Müslüman’ın malı

Geçen sabah telefonum çaldı. Arayan Başbakan değildi, annemdi.

Bir haftadır bende. Bir arkadaşıyla buluşacakmış, nereye gidebileceğini soruyor. Söyledim, gittiler.

Antalya’dan bir arkadaşıyla buluşmuş. Melih Amca’nın eşiyle.

Melih Amca, 6 yıldır yatakta. Vücudunu kullanamıyor. Özel bir hastanede, besini boruyla veriliyor, öylece uzanmış.

Bitkisel hayatta değil ama. Hangisi daha zor bilemiyorum. Karşılaştırmak yerinde mi, onu da bilmiyorum. Algılıyor Melih Amca. Fakat, yalnızca gözleriyle karşılık verebiliyor. İçeri girdiğinizde gözbebeklerinin size çevrilip, kapaklarının hafifçe inmesiyle söylenen bir “hoşgeldin”, “nasılsın” sorusuna, “iyiyim” diyecekmişçesine verilen ama Melih Amca dahil kimseyi ikna etmeyecek bir başka göz kırpma…

Milli Parklar’da çalışıyordu eskiden. Antalya’da. Beydağları Sahil Milli Parkı müdürlüğüne getirilince, kalpten sevdiği, antik kentlere ev sahipliği yapmış güzelim koyları korumak için kolları sıvadı. Idyros, Adrasan Limanı, Gagai, Olympos, Phaselis, Kındılçeşme… Metruk halden çıkarıp, bu cennet yerleri halkın gidebileceği yerler haline getirmek için uğraştı. “Günde üç defa helikopterle gezerdi, kimse zarar vermesin diye” diyor annem. Sonra Özal gelince, sahili otellere açma furyası başladı. Bakmışlar Melih Amca sorun çıkarıyor, bölge müdürlüğüne çekmişler.

Hepsi çocukluğumun güzel anılarının sahneleri. Kındılçeşme’de okul piknikleri, Çıralı’da köydeki akrabalarımızın evinde yaz tatilleri, Phaselis’te antik kentin yanıbaşında top oynamacalar…

Bayağı bir duraksadım. Bilemedim sorsam mı, sormasam mı. Sordum sonunda.

“Phaselis’in imara açılacağını, otel yapılacağını söylemişler mi?”

Söylemişler.

Gözlerini devirmiş Melih Amca. Kaçırmış bakışlarını. Suskunluğu baki.

* * *

Fettah Tamince yapacak oteli. Başbakan’ı Rixos’ta ağırlayan kişi. “Alo Fatih” değil, “Alo Fettah”lardan…

180 dönümlük araziye kuracağı otelin adı da “Dream Phaselis”. “Bundan sonra Phaselis’i rüyanızda görürsünüz” der gibi…

***

Melih Amca’nın koltuğunda oturanlar ne yapıyor biliyor musunuz? Buraların imara açılması için imzayı bizzat müdür atıyor, Danıştay “böyle şey olmaz” diye karar veriyor, Milli Parklar Hukuk Bürosu, Danıştay’ın kararına itiraz ediyor!

* * *

“Alo Fettah”ların şimdiye kadarki yağma işlerine, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar bakıyordu. Daha doğrusu, sonradan pişman olacağı şekilde itiraf ettiği üzere Erdoğan talimatı veriyor, o da uyguluyordu. “Yol kazası” yaşadılar, yerine İdris Güllüce geldi.

Güllüce, üç gün önce İstanbul’daki bir otelde, Mimar ve Mühendisler Grubu’nun toplantısına katıldı. Şöyle dedi: “Çevre, Müslümanların özbeöz anasının ak sütü kadar helal, kendi mallarıdır. Kimse Müslümanlara, Türkiye’deki insanlara ne çevreciliği öğretmeye kalksın ne de çevrecilik edebiyatı yapsın.”

* * *
Melih Amca ne yapardı, bilemiyorum. Belki 6 yıldır içinde yaşadığı, tarif edilmesi güç acıyı aşan bir ızdırap içinde gözlerini devirebiliyor ancak.

Peki Antalyalılar?

Antalyalılar “Müslüman patrona çevre anasının ak sütü gibi helaldir, kendi malıdır” mı diyecek?

Halk gözlerini devirmekle mi yetinecek?

Soru, bu.