Sol Cephe ve Jean-Luc Mélenchon

Tam bu satırlara başladığım sırada, yani 23 Mart Cuma sabahı bilgisayarımın ekranına ajanslardan yeni bir kamuoyu araştırmasının sonucu ulaştı. Sol Cephe’nin cumhurbaşkanı adayı Jean-Luc Mélenchon (Aşağıdaki fotoğrafta ortada, sağ yanında Fransız Komünist Partisi Ulusal Sekreteri Pierre Laurent görülüyor) yüzde 14’lük bir destekle, François Hollande (yüzde 29,5) ve Nicolas Sarkozy’nin (yüzde 28) ardından üçüncü adam konumuna yükselmiş. Aşırı sağcı ve milliyetçi Marine Le Pen yüzde 13’le, merkez (sağcı) François Bayrou da yüzde 12 ile yetinmek zorunda kalmışlar. Bu tarz araştırmalar belli bir zaman dilimi ve konumun anlık kesidini yansıtmaktan öteye gitmeseler de en azından psikolojik destek görevi veya darbe işlevi de görüyorlar.

Toulouse ve Montauban’da 7 kişiyi öldürdükten sonra, “şehit” mertebesine erişirim düşüyle kendini birinci sınıf “sniper”, keskin nişancı Çevik Müdahale güçlerinin önüne atan dengesiz terörist, banliyö çulsuzu garibanın kanından siyasi rantı kim yiyecekti? Selefist sapması, Cihatçı bozması 23 yaşındaki Muhammed Merah delik deşik kafasıyla kısacık bir hayatı trajik biçimde noktalarken, saatler Çarşamba 11.31’i gösteriyordu. Mohamed 3-4 dakika içinde “Allah’ı ve 72 bâkiresi”ne kavuşadursun, daha önce öl(dürül)enlerden “Nasıl sebeplenirim”in hesabını yapan leş kargaları bu defa “Terörist’in etrafına” çöreklendiler. 13 haberlerinde televizyona çıkan Devlet Başkanı Sarkozy başta İçişleri Bakanı Claude Guéant olmak üzere tüm Güvenlik kuvvetlerine minnetlerini ifade ettikten sonra teröristliğe aday çömezlere aklı sıra tehditler yağdırdı.

Cumhurbaşkanı konumunu kullanarak seçim vaatlerinde bulundu. Şahsi seçim kampanyasını 48 saatliğine askıya aldığını açıklayan Sarkozy’nin ateşkesine Bayrou hariç ötekiler katıldı. Ama Bayrou da hiç bir resmi töreni kaçırmadı. Tek istisna ve aykırı ya da alternatif davranış Sol Cephe adayı Mélenchon’dan geldi. Bütün bu davranışları ikiyüzlü bulan Sol aday seçim çalışmalarında hayatın, insanların içinde yaşayıp uzun vadeli, kalıcı çözüm önerileri getirmeğe çalıştı. Törenlerin hiç birine katılmadı.

İslamcı terörist Mohamed Merah’ın safdışı edildiği gün, yani Çarşamba öğleden sonra BVA kamuoyu araştırma kuruluşunun sıcağı sıcağına gerçekleştirdiği kamuoyu araştırması umulanın aksine, merkez sağdan aşırı sağa, sağ kesime vermesi beklenen ivmeyi verememişti. Bu arada François Hollande’ın seçmenleri de belki ondan kaçmıyordu, fakat tereddüttekiler, çekingenler, görüş belirt(e)meyenler gibi bir kesim Mélenchon’dan yana tavır koymağa başlamıştı. Bugünden kesin sonuçları kestirmek imkânsız da olsa, seçimlere bir ay kala Fransız seçmenin değişim eğilimi kesinlik kazanıyordu.

“Hollande Yalnız Değilsin!”
Hollande yalnız değil.” 18 Mart Pazar günü tarihi Bastille Meydanı’na sığmayan 100 binlik kitle, Le Monde gazetesinden çok önce de sosyalist lider François Hollande’ın soldaki tek adam olmadığını kavramıştı. “Solumtrak” merkezci akşam gazetesi Le Monde’un, Pazartesi baskısında belirtilen bu gerçeği teslim etmesi için Paris Komünü’nün tam 141. Yıldönümünde (18 Mart 1871) devrimin simgesi meydanda toplanan onbinlerin sesine kulak vermesi gerekecekti. “Direnelim, direnelim! Direniş, direniş!” sloganları yeri göğü inletiyordu.

Havanın yağışlı olması çoğu zaman caydırıcı bir etken olabilir. 18 Mart Pazar günü hava kapalı ve hafif yağmurluydu. Ama kitleler kararlı olunca yağmur, çamurun vız geldiği bir kez daha ortaya çıktı. Saat 13’ten itibaren Nation Meydanı’nda toplanmaya başlayan kalabalık Bastille’yi “zapt etmek”te sabırsızlanıyordu. Normalde miting saat 17’de Bastille’de olacaktı.

Yalnızca Sol Cephe’nin (ve de onun katmanlarının) çağrısıyla, son derece siyasi, aynı zamanda tamamen kişisel katılımcı yürüyüşçülerin 15’te Nation’dan hareket etmeleri gerekirken sabırsız kalabalık 14.30’u az geçe Bastille’ye doğru yola çıktı. İyi ki de çıkmışlar, zira aksi takdirde 5-6 kilometrelik güzergâha sığılmayacaktı. Sol Cephe liderleri en önde değil, yaklaşık 10 bin kişilik bir ön topluluğun gerisinde yer almıştı. Bu arada hava açmış ve yağmur dinmişti. Yalnızca insanların yüzü gülmüyor, doğa da şenlenmişti adeta. Saat 17.15’te Nation’dan gelen binlerce kişinin meydana girememesi nedeniyle anonslarla ortadaki kalabalıktan diğer sokakların ağızlarına kayması istendi. Saat 17.30’da Bastille’ye doğru gelen son, yaklaşık 10 bin kişilik bir topluluk meydana giremedi. Müzik toplulukları ve açık muhalif “One-Man Showcu”ların çoşturduğu topluluk heyecanla Mélenchon’un konuşmasını bekliyordu.

