Bilirsiniz, Marquez’in ünlü romanı Kırmızı Pazartesi, işleneceğini “herkesin” bildiği bir cinayetin öyküsüdür. Cinayetin işleneceğini herkes bilir, fakat önleyebilmek için kimse bir şey yap(a)maz. Türkiye’de işlenen bütün “sosyal cinayetler” Kırmızı Pazartesi romanını anımsatmıyor mu?
Sınıfın Sağlığı okurları, geçtiğimiz yıllarda yayımlanan birçok yazımızda, ülkemizde bebek ölümlerine ilişkin açıklanan rakamların “güvenilir olmadığını” belirttiğimizi ve neden böyle düşündüğümüzü detaylı olarak anlattığımızı anımsayacaklar. Bizden sonra Prof. Dr. Muzaffer Eskiocak gibi Türkiye’nin önde gelen halk sağlığı uzmanları da bu konudaki şüphelerini ifade etmişlerdi.
“...Hayatta ne menfaat düşündüm ne bir şey. Nasıl bir insan bir insana aşık olursa ben de öyle aşık oldum partiye, mücadeleye. Hayatım boyunca bir gün denizin durulacağını, fırtınanın
dineceğini, benim gibi milyonlarca insanın sakin ve rahat bir hayata ulaşacağını düşündüm. İnsanların ezilmeyeceği, sömürülmeyeceği bir dünyanın özlemi ile yaşadım...” 1
Türkiye Komünist Partisi (TKP), Antalya Cumhuriyet Başsavcılığına, İnci Sözlük adlı internet sayfasının kurucusu ve sahibi Serkan İnci hakkında suç duyurusunda bulundu. Söz konusu duyurunun ardından "Kim acaba bu adam?" diye ufak bir araştırma yaptığımızda karşımıza çıkanlar oldukça net bir profil sergiliyor. AKP dönemi popüler kültürünün türlü kokuşmuş nüvesini gözler önüne seriyor.
"Devrimci, dağlar kadar büyük kayalar üzerindeki kılcal damarlar kadar ince yarıklarda bir narin dağ çiçeğinin, yaşam ile ölüm arasında mikroskobik titreyişlerinden büyük mesajlar alabilendir. Devimci politikacı,bu mesajları güce yüklenmede ve güç biriktirmede kullanabilendir. Devrimci politikacı, kendisiyle karşı merkezler arasında eylemli-bilgi oyunları kuran ve oynayandır.
“Kapitalizmin sahte cenneti dökülüyor: Norveç eşitsizlikte ABD ile yarışıyor” dememiz büyük şaşkınlık yaratmış. Yurttaşlarımızın Norveç hakkında “bildiklerine” pek uymamış bu cümle. Ya da gerçekten Norveç hakkında ne kadar bilgi versek az.
Bu yazı Turhan Selçuk’un, eserlerini ve Türkiye tarihine bıraktığı izleri gözler önüne seren YK Kültür Sanat’ın Beyoğlu binasındaki galeride yer alan “Turhan Selçuk Retrospektifi” sergisine değinmek için yazıldı.
Sonunda seçimler bitti ve her yerden “gündemimize” dönelim sesleri yükselmeye başladı. Kuşkusuz herkesin “gündemden” anladığı farklı. Egemen sınıflar için, sermaye için gündem “ekonomi”, yıllardır dillerden düşmeyen “yapısal reformlar”. Sermaye hükumete, artık “popülist” politikaları bırak, paraları yok bayram ikramiyesi, yok seçim hediyesi diye sağa sola savuracağına “bize” ver diyor.
TBMM Aile Bütünlüğünü Olumsuz Etkileyen Unsurlar ile Boşanma Olaylarının Araştırılması ve Aile Kurumunun Güçlendirilmesi İçin Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu Raporu yayınladığından beri süreli nafaka tartışması sürekli gündemde.
Ürün nitelikleri itibariyle yeni-sigara olarak nitelendirebileceğimiz ısıtılan tütün ürünleri (ITÜ), tütün kullanımını yeniden normalleştirmek, sigara piyasasının ömrünü muadil ürünlerle uzatmak amacıyla ulusötesi tütün şirketleri tarafından geliştirildi, “düşük zarar/risk” iddiasıyla pazarlanıyor. Tütün ürününün her çeşidi bağımlılık yapıcı ve ölümcül. Güvenli tütün ürünü yok.
Sol’un içerisinde, “toplumu radikal bir şekilde değiştirmek” umudunun altını oymak için çabalayan birçok görüş ortalığa saçılmış durumda!
Hani psikolojik testlerde bireylere bir sözcük verilir ve aklına gelen ilk sözcüğü ifade söylemesi istenir. Muhtemelen böyle bir durumda birçok insanın “doktor” dendiğinde aklına gelecek ilk sözcük “hasta” veya “hasta” dendiğinde aklına gelecek ilk sözcük “doktor” olacaktır. Bunun nedeni insanların çoğunun “doktor” ve “hasta” sözcüklerini başka bir “bağlamda” düşünememeleridir.