"Peruz" Hanım'ı Tanır Mısınız?

Ramazan ayı, toplumumuzda sadece bir ibadet ayı değil, iftardan sonra çeşitli eğlencelerin yer aldığı bir zaman dilimidir. Başbakan’ın Abdülmecit dediği dönemden bu yana Ramazan'da Şehzadebaşı'nın ünlü caddesi “Direkler arası” canlanırdı. Kadınlı, erkekli çevre insanı bu caddede piyasaya çıkardı. “İstibdat” dönemi diye nitelenen devr-i “Hamidi”de bile bu adet değişmedi. Caddede turlayan genç kızlar, genç erkekler birbirleriyle mendil teati ederler, yeni aşklara doğru kanatlanırlardı. Caddede yer alan salonlarda ise değişik kumpanyaların sergilediği “tuluat” diye nitelenen oyunlar sergilenirdi. Bunlar arasında “Arabın İntikamı” adıyla sergilenen “Otello” en rağbet görenler arasındaydı. İster facia (dram) ister komedi olsun bu oyunların arasında “Kanto” denilen alafranga şarkılar da yer alırdı. Bu “kanto”cular arasında “Peruz” hanım en ünlüsü idi. Ermeni aktör ve aktrislerin yer aldığı bu gösteriler, Ramazan'ın olmazsa olmaz bir parçasıydı.

AKP iktidarına kadar, TRT o günleri yansıtan programlara yer verirdi. Sayın N. Damcıoğlu o eski kantoları çok güzel söylerdi. Hepsi gerçekti, hayal oldu. Onların yerini Sultanahmet meydanındaki ilkel görüntüler aldı. Fes giymesini bile beceremeyen, Enver Paşa bıyığını burnuna oturtmuş her değeri sıfıra indirgeyen “Ucube” tipler, gruplar ortalıkta salınıp duruyorlar. Peruz’u bırakın bir kenara ne aktör Şadi kaldı ne Sadi Tek kumpanyası. Selim-Adile kardeşler öldükten sonra Naşit’in adı bile unutulup gitti.

Sadaka zihniyetini pekiştiren görkemli sokak iftarları ramazan adetleri arasına girdi. Osmanlı döneminde semtin zenginleri, paşalar, saadetlu vb gibi ünvanlara sahip olanlar sokakta komşularına iftar sofrası açabilirlerdi… Ama o kadar. Ne var ki, günümüzde adı açıklanmayan platformlar, sokak bir yana, stadyum iftarları bile verdiler.

Bu yılki ramazan geleceğin tehlikelerini de işaret ediyor. Dolar 170 kuruş dolayına dayandı. Borsa endeksi 65000’lerden 55000’lere sert bir düşüş yaşadı. Dış açık 50 milyar dolara dayandı. Merkez Bankası'nın faiz vb. gibi önlemleri işe yarayabilecek mi? Sanmıyorum. Çünkü genel görünüm iyimserliğe izin vermiyor. Avrupa borç içinde, İtalya, İspanya, İngiltere vb gibi ülkelerin borç düzeyi 1 trilyon doları çoktan aşmış durumda.

Ama asıl ciddi sorun ABD ekonomisinde. Obama 1 trilyon dolarlık borçlanma yetkisini, büyük pazarlıklardan sonra alabildi. Bu ABD başkanlarına verilen 21. yetki. Hiç kuşkusuz ki gerisi gelecek, ABD bu yetkiye dayanarak çıkaracağı bonoların karşılığı ile gene küresel efendiliğini sürdürecek. Putin’in altını çizdiği gibi ABD tüm ülkelerin sırtından düşmeyerek efendi rolüne devam edecek, neo-liberal simyacılık sürdükçe denetlenilmeyen adalarda yerleşik finans operatörleri oyunlarına devam edecekler.

Eylül başında, dokuz güne çıkarılacak bayram tatilinden sonra ülkeyi tarif edemeyeceğimiz zor aylar bekliyor. Ekonomik sıkıntılar artarken İktidarın Anayasa dayatmasıyla uğraşacağız. Başkanlık sistemi gelirken ülkemizin adım adım Suriyeleşmesine de tanık olacağız.

Kendisini ana muhalefet olarak tanımlayan CHP , neredeyse “bebek” muhalefet rolünü bile oynayamıyor. Her şeyi TBMM’nin duvarları içine hapsetmiş. Oysa siyasetin “arena”sı tüm ülkenin “sathı”dır. Ya bu ilke doğrultusunda yapılır ya da boyun eğilir. Halkın gerçek sesi böyle yükseltilir. Peruz hanımın kantolarından en ünlüsünün nakaratı şöyledir: “Cici Beyim… Mantara Basmam”. Gerçek o ki Avrupa’dan Amerika’ya kapitalist evren “Mantara Basmam”dır… Oysa teğet olsa dairenin içinde de olsa “Mantara Basmış” haldeyiz. Ne diyelim…. “Direklerarası”nda cümbür cemaat “Mantara Bastık” diye “çata pat”mı oynayalım.