'Kuşbaşı satılık değiliz!'

Paris’in 19. Bölgesi Pradier sokağı 25-31 numaralı toplu konutlarında oturan 203 hane sakini yaklaşık 600 kiracı 9 ayı aşkın kolektif bir mücadele sonucunda evsahibi Gecina şirketini dize getirdi.

Fransa’nın en büyük gayrimenkul ve büro işletme firması Gecina son 10 yılda güçlendirilen neoliberal yasalara dayanarak elindeki konutları satmaya karar vermişti. Paris içindeki gayrimenkuller genel müdürlük, işyeri, büro şeklinde satıldığı veya kullanıldığı takdirde çok daha kârlı oluyordu. Dolayısıyla malsahibi Gecina daha önce başarıyla yürüttüğü senaryoyu yeniden uyarlayacaktı. Tüm kiracılar ya oturdukları daireleri bugünkü rayiçler üzerinden satın alacaklar, ya da (en fazla 6 yıl) kontrat süreleri dolduğu an evlerini boşaltacaklardı. Örneğin, 25 yıldır burada oturan, 70’ini aşmış dargelirli bir emekli veya çocuklu, biri işsiz genç bir çift olmak gibi özel koşullarınız Gecina yöneticilerini hiç ilgilendirmezdi. Sarkozy-Fillon iktidarının son 5 yılda bankacılık, sigortacılık, inşaat, otomobil, petrol gibi alanlarda sermaye yoğunlaştıran gruplara sağladığı kıyaklardan bir tanesi sayesinde birçok gayrimenkul şirketi bu yöntemi kullanarak katmerli kârlar elde etmişlerdi. Paris’te bu alanda yiyecek daha epeyce rant vardı. Gel gör ki Pradier sokağı sakinlerinin beklenmedik tekmesi, pardon tepkisi “pek” oldu. 25-31 nolu apartmanlarda oturanlar çetin ceviz çıkmıştı. “Kuşbaşı Satılmaya Hayır!” deyip isyan bayrağını çekmişlerdi.

Sosyal karma kentten Bo-Boland Müzesi’ne Paris
Hikâye soL portal okurlarına ilk bakışta basit gibi bile gözükebilir. Ancak geçmişi, geri planda olup bitenleri daha iyi bilmeden kazanılan zaferin anlamını, önemini, getirilerini değerlendirmek bizce pek de kolay değildir. Yoksa Fransız anarşist gazeteci-yazar Michel Zévaco’nun (1860-1918) roman kahramanı, şövalye Pardayyan’ın yeni bir “tefrika” macerasını okumaktan, tanımaktan öteye geçmekte zorlanırız.

Paris’e ilişkin kısa bir-iki hatırlatmayla başlayalım:
Genelde Paris diye bilinen 12,4 milyon nüfuslu “Büyükkent”in resmi adı Île-de-France’tır (ÎdF). 36 kilometrelik çevre yolu çemberi içerisinde kalan 10.540 hektarlık dünyaca “meşhur” Paris ise ÎdF’ın ortasında yerleşik 2,3 milyon kişiyi barındırır. “Merkezkent” diyebileceğimiz bu Paris her biri seçimle işbaşına gelmiş 20 ayrı Belediye Başkanı ve kendi meclisine sahip, “Arrondissement” tabir edilen 20 idari birim, bölgeden oluşur. Bu Merkezkent’in, yetkileri daha yüksek bir de Belediye Başkanı ve Meclisi mevcuttur.

Hayat pahalılığında dünyanın 20., Avrupa’nın 10. kenti Paris, dünya gayrimenkul sıralamasında konut açısından 11., büro fiyatlarında ise dünyanın 5. (Hong Kong, Londra, Tokyo ve Moskova’dan sonra), Avrupa’nın 3. en pahalı kentidir. Son 10-15 yılda Londra ile birlikte Avrupa’nın en fazla yabancı yatırımcı çeken kenti Paris’tir. Km²’ye düşen 21.200 kişiyle, aynı zamanda fevkalâde nüfus yoğunluğu, yani konut yoğunluğuyla da göze çarpar. Dünya ve Avrupa’daki rakiplerine (!) oranla ve nispeten ucuz görüldüğü için gayrimenkul fiyatları sürekli artmaktadır.

