31 Aralık 1958: Darbe mi Devrim mi?

DÜNYA SOLA DÖNÜYOR – KÜBA ve LATİN AMERİKA yazıları

Bir yılbaşı gecesi daha geldi çattı. Ben bu sene evimde kitap okuyup film izleyerek sakin bir yılbaşı gecesi geçirme eğiliminde bir ruh haline sahip olsam da, kaç gündür yakın çevreden yılbaşı gecesi ne yapacağız baskısı gördüğümden –öyle ya, yılbaşı gecesi bu, kös kös oturulur mu hiç- 31 Aralık gününü başlatan bu gece saatlerinde, günü ve hatta yılı bitirecek saatlerde ne yapsak diye kafamdan geçiriyordum.

Bir yandan da köşeyi yazmak vardı tabii. Son aylarda akşamları erken yatıp gecenin köründe güne başlamak huyu edindiğimden, soğuktan biraz titreyip, üzerinde “fanlı ısıtıcı” yazan, saç kurutma makinesinden hallice makineye ellerimi uzatmış dünyanın öbür yanındaki kıtadan haberleri okuyordum ne yazayım diye.

Ne yapayım, ne yazayım derken, ilk defa bir şeyi fark ettim. Küba Devrimi, bir yılbaşı gecesi “oldu bitti”. Hayır, elbette biliyordum hep 1 Ocak’ta devrimin kazandığını fakat hiç bunun bizim buralarda kutladığımız yılbaşı gecesi olduğunu, hatta bir yılbaşı gecesinde yapılabilecek en güzel şey olduğunu bu açıdan düşünmemiştim. Eh, madem bu 31 Aralık’ta devrim yapamıyoruz, madem bir devrime kapıyı aralayan 31 Aralık’ı yazalım.

---

Uzun bir yürüyüşün sonunda kuşattıkları kentte, Santa Clara’da, iki gündür savaşıyordu Che’nin komutasındaki gerillalar. Son iki haftanın galibiyetleri, iyi bir silah ve cephane ganimeti sağlamıştı, yüzler gülüyordu. İki gün önce üniversiteyi kendilerine mesken tutup, buradan kente doğru dövüşe dövüşe girmeye çalışmışlar, iki gündür sokak sokak süren çatışmalarla kent içinde bazı önemli mevzileri elde etmişlerdi.

Batista’nın ordusu, o dönem 150 bin nüfusa sahip olan, Küba’nın ortasında bizim Eskişehir misali demiryolu ulaşımının kilit noktasında duran Santa Clara’yı temel olarak iki farklı mevziden savunuyordu. Bir tarafta kentin merkezine çıkan yolda savunma vardı, ancak asıl savunma, diğer ikinci mevzi, tren istasyonu etrafındaydı. Burada ordunun en büyük güvencesi, kentin Camajunaí girişinde mevzilenmiş olan zırhlı trendi.

31 Aralık sabahı çatışmalar tekrar başladı. Geceden gerillalar, kent merkeziyle zırhlı tren arasındaki iletişimi kesmeyi başarmışlardı. Zırhlı trendekiler, kentin düştüğünü görünce çareyi buradan sıvışmakta buldular. Ancak hareket eden tren, daha önce gerillaların kırdığı makasa gelince raydan çıktı. Böylece açık alanda kalakalan zırhlı tren, uzaktan savaşmaya yatkın olmasına rağmen yakınına gelip “etrafında Kızılderililer gibi dönen” gerillalar karşısında çaresizdi. Molotof kokteyllerinin fırına çevirdiği treni terk etmek zorunda kalan askerler, sonunda teslim oldular. Zırhlı tren düştü, Santa Clara “düştü”, 31 Aralık günü.

---

Sierra Maestra’da, Mayıs’taki büyük saldırı başlamadan önce, bölgedeki ordunun şefi, General Eulogio Cantillo, dağdaki gerillalara bir mesaj göndermiş, operasyona başlayacaklarını belirtmişti. Ancak mesaj, generalin gerillalarla da dirsek temasında durma isteğini gözler önüne sermişti. İki buçuk ay süren şiddetli savaştan gerillalar büyük bir galibiyetle çıktılar. Arkasından gelen süreçte General Cantillo’yla 26 Temmuz hareketi liderliği arasındaki temaslar sürdü.

Fidel Castro, Batista’yı acımasızca eleştiren ve gerillalara sempatiyle yaklaşan General Cantillo’yla görüşmüş, ve bir anlaşmaya varmıştı. Cantillo, Havana’ya giderek bir darbe yapacak, Batista devrilip yerine bir cunta kurulacak, sonrasına bakılacaktı. 31 Aralık günü Cantillo, Havana’da Batista’yı devirmek yerine her şeyi ona anlattı. Belki ihanetini, Batista için savaşmaya devam ederek gerçekleştirecekti Cantillo. Ancak Santa Clara’da zırhlı trenin düştüğü haberi, durumu yeniden değerlendirmelerine neden oldu. O yılbaşı gecesini, diktatör Fulgencio Batista ve diğer üst düzey adamları yolda geçirmeyi tercih ettiler: bunun belki de son fırsat olduğunu düşünüp ülkeden kaçtılar.

Haber gün aydınlanmadan Havana sokaklarında yayılmaya başlamıştı. Havana halkı, “şimdi ne olacak” sorusunun getireceği karmaşık siyasi hesapları ve güç dengelerini hiç düşünmeden, sonsuz bir mutluluğa boğuldu. Herkes yılbaşı gecesini evinde geçirmişti haliyle, o günlerde hava karardıktan sonra sokağa çıkmak tehlikeliydi. Sabah gün ağarırken, komşu çocukları sokağın diğer evlerine mutlu haberi çığırıyor, kadınlar mutluluktan gözleri yaşlı, gençler yüzlerinde kocaman gülümsemeler sokağa çıkıyorlardı.