Hatırlayabildiğim kadarıyla Ortak Sol’un adayı sosyalist lider François Mitterrand’nın cumhurbaşkanı seçildiği 1981 Mayısı’ndan bu yana bu denli kalabalık ve ateşli siyasi bir yürüyüş ve miting olmamıştı. Kuşkusuz sendikal taleplerle düzenlenen eylem ve yürüyüşler zaman zaman 18 Mart yürüyüşünden daha fazla insan toplasa da, bu defakinin saf ve salt siyasi oluşu, diğerlerinden farklı bir anlam taşıyordu. Ayrıca yaş, çevre, köken itibariyle bu kadar farklı sosyal grup ve katmanları hiç bir zaman bir arada görmemiştik. Evet, “Bastille’in Zaptı Mitingi”nin de gösterdiği gibi Sosyalist seçmenin dışında uzun bir süre kabuğuna çekilmiş, fakat Fransa’da daima var olmuş, dinamik ve çok daha mücadeleci bir kesim yenilenmiş bir Komünist sol, Radikal sol yeniden sahneye çıkıyordu. Son kamuoyu araştırmalarının da gösterdiği gibi yüzde 10’nun üstünde bir kitle Solun solunun yanında siyasi mücadeleye soyunuyordu. 1965 seçimlerinde ilk turda yüzde 22’yi aşan Jacques Duclos ve 1981 seçimlerinde yine ilk turda yüzde 15’in üstüne çıkabilen Georges Marchais’den bu yana Fransız komünistleri, lokomotif ve iskeletini oluşturdukları Sol Cephe sayesinde taze bir soluk almışa, yeniden canlanmışa benzerler. Benzerler, zira Mélenchon’un alacağı oy sayısı kuşkusuz önemli. Fakat belirleyici olacak seçimler 10-17 Haziran tarihlerinde yapılacak genel seçimlerdir.

Jean-Luc Mélenchon Olgusu
Sol Cephe programını ve hareket içinde yaşanan evreleri gelecek haftaya bırakıp kısaca Jean-Luc Mélenchon olgusunun altını çizmekte yarar var. “Derhal 6. Cumhuriyet” ve “Yurtttaş Devrimi” sloganlarıyla giriştiği şimdiki kampanyası beklenenin, gözlemcilerin tahminlerinin ötesinde bir başarıya ulaştı. Kendisinin de her vesileyle belirttiği gibi bu başarı tamamen kolektif bir çalışmanın ürünü.

1951 Tanca (Fas) doğumlu bu deneyimli siyaset adamı gerçekte Felsefe ve Fransızca öğretmeni. Anne tarafından İspanyol olan Mélenchon 1968 Devrini sıkı bir Troçkist lise öğrencisi olarak Fransa’nın doğusunda Jura bölgesi ve Besançon kentinde yaşar. Mélenchon 1970’li yıllarda girdiği Fransız Sosyalist Partisi’nin sol kanadının kurucularından olup, sürekli partiiçi mücadele yürütmüş bir liderdir. Çok sayıda deneme ve araştırma niteliğinde kitabı olan kişilik 3 dönem senatörlük yapmıştır ve 2009’dan beri de Avrupa vekilidir. 2000-2002 döneminde Mesleki Öğretim Delege Bakanlığı görevini de yürütmüş olan siyaset adamı görüş ayrılıklarının tahammül edilmez hale gelmesi gerekçesiyle 2008’de Sosyalist Partisi’nden ayrılıp 2009’de Sol Parti’yi kurar. Şu anda eşbaşkanlığını yürüttüğü Sol Parti’yi Alman Sol Partisi’nden esinenerek oluşturmuştur.

Jean-Luc Mélenchon’un son bir özelliği daha var ki, o da şu anda hemen hemen hiç bir liderin sahip olmadığı hitabet yeteneği. Mélenchon biraz General De Gaulle, ama özellikle de Fransız Komünist Partisi’nin tarihi liderleri Jacques Duclos veya Georges Marchais gibi ağır, ancak çok etkileyici bir tonla, inandırıcı bir güçle konuşan bir hatip. Çoğu zaman irticalen konuşması, entelektüel kapasitesinin yüksek oluşu, hızlı sentez yeteneği, mizah yanı ve rakiplerine acımasız, yakınları ve müttefiklerine, emekçilere ve çalışanlara son derece sıcak ve samimi bulunan bir ton ve tarzda konuşması, davranması geçtiği her yerde sevilmesini, takdir edilmesini sağlayan bir etken. Katıldığı uzun televizyon programlarında, soru ve cevaplardaki netliği, yalınlığı, dobralığı kadar isabetli cevapları, polemikçiliği belki de yüzde 14 gibi beklenmedik bir popüler desteği sağlamasını hazırlayan nedenler. Fransızca anlayan okurlarımız aşağıdaki internet adresinden Jean-Luc Mélenchon’un 18 Mart’ta Bastille Meydanı’nda yaptığı 26 dakikalık konuşmasını izleyebilirler. Gelecek hafta ayrıntılı olarak kişiliğin görüşleri ve Sol Cephe’nin önerilerini aktarmağa çalışacağız.

http://www.jean-luc-melenchon.fr/2012/03/18/discours-du-18-mars-2012-a-l...
..............................
Paris – 24 Mart 2012 / [email protected]