’daki gerilim ve çatışmalar, Keşmir sorunu yüzünden Pakistan ve Hindistan’ın sıcak bir savaşın eşiğine kadar gelmesiyle hız kazandı. Büyük ölçüde İngiliz emperyalizminin mirası olan Hindistan-Pakistan gerilimi Hindistan tarafındaki askeri güçlere radikal İslamcı bir grubun bombalı saldırısıyla tekrar alevlenmişti.
Son günlerde teknolojinin de bulaştığı çok trajik iki olay içinde yaşadığımız düzenin yapısı ve geleceğine ilişkin önemli ipuçları sundu.
Bundan üç hafta önce emperyalist dünyada Türkiye’nin yürüttüğü çok boyutlu pazarlığa değinmiştik. Özellikle ABD ile yoğunlaşan pazarlığın sonuçları daha net gözükmeye başladı.