CHP: Süreci anlayamamanın tarihçesi

Uzun tarihi  boyunca sadece kısa bir dönem sosyal demokrat bir parti olmayı düşünen –ve bu terminolojiyi sadece o dönemde yoğun biçimde kullanan- bir siyasi çizgi elbette ki Batı Avrupa anlamında bir sosyal demokrasi asla olamazdı ve ol(a)madı. Böyle bir amacının olduğu da, kısa dönem (SODEP-SHP) dışında, aşikar değildi veya zaten yoktu. Olsaydı bile, bu topraklarda Avrupa tarihinden gelen anlamıyla sosyal demokrasiye gecikmiş biçimde evrilmeye çalışan bir oluşumu destekleyecek kitle tabanı var mıydı? Şüpheli. Olsaydı hayırlara vesile mi olacaktı? Buna da evet cevabı verilemez.

Sosyal demokrasi batılı bir anlam taşıyamadı çünkü sosyolojik olarak böyle bir oluşumu destekleyecek bir işçi sınıfı 1980 sonrasında dahi oluşamadı. İşçi yok mu bu ülkede denebilir? “İşçi sınıfı” başka, yani sendikalarıyla, belirgin siyasi tercihleriyle ve ideolojisiyle, işçi sınıfı mekanları ve işçi sınıfı kültürüyle, dayanışmasıyla, bir sosyolojik belirlenimin, ağırlığını koyan bir varlığın olması başka, ortada bir işçi kitlesinin olması başka. Ya da “ortanın solu” başka, “merkez milliyetçi” bir parti olarak görülmek başka, “sosyal demokrasi” başka, genel olarak bir şekilde “sol” olmak başka. Peki bu parti –ki bilinen anlamda sosyal demokrat değil ve artık istese de olamaz- bir şekilde “solcu” mu veya sol olma olasılığı var mı? Daha da ileri gidelim: Bu parti var olan veya olası bir kitlesel toplumsal muhalefetin öncüsü ve taşıyıcısı olabilir mi? Nedir bu partinin anlamı ve varoluş nedeni?

Cumhuriyetin kurucu partisi demeyin bu çok eski bir konu ve CHP en azından 1960’lardan beri zaten defalarca gözle görülebilir biçimde değişti. Bu çizginin hiçbir türü 1950’den beri tek başına iktidara gelemiyor. Sakın “sahillerin partisi”, “yaşam biçimini tehdit altında görenlerin partisi”, “laikliğin savunucusu bir parti” gibi sosyal teorinin kompasında sınırlı bir kavramsal anlamı bile olamayacak açıklamaları öne sürmeyelim hakikaten ayıp olur. Mesela “hangi laiklik?” sorusu sorulur, “yaşam tarzı ne tür bir sosyal teori kavramıdır?” sorusu sorulur. Elbette ki bu kaygılar gerçektir, mevcuttur ve her gün karşılaşılan, her gün yeniden üretilen kaygılardır o ayrı. Ancak, sadece bunun üzerine yüzde 25-30 oy alan/alabilecek bir siyasi hareket bina edilemez ve sadece “modern yaşam biçimi tehlikede, bu parti bu yüzden var” diyerek bu boyuta ve tarihi köke sahip, üstelik kendisini dönüştürme dinamiği taşımadığı söylenemeyecek, o kadar da statik olmayan bir oluşum açıklanamaz. Üstelik bu parti bu konuda dahi ısrarlı değil.

Modern olmak, laiklik, özgürlük istemek, aydınlanmacılık... Bunlar bir pakettir ve yurtseverlik ve asgari bir eşitlikçilik olmadan artık bir araya getirilemeyecek bir pakettir. Bir siyasi hareket oradan buradan bir-iki tez alıp, sağcıların hassasiyetlerine de hitap edelim, ABD’yi de yanımıza çekelim vb bir eklektizmle mevcudiyetini sürdüremez.

CHP çok ama çok önemli bir partidir ve yakın geleceğe de, uzak geleceğe de bu partinin alabileceği tutum ve yeniden yapılanma tarzı damga vuracaktır. Neden? Çünkü bu ülkede artık “sağ” denilen siyasi akımlar veridir, dengeye gelmiştir, hangi ideolojik çerçevede kendisini konsolide ettiği ve etmeye devam edeceği anlaşılmıştır. Dengeye gelemeyen, bu nedenle dinamizm taşıyan oluşum CHP’dir. Nasıl? Asıl sorumuz “neden” değil “nasıl”.

Solun ve sağın tek bir ayracı vardır. Çalışan kitleleri temsil etmek, onların taleplerini şekillendirmek ve bazı durumlarda bu talepleri ileri götürmek genel anlamda solculuktur. Sosyal demokrasi çok ileri gitme eğilimi taşıyan bir sol dalganın yükseldiği dönemlerde düzenin sigortası rolünü her ülkede oynamıştır, evet. Ama son 10 ayda yapılanlar bunu da aşmıştır.

CHP bir şekilde sol olacaksa, ki bu mutlaka istenirse “merkez sol” diye içi boş bir ek adlandırmaya da tabi tutulabilir, ilk işi var olan ve var olabilecek muhalefetin büyük çoğunluğunun asgari müştereki olmayı denemektir. Söylediğimi açayım: “Merkez sol” etiketinin anlamı üç şekilde de yoktur: (1) Bu ifade zaten artık sağcılık demektir. (2) CHP zaten doğal olarak merkez soldan daha farklı bir sol olamaz. (3) Zaten merkez soldan uzakta olup da kitlesel bir güç olma potansiyeli taşıyan başka bir sol mevcut değildir. Yüzde 10-15 oy alma potansiyeli olan “radikal” bir sol mu var ki, onunla olan farkın belirtilmesi ihtiyacı oluşsun? Geçelim. Bu tarzda bir iradeciliğe, bir kimlik sabitlemesine ihtiyaç var çünkü CHP’nin 10 yılı aşan krizi seçmen tercihleriyle açıklanamayacak kadar partiye özel, hem partinin ideolojik bunalımıyla, hem de parti içi dengeler ve kişilerle bağlantılı görünüyor.

Ancak ve ancak, aşikar ve etkisi güçlü sol kanadı olan bir CHP muhalefet olabilir. İktidar olmak ayrı konu. Şu an muhalefet dahi değil. Ve ancak böyle bir CHP her seçimde artan ölçüde bıkkın, inançsız, kerhen oy veren seçmenin mecburiyetten ayakta tuttuğu ‘kimliği belirsiz nesne’ görüntüsünden sıyrılabilir.

Sol bu ülkede tutmuyormuş. Olabilir. Ama önce sol olmayı denemek lazım. Tutup tutmadığını o zaman görürüz. Bu, hem sosyalist olduğunu düşünenler için, hem de CHP için geçerli.