Jean-Jacques Rousseau 300 yaşında

Çağdaş Aydınlanmanın öncülerinden, eşitlik ve özgürlük, demokrasi ve cumhuriyetçilik kavramlarının en büyük düşünürlerinden Jean-Jacques Rousseau doğumunun Üçyüzüncü Yıldönümünde başta Fransa olmak üzere binbir çeşit ve binlerce faaliyetle bütün dünyada anılıyor.

28 Haziran 1712’de İsviçre’nin Cenevre kentinde dünyaya gelen Jean-Jacques Rousseau Fransız Devrimi’nden 11 yıl önce, 1778’de Paris yakınlarındaki Ermenonville’de dünyaya veda eder. Aydınlanma Çağı nitelenen, özellikle de 18. Yüzyılı kapsayan dönemin en önde gelen Fransız filozof ve bilim insanlarından Diderot (1713-1784), Voltaire (1694-1778) ve Rousseau aralarında farklılıklar, hatta zaman zaman ciddi kapışmalara neden olan çatışmalar yaşamış olsalar da “Tanrı” ya da “Din” merkezli bir toplumsal, siyasi ve iktisadi düzen yerine “Akıl ve İnsan” merkezli bir düzen fikrini kurgulamış ve geliştirmişlerdir. İdeolojik ve belli bir sistematik bütünsellik iddiası taşımayan eser ve görüşleri Orta Çağ’dan çıkışı, Skolastik Düşünce’nin sonunu muştular. Rousseau yazar, filozof ve düşünür özelliklerinin yanı sıra doğa ve eğitim bilimleri, hukuk, müzik üzerine çalışmalarıyla da tanınan bir kişilikti. Kendisi görememiş olsa da kitapları, yazıları, fikirleri 1789 Fransız Devrimini insanlığın eşitlik, adalet, insan haklarına saygı sürecini hazırlayan evrimin yaratıcılarındandır. Devri ve konumu için fevkalâde açık-saçık, “liberten” bir hayat sürmesi, ya da kilise, ruhban veya tek kitap tanımaması inançlı olmasını hiç bir zaman engellememişti.

UNESCO tarafından eserleri Dünya Belleğinin Kültürel Mirası kabul edilen Rousseau doğumunun üç yüzüncü yılında, 2012 boyunca Brezilya’dan Çin’e, ABD’den Türkiye’ye, bütün Avrupa ve bir çok Latin Amerika, Afrika ülkesinde çeşitli faaliyetlerle anılıyor. Başta ünlü düşünürün doğduğu ve hayatının ilk 16 yılını geçirdiği Cenevre daha sonra Fransa’da yaşadığı kentler olmak üzere örneğin St. Petersburg veya Venedik’te kişilik etrafında çok özgün programlar hazırlanmış. Yalnızca kolokyum, seminer, konferans, sergi tarzı akademik ve bilimsel çalışmalar değil cumhuriyetçi piknikler, tarım seferberlikleri, bahçe, bitki ve sera yapımları, toplu/tematik basın-arşiv taramaları, resim ve heykel araştırmaları, çocuk ve bilgi oyunları, oyuncaklar konserler, tiyatro, kukla, sinema gibi dünyayı en geniş biçimiyle kavrayan her türlü faaliyet ve gösteri de Rousseau’ya saygı yılında başvurulan anma yolları arasında yer alıyor.

Özgün bir yaşam çizgisi
Protestan olduğu için Cenevre’ye sığınmak zorunda kalan Monthléry’li (Paris’in güneyinde küçük bir kent) ve maceraperest saatçi babası, Isaac Rousseau’yu Topkapı Sarayı ve İstanbul saatçiliği yılları (1705-1711) dahil hemen hemen hiç göremeden büyüyen küçük Rousseau da babası gibi bağımsız ve ona taş çıkartan inişli çıkışlı bir hayat yaşamış. Annesini 9 günlükken kaybeden Jean-Jacques bir süre Protestan rahip dayısı ve sonra da eniştesi olan Gabriel Bernard tarafından büyütülüyor. 16 yaşında aile ve eğitim-çıraklık ortamından kaçan zeki ve yetenekli delikanlı ömür boyu sürecek olağanüstü bir serüvene girişiyor. Felsefe, hukuk, eğitim, müzik, botanik gibi alanlarda kendi kendini yetiştiren genç Rousseau bir yanda asılzade, öte yanda sıradan kadınlardan benzersiz bir hayat deneyim ve bilgisi alıp büyük destek görecektir. “Seyyah(r)” kişilik Paris, Amsterdam, Cenevre, Londra, Venedik gibi önemli şehirler ve görkemli bir hayat kadar Annecy, Bourgoin, Chambéry, Ermenonville, Gisors, Maubec ve Paris’in Kuzey banliyösü Montmorency’de (Toplum Sözleşmesi, Emile, Yeni Héloise gibi klasiklerini kaleme aldığı yer) çılgın kalabalıklardan uzak, kasaba, köy gibi mekânlarda sade insanlar ve doğayla yakın temasta olmayı da tutkuyla sevmiş bir dahi adam. Orta halli bir aileden gelmesi, özgürlüğünü daima, kral dahil ihtişam ve refah vaat eden koşullara tercih etmesi nedeniyle son nefesine kadar sık sık maddi sorunlarla boğuşmak zorunda kalacaktır.