Ortasından akan büyücek bir dereden (Seine nehri) başka hiç bir fiziki özgünlüğü olmayan bu kent insan beyninin ve elinin katma değerleriyle zenginleşmiş ve güzelleşmiş imarın tipik bir örneğidir. Paris’i 18. Yüzyıldan beri “Işık” kenti, “Aydınlanma” merkezi gibi sıfatlara lâyık kılan baş etkenler arasında “Mixité Sociale/Sosyal karma” özelliği de vardı. Günümüzde dev bir “Müze-büro/ofis”e dönüşmekte olan bu güzel ve tarih yazan kente ilerici cazibesini veren insan çeşitliliği ve farklı sosyal sınıfların oluşturduğu “Sosyal karma”nın gücü, yaratıcı dinamizmi silinmektedir. 1866 sayımına göre Paris’in 1,8 milyonluk nüfusunun yaklaşık dörtte biri yani 442 bini işçi, 70 bini de esnaftı. Hâlbuki bugün 2,3 milyon nüfus arasında işçi oranı yüzde 6’yı (138 bin), küçük esnaf oranı yüzde 4’ü bile bulmazken, üstdüzey yönetici, işveren oranı yüzde 35’i geçmiştir. Fakat bu arada orta hâlli hatta artık dargelirliler kategorisine giren memurlar (yüzde 17) ya da öğretmenler, teknisyenler, hemşireler, hizmet sektörü çalışanları, orta düzey yöneticiler vb gibi ücretli ara sosyal katmanlar (yüzde 19) Paris (Fransa’ya dahi genellenebilir) nüfusunun önemli bölüklerini oluşturmaktadırlar. Bu grupları ortak bir paydada, bir sınıf tanımlamasında toparlamak güçleşirken, bazı sosyologlar ezici çoğunluğu ücretlilerden (işleri olduğu sürece) oluşan, ya da bir biçimde düzenli aile desteğiyle yaşayan bu gruba “Bohem-Burjuva” (Bo-Bo) demeyi yeğlemektedirler.

Öte yandan 1871 Paris Komünü’nden sonra tarihte ilk kez, 2001’den beri Paris’i seçimle işbaşına gelen bir sol Belediye başkanı, sosyalist liderlerden Bertrand Delanoe ve sol Meclis çoğunluğu yönetmektedir. Sosyalist Partisi’nin yerel yönetimdeki varlığı kentin 50-60 yıl önce başlayan sosyo-ekonomik gidişatını, kaderini (!) köklüce, radikal biçimde değiştirmekten uzaktır. Zaten sosyalistlerin böyle bir iddiası da yoktur. Paris Belediyesi 10-15 yıldır kente takılan “Bohem-Burjuvaların diyarı” (Bo-Boland) etiketini sahiplenirken çevreci girişimlerden, toplu taşımacılıktan eğitime kültürel, sportif faaliyetlerden sağlığa sağın neoliberal bakışıyla pek bağdaşmayan farklı bir çizgide ağır ağır ilerlemektedir. Bu arada Paris halkının bellek ve iradesinde yerleşik değerlere aykırı bir bakışın, bazı sol gelenek izlerinin belirginleştiğini de görmememizlikten gelemeyiz. İşte bunun son bir örneğine de Pradier sokağı sakinlerinin mücadelesinde tanık olduk.