---

Zırhlı tren düşmüş, kent gerillaların eline geçmişti, ama Leoncia Vidal Kışlası hâlâ Che ve yoldaşlarına teslim olmamıştı yılbaşı gecesinde. Santa Clara’dakiler, yılbaşına dövüşerek girdiler. 1 Ocak sabahı Che, Núñez Jiménez ve Rodriguez de la Vega’yı, teslim olmalarını söylemek üzere kışlaya gönderdi. Ancak Núñez ve Rodriguez’in kışladan getirdiği haberler şaşırtıcıydı: Batista kaçmıştı. Che’nin radyocuları, hemen General Cantillo’yla temas kurarak, bundan ordunun teslim olduğunu açıklamasını istediler. Ancak Batista’nın yokluğunda ordu şefliği görevi kendisine kalmış olan Cantillo, bu görevi ona bizzat Fidel’in bahşettiğini söyleyerek teklifi geri çevirdi.

Che ve arkadaşlarının, Cantillo’nun ihanetinden şüpheleri kalmamıştı. Derhal Fidel’le temas kurup, bu görüşlerini bildirdiler.

---

Fidel, 31 Aralık gününü, dört gün önce gerillaların denetimine geçmiş olan Palma Soriano kentinde geçirdi. Yılbaşı gecesi, Fidel de yola koyuldu ve 19 Aralık’tan beri İsyan Ordusu’nun merkez karargahının bulunduğu Central América’ya gitti. 1 Ocak sabahının ilk saatlerinde, karargâhtakilerin Havana’da olup bitenden haberleri yoktu. Gerillalar Fidel’le tokalaşıp yeni yılını kutluyorlar, diktatörün kaçtığından habersiz, Maffo’da bir garnizonun teslim olmasıyla sonuçlanan savaş üzerine yorumlar yapıyorlardı.

Sabah sekizi biraz geçe, ilk haberi yabancı bir radyodan duydular: Batista Dominik Cumhuriyeti’ne kaçmıştı. Bir Küba radyosu, o dakikalarda Columbia Askeri Kampı’nda üst düzey generallerin önemli bir buluşma gerçekleştireceklerini ve basının da davet edildiğini duyurdu. Bir diğer radyo, “General Cantillo’nun ordunun başına geçtiği, yüksek yargıç Dr. Carlos M. Piedra’nın da devlet başkanlığı görevini üstleneceği” haberini verdi.

Santa Clara’dan Che’nin birliği merkez karargâhla temas kurduğunda, Fidel de aynı kanıya varmış bulunuyordu: “Bu korkak bir ihanet, Devrimin zaferini el çabukluğuyla aşırmaya çalışıyorlar.” Fidel, derhal Santiago’ya saldırılması emri verdi. Che ve Camilo’ya ise Havana’ya yürüme emri iletildi.

Fidel, Celia Sánchez’le beraber on dakikada bir metin kaleme aldı. Gerillalara söylev verirkenki tarzıyla “r”leri bastıra bastıra okuduğu metin, şöyle diyordu: “Devrime evet, darbeye hayır! Görünüşe göre başkentte bir darbe oldu. İsyan Ordusu, bu darbenin gerçekleştiği koşulları göz ardı edecek. Başkentten gelecek haberler ne olursa olsun, birliklerimiz hiçbir durumda ateşkes yapmamalılar. Batista ve diğer suçluların kaçabilmesi için bir darbeye hayır çünkü bu ancak savaşı uzatmaya yarayacaktır. (Merkez) Kumandanlık’tan bir emir alınmadığı sürece askeri operasyonlar sürecektir. Halk ve İsyan Ordusu, bu denli kana mal olmuş zaferin elinden alınmasına izin vermemek için her zamankinden daha fazla birlik içinde ve kararlı davranmalıdır.”

Sabah dokuzda Celia Sánchez’le birlikte Palma Soriano’ya giderek, burada bulunan radyo vericisinden Fidel Küba halkına bu açıklamayı okudu. Fidel’in ardından Üniversite Öğrencileri Federasyonu (FEU) lideri Juan Nuiry, tüm öğrencilere ve halka İsyan Ordusu’yla birlikte hareket etme çağrısı yaptı.

Bu saatlerde Raúl Castro Santiago’ya varmış, yedi sene önce ele geçiremedikleri Moncada Kışlası’na girmişti. Duvarda Batista’nın bir resmini gören Raúl bunu alıp yere çalarken, kışladaki askerler Raúl’ü alkışlıyorlardı.

Ardından Fidel de geldi şehre. Havana’nın meydanlarıyla karşılaştırınca mütevazı kalan meydanda, tipik Küba mimarisinde beyaz duvarlı, parlak mavi çerçevelerle süslenmiş belediye binasının balkonuna çıkan Fidel, burada Devrim’i ilan etti.

---

Tüm bunları düşündükten, yazdıktan sonra, ilk soru daha bir melankoliyle giriyor aklıma: Ben ne yapsam bu yılbaşı gecesi?

Bizim de yılbaşı gecesi olayların akışından ne yapacağımızı düşünmemize fırsat kalmayacak zamanların bir an önce gelmesi dileğiyle, hepinize mutlu yıllar.

[email protected]