Anma Faaliyetleri
Jean-Jacques Rousseau 2012 yılı boyunca yalnızca Fransa’da sayısı binlerle ölçülen faaliyetlerle anılmıyor. Evrenselliği bütün dünyada hatırlanmasını da getiriyor. Bu vesileyle çok bilinen edebi-felsefi eserleri ve öncelikle Fransız Devrimi, Amerika’nın kuruluşu, çağdaş siyasi, sosyal yapılara, yapılanmalara, analizlere sağladığı ilkesel temeller kadar, özellikle müzik, bahçecilik ve botanik alanındaki özgün katkıları tanıtılıyor. Zamanında eserlerini yakan, yasaklayan doğduğu kent ve ülke Cenevre ve İsviçre şimdi yüz civarında faaliyet öngören bir programla “Cenevre Yurttaşı” deyimini kullandıkları Rousseau’yu anıyor. Lozan civarında doğaya kurulan enstalasyonlar, Yverdon’lu öğrencilerin farklı açılardan çizdiği Rousseau portreleri, Rousseau’nun manzara resimleri üzerine etkileri, Madame de Warens ile yakınlığı veya Voltaire ile 33 yıl süren fırtınalı kapışmaları hakkında ayrıntılı özgün sergiler bu faaliyetlerden bir kaç örnek.

Fransa’da Rousseau Yılı geçtiğimiz 20 Ocak’ta, kişiliğin ilk gençliğinin en mutlu yıllarını yaşadığı İsviçre hududuna yakın Savoie il merkezi diyebileceğimiz Chambéry kentinde düzenlenen törenlerle açıldı. 16 yaşındaki Jean-Jacques’e sonraki yaş ve dönemlerinde de hem hami ve vasilik, hem de metreslik yapan Madam la Baronne Françoise-Louise de Warens’e ait mekânlardan, şimdilerde “Jean-Jacques Rousseau Evi” diye bilinen Les Charmettes adlı malikânede düzenlenen kutlamaların açılışını dönemin Kültür ve Komünikasyon Bakanı Frédéric Mitterrand yaptı. Mitterrand konuşmasında, Rousseau’nun evrensel boyutunu hatırlatıp yazar, filozof olduğu kadar bir siyaset teorisyeni, eşitlik ve eğitim, müzik, doğa düşünürü ve gezgin olduğunu vurguladı. (Dünyadaki her türlü) “Devrim serüvenleri”nin bir biçimde bu dehanın eserlerinden etkilenmiş olduğunu, dolayısıyla onu tüm boyutlarıyla anmanın aslında bir yıla sığamayacağını belirtti.

Aynı akşam ünlü çağdaş müzik bestecisi Philippe Hersant'nın Rousseau’dan esinlenerek bestelediği “Hülyalar” isimli müzikal yaratısı Chambéry’de sahnelendi. Bu eser Fransa’nın çeşitli noktalarında yorumlanmak üzere turneye çıkarken, ertesi gün aynı kentte planlanan 80 faaliyetten ikincisi, filozof ve Libération gazetesi yazarı Robert Maggiori moderatörlüğünde “Rousseau ile eşitliği yeniden keşfetmek” başlıklı bir yurttaş forumu yapıldı. Kentin bulunduğu Rhône-Alpes Bölgesi’nde yıl içinde yüzlerce benzeri kültürel ağırlıklı olay, gösteri programlanmış.

Ulusal Kütüphane’nin hazırladığı çok sayıda kutlamadan ilki 9 Şubat’ta Millet Meclisi’nin işbirliğiyle hazırlanan “Rousseau ve Devrim” başlıklı kolokyumdu. Meclisin Victor Hugo Salonu’nda gün boyu düzenlenen kolokyumu takiben 10 Şubat’ta yine Meclis sergi salonlarında bir çok müzeden ödünç alınan eşya, belge ve eserle, yine “Rousseau ve Devrim” başlıklı bir sergi açıldı. 6 Nisan’a kadar süren sergide başta kişiliğin büyük eserlerinden “İtiraflar”ın orijinal elyazması olmak üzere, hiç bir eşi bulunmayan belge ve nesnelerle Rousseau’nun Fransız Devrimine etki ve katkısı gösteriliyordu. Daha ilerki tarihlerde çeşitli akademik kurumlarda düzenlenen konferans, seminer ve kolokyumlarda Rousseau’nun edebiyatla, tarih, siyaset ve eğitim bilimleriyle ilişkileri, dünyaya etkileri çok sayıda yerli ve yabancı uzman tarafından yeniden incelenecek, yeni araştırmalar, bakışlarla kişilik hakkındaki bilgiler tazelenecek. Üçyüzüncü doğum yılı vesilesiyle çıkan onlarca özgün yayın, sergi katalogları yine bu arada devreye girecek, ya da girdi.

