Latin Amerika yekvücut, İngiltere “savaş” diyor

DÜNYA SOLA DÖNÜYOR – KÜBA ve LATİN AMERİKA yazıları

“ABD’siz bir Amerikalar örgütü” Evo Morales bu çağrıyı yapıyordu Meksika’daki Birlik Zirvesi’nin ilk günü, 22 Şubat’ta. Zirve, fikir olarak yüzyıllara dayansa da, ilk defa son on yılda kıtada solun yükselmesiyle bu kadar gerçek bir hedef halini alan Latin Amerika birliğinin sağlanmasına dönük yeni ve çok önemli bir adım oldu. İlk kez 24 üyeli Rio Grubu’nun (gayrımeşru Honduras hükümeti hariç) tüm üyeleri ve Karayip Birliği CARICOM’un 15 üyesi, ABD ve Kanada’nın dışlandığı bir zirvede bir araya geldiler.

Tarihte sık sık sembolik anlar vardır. 2009 Nisan ayında Trinidad ve Tobago’da düzenlenen Amerikan Devletleri Örgütü (OAS) zirvesi, böyle bir andı. 1962’de ABD’nin baskısıyla örgütten atılmış olan Küba, bu defa Latin Amerika devletleri tarafından tekrar davet ediliyordu zirveye, ABD’nin muhalefetine rağmen. ABD’nin (o aralar biraz daha fazla) “umut veren” başkanı Obama ise, Küba’yla ilişkiler konusunda “50 senedir uyguladığımız politika, istediğimiz gibi işe yaramadı” diyordu.

Raúl Castro, katılmayacaklarını açıkladı OAS’a. Alsınlar, başlarına çalsınlardı OAS’ı. Raúl, OAS’ın geçmişini, nasıl emperyalist katillere hizmet ettiğini anlatmayı tercih etti.

Belli ki stratejik bir tercihti Küba’nınki. Meksika’da Birlik Zirvesi, Kübalılar’ın hesabının bu olabileceğini düşündürüyor: Birlik Zirvesi, şimdiden OAS’ın yerine geçebilecek bir örgütün ilk adımı olarak anılmaya başlandı.

Şurası çok açık: Latin Amerika’nın birliği, bugün emperyalizme karşı birlik anlamına geliyor. Zirveyle aynı günlere denk gelen bir başka mesele de, bu önermeyi bir kez daha doğruladı.

Arjantin lideri Cristina Fernández, zirvede yaptığı konuşmada İngiltere’nin “tek taraflı ve yasadışı” faaliyetlerini kınıyordu. Zirve öncesinde İngiltere, 1833 yılından beri işgal altında tuttuğu, Birleşmiş Milletler’de (tıpkı Küba’ya karşı ABD ablukası gibi) defalarca kınanmasına rağmen ısrarla bırakmadığı Malvinas adaları, ya da işgalden sonra verilen adıyla Falkland adaları açıklarında petrol ve doğalgaz arayacağını duyurmuştu. İngiltere’nin kararı, Arjantin’den sert tepki gördü. Arjantin, adalara gidecek gemilere kendi karasularını kapattı.

İngiliz Jeoloji Araştırması’na göre, Malvinas açıklarında 60 milyar varil kadar petrol bulunuyor. Bu ciddi bir miktar. İngiltere, böylece adaları sadece işgal altında tutmakla kalmayacak, bir de okyanustaki doğal zenginlikleri sömürecek.

Adalar, 1982’de Arjantin’le İngiltere arasında savaş çıkmasına sebep olmuştu. Asıl tehlike de burada. İngiltere’nin adaların altındaki muazzam doğal zenginliği sömürme niyeti bir yana, adalar emperyalizmin güney Atlantik’teki askeri egemenlik stratejilerinin önemli bir parçası. İngilizler, adada bir denizaltı üssüne ve Mount Pleasant’ta büyük bir askeri üsse sahipler.

22 Şubat’taki petrol ve doğalgaz aramalarının başlaması adımını atmadan iki ay önce, Aralık sonunda İngiltere’nin adada “Cape Bayonet” tatbikatını yapmış olması manidâr. Tatbikat, bir “yabancı işgaline karşı adanın savunulması” senaryosu üzerine kuruluydu. İngiltere, belli ki bu adımı atarken, bir savaş olasılığını da göz önünde bulunduruyor.

Zaten Latin Amerika ülkeleri açıklarındaki bu gibi adaların, emperyalizme ters düştükleri anda ne kadar tehlikeli olabileceğini, Hollanda’nın ABD’nin askeri kullanımına açtığı, Venezuela açıklarındaki adalardan gördük. ABD’nin 4. Filo’sunun Latin Amerika’dan kovulması kadar, kıta açıklarındaki bu sabit askeri üslerden de emperyalistlerin kovulması, kıta güvenliği açısından kilit önemde.

Dahasını, büyük tabloda adaların yerini, savaş karşıtı mücadelenin en çalışkan araştırmacılarından Rick Rozoff yazdı. Antarktika, dünyanın tatlı su kaynağının yüzde 75’ini oluşturuyor. Üstelik, buz kıtasının altında önemli miktarda yer altı zenginliği olduğu artık çok sayıda çalışmayla kanıtlanmış durumda. Uluslararası anlaşmalar gereği kıta, sadece barışçıl amaçlarla kullanılabiliyor. Ancak Rusya’nın tepesindeki çok daha “sıcak” konumu nedeniyle büyük bir ivmeyle silahlandırılmakta olan Kuzey Kutbu kadar olmasa da, Güney Kutbu’nda da bir egemenlik mücadelesi sürüyor, ve elbette mücadelenin en önemli ayağı askeri güç. Malvinas adaları, Atlantik’ten güneye geçişte önemli bir mevkide bulunuyor.

Arjantinli yetkililer, İngiltere’nin derhal aramaları sonlandırması çağrısını yaparken, bir askeri çatışma olasılığını ısrarla reddettiler. İngiliz basınındaysa bu olasılık (82’de savaşan Thatcher’a da atıflarla) defalarca dile getirildi.

Ancak olasılığı dile getiren biri daha vardı: Chávez. Venezuela lideri, İngiltere’yi “İngilizler hâlâ Arjantin’i tehdit ediyor. Ama işler değişti. Artık 1982’de değiliz. Eğer bir çatışma çıkarsa, Arjantin’in o zamanlardaki gibi yalnız olmayacağını bilin” diyerek uyardı.

Meksika’daki zirveye katılan, ABD ve Kanada dışındaki tüm ülkeler, Malvinas konusunda Arjantin’i desteklediklerini açıkladılar.

Emperyalizmin işi, Latin Amerika’da giderek zorlaşıyor. Halkların birliği, kıtanın bağımsızlığının en büyük güvencesi olduğunu gösteriyor.

[email protected]