“Pradier sokağı 25-31 nolu apartmanlar ‘kuşbaşı parça’ satılıktır!”
Hikâye 21 Eylül 2011’de başlar. Yer Paris’in henüz gerçek “Sosyal karma” yörelerinin var olduğu nadir semtlerden 19. Bölgedir. Bu tarihte 19. Bölge’nin küçük sokaklarından Pradier Sokağı’nın 25-27-29-31 nolu 4 apartmanında mukim sakinlerin ortak derneği, Kiracılar Derneği üyelerinin haberlendirilmesi talebiyle Gecina şirketinden iadeli taahhütlü bir mektup alır. Gecina 1970’lerde inşa edilmiş 4 apartmanı toptan satışa çıkartmaya karar vermiştir. Mülk sahibi ve işletmeci şirket 4 apartmanda mevcut 203 daireyi parça parça, “kuşbaşı” gibi tek tek satacaktır. Kibar (!) Gecina üstelik satışta kiracılarına öncelik bile tanımaktadır! İsteyenler m²’si 6900 avrodan başlayan fiyatlarla dairelerine sahip alabilirler. Apartman sakinleri bu “cazip” fiyatları (!) ödeyemeyecek durumdalarsa o zaman kira kontratları hitama erdiğinde uslu uslu çekip giderler. Öyle ya Paris’te gayrimenkullerin ortalama m²’si 8390 avroyu aştığına göre önerdikleri fiyat son derece makuldür...

Ve Gecina kararı derhal uygulamaya sokar. İlk mektuptan birkaç gün sonra değer tespiti yapacak “uzmanlar” kiracıları ziyarete gelirler. Fakat evdeki hesap çarşıya uymaz. Zira Kiracılar Derneği’nin uyarısıyla apartman sakinleri, “resmi neden” göstermedikleri gerekçesiyle tespit uzmanlarını evlerine sokmazlar. Direniş başlamıştır. Kiracılar savunma yerine hücuma geçmeyi kararlaştırırlar.

Devreye giren iki büyük konut derneği DAL (Konut Hakkı Derneği) ve Jeudi Noir (Kara Perşembe) eşliğinde bir plan hazırlanır. 19. Bölge Belediyesi’ne gidilir. Belediye Pradier’cilere anlayışla bakmaktadır, ancak yasalar karşısında acizdir(!). Ortam seçim ortamıdır. Cumhurbaşkanı adaylarına başvururlar. Kimseden yazılı bir cevap bile gelmez. O zaman eylemlerin dozu ve çapı geliştirilecek, medyatik eylemlere girişilecektir. İmza kampanyaları, özel bir blog, basın konferansları... Giderek bütün apartmanların sakinleri eylemlere katılmaya başlamıştır. “Herkesin bir tanıdığı, tanıdığının bir tanıdığı vardır...” Hareket genişlemekte, büyümektedir.

Pradier’cilerin arasında avukat, mimar, grafikçi gibi çok meslekten insan vardır. Farklılık ve çeşitlilikleri kadar birliktelikleri kendilerinin dahi inanmakta zorlandığı bir güç oluşturmaktadır. İlk seferberliğin çabukluğu, basından gelen ilk yankılar özgüvenlerini arttırdığı için Gesina’nın düzenlediği 24 Ocak’ta ilk satışların başlayacağı duyurulan bilgilendirme toplantısı ve kokteyli tümüyle boykot edeceklerdir.

Eylemciler, konusunda Fransa’nın en güçlü ve uzman kuruluşu, kiracı hakları savunucusu Ulusal Konut Konfederasyonu (CNL) ve avukatlarının verdiği destekle Gecina’yı hukuki açıdan vurmayı, en azından dengelemeyi başarıyorlar. Pradier Kiracılar Derneği Başkanı Michel Gosset şirketi, “Gecina’yı 2005 yılında imzalanmış Ortak Antlaşmaya uymamakla suçladık. Zira şirket birlikte imzaladığımız metnin aksine, daireleri satmak gibi hayati bir kararı vermezden bize danışmak zorundaydı. Bu koşulu hiçbir zaman yerine getirmemişlerdi”, sözleriyle eleştiriyor. Şubat’ta süreç takılıyor. Şirket her kiracıya yollamakla yükümlü olduğu bireysel bilgilendirme defterini yollayamıyor.

