İnsan Olmak

Geride bıraktığımız her yıl, insan olma onurundan uzaklaştırılıyoruz. 2011 bu bağlamda ulaştığımız son aşamayı, televizyon ekranlarında gözümüze sokarcasına kanıtladı. Önce dünyanın egemeni ABD Troykasının (Obama, Biden ve Hillary) sevinç naralarıyla. Bin Ladin’in öldürülmesini, sonra da dine saygılı ABD imajını pekiştiren, uçak gemisindeki cenaze namazını ve Hint Okyanusu’nun derin sularına atılmasını izledik. Bu sahneyi izlerken, Viva Zapata’nın öldürülmesinden sonra Amerikalı işbirlikçisinin “Atını yakalayın” feryatları aklıma düştü. Çünkü o at Zapata’nın düşünü, özlemini dağlara yansıtacaktı. Aynı nedenle Bin Ladin’i anımsatacak bir iz, bir mezar taşı arkasında kalmamalıydı.

Aynı bağlamda, NATO kullanılarak (Türkiye de bu ayıba müdahildir) Libya tarumar edildikten sonra, Kaddafi’nin linç edilmesi de Troyka’nın “Wavv” çığlıklarıyla seyredilmiştir. Küreselleşme adıyla dünya egemeni olma babında önemli mesafeler alan “kapitalist” neo-liberal yaklaşım gerçek yüzünü özenle sergilemekte, gücü yettikçe bu eğilimini yaşama noksansız yansıtmaktadır.

Neo-liberal yeni düzenin demokrasiye artık gereksinimi kalmamıştır. O bir araçtı, kullanıldı ve sona erdi. RTE boşuna mı “temsili demokrasi”yi gereğinde inilecek bir travmaya benzetti. Her geçen gün daha bir yırtıcı hayvana dönüşen bu düzenin, sınırlı bir özgürlüğe bile tahammülü yoktur ve bunu “Demokrasi” adına yapmaktadır.

Merkel, Sarkozy ve de İngilizlerin ünlü İşçi Partisi bile avcıya dönüşmüştür. AB, ekonomik sorunlarla sıkışan paçasını İtalya, Yunanistan vb gibi daha kırılgan ekonomik yapıya sahip ülkeler sırtından çözmeye çalışıyor. Şu anda Euro bölgesinin kümülatif kamu borç stoku 8 trilyon euro’yu çoktan aşmış durumda. Borç veren bankalar çoğunlukla Alman ve Fransız bankalarıdır ve de bunlar alacakları için tam bir orman canavarı kesilirler. Bu nedenle Yunanistan ve İtalya solcu geçmişlerine karşın sinmişler, Merkel-Sarkozy ikilisinin atadığı bürokrat başbakanları başa geçirmişlerdir. Togliatti, Benlinguer Kazancakis ve de eski komünist, sosyalist militanların ruhu bu acıyı nasıl kaldırır.

Şurası açıktır ki küresel kapitalizm, demokrasi oyununa son vermiştir. Bunun bir başka anlamı da şudur ki, “insan olma” bilincini gömmeye hazırlanmaktadır. Ne yazık ki bu oyunun son perdesi (adeta Amerikan gösteri sektörünün kullandığı “Büyük Final”) ülkemizde oynandı. Güneydoğu’daki sınır illerimizde olağan sayılan “Kaçakçı kafilesi” katırlarıyla birlikte F-16’larla vuruldu. İlk bilgiler 35 ölüden söz ediyor. Ölenlerin cenazesi Uludere’de yalçın tepelerin eteğindeki yolu kaplayan on binlerce insan tarafından kaldırıldı. Van Üniversitesi'nin yıkım taşeronu, AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Bey, “Operasyon Hasarı” diyerek olayı küçümsedi. Başbakan “Elimizde dört saatlik bir görüntü var inceliyoruz” bilgisini kamuoyuyla paylaştı.

Kaçakçıları hedef alan bu kıyıma ilişkin istihbaratı, MİT benden değil dediğine göre, ya İsrail’li Heron görüntüleri ya da İncirlik merkezli ABD insansız uçakları sağlamıştır. Bu durumda ciddi bir provokasyon söz konusudur. Bu bağlamda olay daha da vahimdir. Emperyal odaklar göz ardı edilemez bir oyunun peşindeler. Obama 2012’nin Kasım’ında seçime girecek. Karşısında başta “Çay Partisi” girişimi olmak üzere Palin ve daha da radikal Cumhuriyetçi adaylar var. Obama’nın tek şansı “kalıcı bir iz bırakacak, ses getirecek bir eyleme girişmektir”. Ne yazık ki ABD’nin ezilenleri içinden yükselen yıldızı Obama, bu oyunu yine ezilenleri hedef alarak kazanacağını bilmektedir.

Tüm bu olaylar zincirine bakarak 2012’ye güvenle, barışla, iyi umutlarla gireceğimizi kim söyleyebilir. Hele, daha yeni yetmeliğimde okuduğum “Dr. Moro’nun Adası” adlı kurgu bilim öyküsündeki, Moro’nun bir insan yaratmak (insanlaştırmak) için kullandığı maymunların, bu eğitim sonrasında “Biz insan değil miyiz” sloganıyla isyan etmelerini düşündüm. Aynı haykırışı yineledim. “Biz İnsan Değil miyiz”

“İnsan Olmak” önümüzdeki yılların temel sorunudur. I. TBMM, sarıklı bir milletvekilinin, “Laiklik nedir?” sorusuna gazi “Adam Olmaktır” yanıtını vermişti. “İnsan Olmak” nedir sorusuna da bugün “sosyalist olmaktır” yanıtını verebiliriz.