Rousseau’nun botanikçi olarak ot-bitki toplama ve yetiştirme özelliği, kurduğu bahçeler fotoğraflarla veya bitkiler etrafında sergiler, onun geliştirdiği, önerdiği yöntemlerle bitki yetiştirme oyunları Fransa’nın her yerinde özellikle okullarda anlatılacak, uygulanacak.

Aydınlanma öncüsü kişiliğin 1756-1762 yılları arasında yaşadığı Montmorency’deki evlerden bugün Jean-Jacques Rousseau Müzesi’ne dönüşen Mont-Louis Evi tamamen yenilenerek hizmete girdi. Bu mekân 9 Haziran’dan itibaren Pazartesi günleri hariç devamlı açık. Sürekli bir serginin dışında hemen hemen her gün Rousseau’nun zengin kültürel mirasını yansıtacak değişik faaliyetler öngörülüyor. Müzikli okumalar, sirk-dans-müzik ve şarkılı-sesli enstalasyonlu gösteriler, gezintiler karşılıksız olarak ziyaretçilerin beğenisine, bilgisine sunuluyor. Eylül ayından itibaren Rousseau’nun felsefe, siyaset, eğitim, aşk, müzik, doğa gibi tutkuları bu kez civar belediyelerin işbirliğiyle hazırlanan sahne gösterileriyle kamuya aktarılacak. Herkese açık Yurttaş Yuvarlak Masaları’nda Rousseau’nun siyasi fikirlerinin güncelliği anlatılacak, tartışılacak. “Diyaloglar”ından derlenmiş metinlerle piyesler sahnelenecek, Aydınlama döneminin müzik estetiği ve uygulamaları güncelleştirilmiş biçimleriyle yorumlanacak. Bir anlamda antropolojinin kurucusu gibi de algılanan Rousseau’nun birey, aile, kadın, insan, ahlak, terbiye etrafındaki görüşleri uzmanların, akademisyenlerin ağzından dizi konferanslarda ele alınacak. Örneğin, 28-29 Eylül tarihlerinde öngörülen “Jean-Jacques Rousseau ve Tutkular” başlıklı büyük kolokyumda Galatasaray Üniversitesi’nden Martin Stern bu çok yönlü insanın “İtalyan Müziği Tutkusu”nu anlatacak.

Rousseau’nun dersleri
Fransız Devrimi’nin en önemli liderlerinden Robespierre Rousseau’nun naaşını 1794’te en değerli vatan büyüklerinin yattığı Panthéon’a taşıyarak Fransa’nın bu olağanüstü insana minnetini somutlayan ilk yönetici olmuştu. Bu yıl düzenlenen kutlama ve anma programları bir yanıyla dünya ve Fransa’nın şükranlarına tercüman olurken, öte yandan da Rousseau’nun insanlığa ışık tutan derslerinin hatırlanmasını sağlıyor.

Rousseau eşit doğduğunu savunduğu insanlara, istisnasız tek tek bireylere tanınması gereken özgürlük ve haklara koşut olarak, kişinin toplumsal sorumluluğu ve yurttaşlık bilincinin de takipçisidir. 250 yıl önce insanın doğayla ilişkisini sorgulayan, bunu ilk kez siyasi arenaya taşıyan düşünürdür. Halk egemenliği kavramını siyasi söylem ve düşünceye sokmakla kalmayıp, neredeyse ikiyüzyıl sonra tartışılacak temsili demokrasinin tuzaklarını bile öngörmüştür. Eserlerinde toplu çıkarlarla bireysel irade ve istemler arasında çelişkileri sıralar, yasaların rol ve yerini vurgular. Mustafa Kemal Atatürk’ten Simon Bolivar’a, 18. Yüzyıl Polonya ve Rusya’sından 20. Yüzyıl Japonya’sına bütün dünyadaki devrimci ve ilerici hareketlerin bir biçimde esinlendiği “Gerçeğin ve Doğanın Adamı”, kendine ve dünyaya eleştirel bakabilen, bakmayı öğreten Jean-Jacques Rousseau daha çok yüzyıl insanlığı etkilemeye devam edecektir. Ondan korkan ve kaçanların sığınağıysa Orta Çağ’a dönüş ve karanlıklardır...

............................................................................................

Not: Yukardaki metin 28 Haziran 2012’de Cumhuriyet gazetesinde yayınlanan haber yazısının eksiksiz metnidir.

[email protected]