19 Mayıs törenleri gözaltında

Akademik kariyeri kendinden menkul, Milli Eğitim Bakanı Ömer Bey yayınladıkları bir “Fetva” ile, 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramının sadece Ankara’da Stat’da kutlanacağını duyurdu. Mazereti de havalar soğuk, gençler üşüyor. Bunu söyledikten sonra da ülkenin en soğuk kentlerinden birini göreve uygun buluyordu. Amaç şuydu madem ki Anıtkabir, Ankara’dadır o halde Gazi’yi anımsatacak her öğede bu kentte gömülmelidir. Bu bağlamda tek tesellim bu törenlerin Silivri’ye gönderilmemesidir. Herhalde bu şirin ilçenin stadını küçük buldular diye de düşünmeden edemedim.

Geçen hafta İstanbul aydınları caddeleri doldurmuştu. Hem Dink’in ölüm gününü anıyor, hem de davayla ilgili kararı protesto ediyorlardı. Şişli ve Nişantaşı’nın çağcıl Belediye Başkanı da Agos’un önüne “Türkçe-Ermenice” öldüğü yeri belirleyen bir taş koydu, iyi de yaptı.

Dinçer’i sizlere yeniden tanıtmaya gerek yok. Eline kalemi aldığı ilk günden beri, Cumhuriyet döneminin tüm dönüşümlerine karşı koymasıyla maruftur. Cemaat’in has adamlarından biridir. Böyle konuşması da garipsenemez. Beni asıl ürküten ana muhalefet partisinin ürkekliğidir. Gerçi 19 Mayıs’a sahip çıkacağız diyorsa da biraz fısıldar gibi diyor.

Ne yazık ki Cumhuriyetle kazanılmış tüm değerlerine, medya bigane Cumhuriyete karşıt Ahmet Kabaklı’nın köşe yazarı olduğu Tercüman’ın Ece’si, bu tutucu yazarın istediği her şeyi 1920’ler Holywood’un sarışın afeti Jean Harlow’un yaşayan örneği olarak ekranlara yansıtıyor. Ne yazık ki karşısında yer alan Altan Öymen ise bu “yılan dile” cevap verecek acarlığa sahip değil.

Çelik ve benzerleri niçin 19 Mayıs’a karşı: Bunun nedeni her şeyden önce Gazi’nin 1927’de, Halk Fırkasının kurultayında ki söylevinin son paragrafındaki gençliğe yönelik sözleridir. Bu sözleri benim kuşağım ezbere bilir ne yazık ki günümüzün kuşakları habersizdir. Büyük Nutkun finalinde söylenilenin özü şudur: “Tüm özel ve kamusal kazanımları elinizden alacak, tahrip edecekler çıkabilir. Kötümser olmayın çünkü onları yenecek güç damarlarınızda mevcuttur”.

Eğer bu sözler hatırlanacak olursa günümüzün “Osmanlı dönemini restore etmek” çabasındaki AKP zihniyetinin temel niteliği hemen ortaya çıkacaktır.
19 Mayıs törenlerinin vurguladığı bir başka noktada Kadın-Erkek eşitliğinin öne çıkartılmasıdır. Bu eşitliğin kavranması Cumhuriyet değerlerinin kalıcılaşmasının ana öğesidir.

Çelik diyor ki “Daha coşkulu kutlanacak”. Hayır. Cemaat'in denetimindeki polis sokaklarda yapılacak yürüyüşleri copla, gazla tövbe ettirircesine bastıracaktır. Öte yandan stat’da yapılacak törenin yalnız Ankara’da gerçekleşmesi de bize dayatılan ve Milli Mücadele ile paçavra’ya dönen Sevr’in zımnen onaylanmasıdır.

Tüm bu kanıtlar gidilen yolun sonundaki karanlığın görüntüleridir. Kendimize söylemekten bile korktuğumuz gerçek, sonunu göremediğimiz bir karanlık tünelde gittiğimizdir. Seçim öncesi AKP’nin TV ekranlarında ki tünel ve “Hayaldi, gerçek oldu” sloganının altındaki anlam budur.

Suskunluk…ve Korku…Bu duvarı aşmak için yeni bir 19 Mayıs’a ihtiyacımız var. Gerçek eşitliğe, tam bağımsızlığa ve çağcıl bir demokrasiye kavuşmak için: Hep Birlikte Sokaklarda Yürüyelim ve Haykıralım.

Dağ başını duman almış,
Yürüyelim arkadaşlar…

1919’un en karanlık günlerindeki inancı anlatan ve unutturulmaya çalışılan bu marş, bugünde inancımızın, kararlılığımızın simgesidir.