Florange Dizisi -1-

Mittal’in orta vadeli stratejisi Florange birimini kapatıp üretim kapasitesini yok etmek. Böylelikle hem buranın rakiplerinin eline geçmesini engellemiş olacak, hem de aynı üretimi Avrupa’nın dışında emek maliyetinin çok düşük (low-cost) olduğu yerlerde yaptıracak. Sosyal haklar, çevresel normlar filan hak getire... Üstelik ‘deyyus’ (!) sendikacılar sürekli başına belâ olmayacak...


“Mittal, yetti sosyal soykırımın!”

Yukardaki sözler ArcelorMittal Florange (‘Floranj’ okunur) biriminin karizmatik sendika lideri Edouard Martin’e ait. İşyerindeki çoğunluk sendikası CFDT’nin baştemsilcisi, 49 yaşındaki elektroteknik işçisi Martin yöneticilerin püsküllü belâsı ve kentin gözdesi. 11 bin nüfuslu, küçücük bir Fransız kasabası ve onun canı-hayatı Florange ArcelorMittal Demir Çelik İşletmesi çalışanları fabrikanın kapanmaması için dünyanın en büyük, en güçlü demir-çelik grubu ArcelorMittal’a karşı 1,5 yıldır kıran-kırana bir mücadele veriyorlar. Floranjlıların kâbusu dünyanın 6. en zengin kişisi (2012’de krizden ötürü 21. sıraya gerileyeceği ileri sürülüyor), 1. demir-çelik grubu patronu ve emekçi düşmanı Hintli kapitalist Lakshmi Narayan (Niwas) Mittal.

Londra’da yaşayan, 5 senede grubun yeryüzündeki 330 binlik istihdamını 260 bine kişiye indirmekle övünen işadamı Mittal sendikacı Martin’in özetlediği yaklaşım ve taktiklerle Avrupa’daki birimleri ‘hafifletecektir’. Unutmadan geçmeyelim: 2008’den beri, dünyanın birinci yatırım bankası Amerikan patentli Goldman Sachs’ın da yönetim kurulu üyesi Mittal’in bir dünya şampiyonluğu daha var. 28,7 milyar dolar servetli (Forbes’in 2010 rakamlarına göre) baba ”Mihrace” Mittal, kızı Amit Bhatia’nın mürüvvetini görmek için 2004 yılında Vaux-le-Vicomte ve Versailles Şatoları’nda gerçekleşen düğüne, eşi görülmemiş bir masrafla tam 55 milyon avro harcamıştı.

Son 5 yılda Belçika’da, İspanya’da ve hatta ArcelorMittal şirketinin Genel Müdürlük merkezi olarak seçtiği Lüksemburg da bile acımasızca üretim birimlerini kapatıp binlerce kişinin işine son verdikçe şirketin dünya borsalarındaki hisse değerleri artıyor. Fransız büyükbaş sınıfdaşları böyle bir omuzdaşları olduğundan gurur duyuyorlar. Mittal ne de olsa Fransa’da ArcelorMittalli 20 bin ücretlinin patronuydu ve Nicolas Sarkozy’den pek hoşlanıyordu. Üstelik kişilik bütün küçük ortakların muhalefetine rağmen 2006’da Arcelor’u Mittal Steel Company’e katarken 6 yılda 2.000 yeni istihdam yaratma sözü vermişti. Sürekli kan kaybeden demir-çelik endüstrisinin kurtarıcı (!) Hintli “Raca”sı Sarkozy için bulunmaz bir müttefik ve yatırımdı. Ama zamanı geldiğinde kim takar Fransa kaymakamını? Hele hele adı Sarkozy olursa!

ArcelorMittal’in hikayesi
1974 petrol şoku sonrası talep azaldığı gerekçesiyle demir-çelik ürünlerinde görülmemiş bir damping başlar. Lorraine bölgesinin iki demir-çelik devinden Sacilor 1978’de 22 bin kişinin işine son verecekken devlet imdada yetişir, borçların bir kısmını öder ve dolaylı denetimi ele alır. Sacilor ve bölgenin zor durumda olan diğer büyük demir-çelik fabrikası Usinor 1981’de iktidara gelen Sol Birlik hükümeti tarafından millileştirilirler. Ancak birkaç ay sonra sektörde 12 bin kişilik istihdama son verilir. 1984’te (İlerde Sosyalist Enternasyonal Başkanı olacak) Pierre Mauroy hükümeti bir dizi “sosyal plan” (çalışanın bazı haklarını korusa da işten çıkartma işlemlerini kolaylaştıran bir uygulama) ile 21 bin kişinin işine daha son verir. Demir-çelik emekçileri Paris’e dev yürüyüşler düzenler. Eyfel kulesinin inşasında kullanılan demir-çelik malzemeyi üreten Pompey şirketi bile kapanır. 4 sene öncesine kadar 24 bin işçinin çalıştığı Longwy havzasında faaliyet gösteren son Yüksek Fırınlar da 1987’de söndürülür (!). 1986’dan itibaren sağ yönetim iktidardadır. 1995’te Sacilor ve Usinor 10 milyar frank (yaklaşık 1,5 milyar avro) gibi cüzi bir bedelle özelleştirilir.