Eylemciler Gecina’ya ilk büyük darbeyi bu yıl 17 Nisan’da şirketin Paris Borsası meydanındaki Genel Müdürlük binası önünde düzenlenen mitingte vuruyor. Çok sayıda Sol Cephe ve Sosyalist Partisi milletvekili, Belediye, İl ve Bölge Meclisleri sorumlusu protestoya katılıyor. Hatta eylemciler arasında muhalefet partisi UMP 19. Bölge milletvekili Jean-Jacques Giannesini bile yer alıyor.

İlk olumlu haber Pradier sakinlerini başından beri destekleyen Paris Belediyesi Konuttan Sorumlu Başkan Yardımcısı Jean-Yves Mano ve Paris sosyalist milletvekili Jean-Christophe Cambadélis’ten geliyor. Kişilikler 10 Temmuz’da yaptıkları açıklamada Gecina şirketinin 25-31 numaralı apartmanlardaki daireleri satmaktan vazgeçtiğini duyuruyorlar. Ardından 19. Bölge Belediye Başkanı ve sosyalist senatör Roger Madec aynı gün yayınladığı bir basın bülteninde Pradier sokağındaki konutların Paris Belediyesi’ne ait sosyal konut şirketi Habitat Paris tarafından satın alındığını ve tüm kiracıların huzurla evlerinde kalabileceklerini müjdeliyor. Üstelik sitede gerçekleştirilecek bir sosyal konum ve gelir anketi sonucunda kiracıların durumu tek tek tespit edilecek, gelir seviyesi düşük olan kiracıların kirası bile azaltılacakmış. Şayet Gecina şirketi tasarısını hayata geçirecek olsaymış, büyük bir olasıllıkla kiracıların yüzde 80’i başını sokacak yer bulamama riskiyle karşı karşıya kalacakmış.

Kolektif mücadele ve kamu yararı
Özellikle de dargelirli kiracıların hayatını altüst eden, özel şirketlere ait toplu konut dairelerinin, insanların kişisel durumları gözönüne alınmaksızın “kuşbaşı usulü” bölünerek parça parça satılması Pradier sakinlerinin örnek mücadelesiyle göreli bir çözüme kavuşacak. Bu çözüm milyonlarca kötü koşullarda oturan veya açıkta olan insanın derdine deva olamayacak. Ama en azından belli bir yüzde için konut garantisi doğacak.

Kiracılar Derneği’nin aktif üyelerinden Daniel Robert, “Mücadelemiz hepimize Sosyal karma ve kolektif değerlerin önemini kanıtladı. Binamızda yalnızca kendi çevremden insanlarla görüşürdüm. Bu sayede birbirimizi, etrafımızı tanıdık. Nesiller arasında bağlar kuruldu. Eminim ki kendi sitemizin ötesinde birtakım şeyleri savunduk, kazandık, kazandırdık.” diyor.

Gerçekte de olayı yakından izleyen ve eylemcileri destekleyen Konut Bakanı Cécile Duflot 12 Temmuz’da yayınladığı bir duyuruda, “Pradier sokağı özelinin ötesinde, çok sayıda kiracıya vahim zararlar veren bu tür spekülatif uygulamalara son verebilmek için en kısa zamanda yasal bir çerçeve hazırlanacaktır”, gibi önemli bir kararı verdi. Şu anda yalnızca Paris’te, bir kısmı Gecina’ya ait 1200 konut ve kiracısı benzeri koşullarda sorunlar yaşıyorlarmış. Spekülasyoncu gayrimenkul şirketi bütün bu gelişmeler karşısında sessiz kalmayı tercih ederken Habitat Paris’in Pradier sokağı 25-31 numaralı apartmanları kaça satın aldığı öğrenilememiş. Kesin olan tek gerçek kamunun yaşananlardan kazançlı çıktığı.

Şu anda Pradier sokağında umut rüzgârları esiyor. Kiracılar Derneği başkanı Michel Gosset’nin de önemle altını çizdiği gibi, “Sonuç kolektifin bireysele karşı galibiyetini simgeliyor. 291 günlük mücadelemiz hakkını aldı. Yaşam artık bu mahallede daha bir hoş olacak.

[email protected]