Kokuyu alan Mittal grubu 1999’da ilk büyük parça olarak Lorraine bölgesinin Gandrange kentinde Usinor’a ait birimleri ele geçirir. Bu arada 2002’de üç Avrupalı demir-çelikçi, İspanyol Aceralia, Belçikalı Arbed ve Fransız Usinor aralarında birleşerek dünyada ilk üçe giren Arcelor’u kurarlar. Sektördeki sorunları yakından tanıyan Mittal 2006’da ekonomik nüfuzu ve siyasi hassasiyetlerini kullanarak Arcelor’u bir hayli ucuza kapatır. Sektörde dünya birinciliğine yükselen yeni şirket, ArcelorMittal dönemin sağ iktidarına 2009’a kadar, başta Yüksek Fırınlar olmak üzere tüm birimlere 360 milyon avro şırınga etme ve 2.000 yeni istihdam yaratma sözü verir. Mihrace Mittal sözlerinin hiçbirini tutmadığı gibi 2008’de gönüllülük temelinde 1400 iş alanının kapatılacağını duyuracaktır. Halbuki grup aynı yılın ilk dokuz ayında yaptığı 3,8 milyar avroluk kârın büyük bir kısmını hissedarlarına terddüt etmeksizin dağıtacaktır. “Iron Man” lâkabıyla tanınan Mittal, Sarkozy’nin “asla bırakmayacağına” dair yemin ettiği Gandrange tesislerindeki faaliyete son verecek, 571 işçiyi göz göre göre sokağa atacaktır.

ArcelorMittal yönetiminin 2011 yazında 2500 kişinin çalıştığı Florange’daki Yüksek Fırınlardan ilkini “geçiçi” kaydıyla durdurma kararı bardağı taşıran son damla olmuştur. Yaklaşan seçimlerin de verdiği ivmeyle son derece etkin bir dinamiğin yaratıldığı fabrika ve kentte olağanüstü bir seferberliğe girişilir. Demiryollarına inilir, otoyollar kesilir, resmi bürolar, atölyeler, yönetim birimleri işgal edilir. Basın-yayın organları olup bitene duyarsız kalamaz.


Ölüme mahkum edilen Florange Yüksek Fırınları

Floranjcıların sesi sürekli Paris’te yankılanmaktadır. Solun bölgedeki gücünü kırmak isteyen Sarkozy yarım ağız bir 17 milyon avro yatırım vaadinde bulunur. İşyerinde örgütlü üç büyük sendikanın (CFDT-CGT-FO) ortak eylem ve koordinasyon örgütü Intersyndical ve birkaç yüz sendikalı emekçi Sarkozy ile görüşmek üzere Paris’e gelirler. Polis kendilerini cop ve gözyaşartıcı bombalarla karşılar. En kısa vadedeki hedef anlaşılmıştır. Sarkozy iktidardan uzaklaştırılmadan tek bir değişiklik dahi olası değildir.

Çiçeklere dair anlamına gelen “Floral” sözcüğü ile melek anlamına gelen “Ange” sözcüklerinden türemiş Florange ismi genç, güzel ve saf bir taşra kızının serüvenleri etrafında romantik bir Tv dizisine başlık olabilirmiş. Halbuki Florange şu anda Fransa’nın, hatta Avrupa’nın en önemli demir çelik bölgelerinden, ülkenin Kuzeybatısında Lüksemburg ve Almanya’ya çok yakın Lorraine’de sosyal ve ekonomik sefaleti, insanların, emekçilerin yarınlara olan güvensizlik ve umutsuzluklarını simgeliyor. Bu kaygılar kuşkusuz sadece yöreye ve belli bir sanayi alanına veya sektöre özgü değil. Ülke, çalışanlar, emekçiler Hollande-Ayrault ikilisinden, sosyalist olduğunu iddia eden bir iktidardan çok şey bekliyor. Fakat yaklaşık iki haftadır gündemin baş maddeleri arasına yerleşen Florange ArcelorMittal mücadelesi etrafında yaşananlar sürekli düşkırıklığı yaratmakta. Dizinin gelecek haftaki bölümünde yeni iktidarın bu konudaki tutumu ve son gelişmeleri özetlemeğe çalışacağız.
.....................................
Paris – 8 Aralık 2012 / [email protected]