ABD solu ve Suriye

Tayfun Gölkurt'un “ABD solu ve Suriye” başlıklı köşe yazısı 14 Aralık 2012 Cuma tarihli soL Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

Geçtiğimiz günlerde Suriye yönetiminin kimyasal silah kullanabileceği hakkındaki iddialar, New York Times gazetesinin yaptığı bir haberle yeniden ABD gündeminde ilk sıraya yerleşti. Obama, ardından Dışişleri Bakanı Clinton Suriye’nin kimyasal silah kullanması durumunda müdahale tehditleri savurdular. Bunu, AKP hükümetinin NATO’dan Suriye sınırına konuşlandırılmak üzere talep ettiği Patriot sistemlerinin onaylanması takip etti.

Bu süreçte, ABD ana akım medyası ağız birliği etmişçesine hep aynı mesajı tekrarlıyor. Suriye yönetiminin ülkenin kontrolünü kaybetmek üzere olduğu ve son çare olarak kimyasal silahları kendi halkına karşı kullanabileceği kurgusu hiçbir delil sunmadan sürekli yineleniyor. Hatırlanacağı gibi, aynı psikolojik oyun 2003’te Irak Savaşı öncesi Irak’ta mevcut olan kitle imha silahları iddiaları üzerinden oynanmış ve ABD halkı savaşa ikna edilmişti. Bu iddialar da tamamen yalandı.

ABD halkı, Afganistan ve Irak’ta seneler süren savaşların ekonomik yükünü çoktandır omuzlarında hissediyor. 2011 verilerine göre halkın ödediği her bir dolar verginin 27 senti askeri harcamalara giderken, eğitimin payına sadece 3 sent düştü. Kaynak yetersizliği bahanesiyle birçok kamu hizmeti, sağlık, eğitim harcaması ve birçok sosyal program kısıntıya uğrarken, 2013 ihtiyarı harcamalarının %57’si olmak üzere 650 milyar dolar askeri harcamalara ayrıldı. Savaş yorgunu ABD halkının yeni bir savaşa ikna edilebilmesi için medyada Suriye’ye karşı başlatılan bu son kampanyanın emperyalistler için önemi çok büyük. Suriye’ye yapılacak NATO müdahalesinin, R2P doktrini (Responsibility to Protect – Koruma Sorumluluğu) çerçevesinde meşrulaştırılması, insani bir gereklilik olduğuna ABD halkının inandırılması şart.

Bu bağlamda ana akım medyanın maskesinin düşürülmesi ve halkın Suriye ile savaşa karşı örgütlenmesi için sosyalistlere büyük görev düşüyor. Suriye krizinin başından itibaren ABD emperyalizminin ve ortaklarının, Suriye’ye her tür müdahalesine karşı en tutarlı mücadeleyi Sosyalizm ve Kurtuluş Partisi (PSL) ve kurucu üyesi olduğu ANSWER koalisyonu yürüttü. Suriye’ye yönelik yaptırımlara, isyancı güçlere silah ve para sağlanmasına, medyada yürütülen savaş kampanyasına karşı çıktılar.

Buna karşılık, ABD solunda ve savaş karşıtı harekette yer alan diğer birçok örgütün Suriye tutumu ne yazık ki böyle değil.

International Socialist Organization (ISO) gibi adı sosyalist bazı örgütler, NATO müdahalesine sözde karşı çıkarken, aynı zamanda Esad yönetiminin devrilmesi gereken eli kanlı bir diktatörlük olduğu, devrimci(!)-muhalif hareketin desteklenmesi gerektiği söylemini tekrarlıyorlar. Böylelikle, aslında hitap ettikleri sol liberallere uygun bir sahte savaş karşıtı pozisyon sunarken, emperyalizme soldan destek vermiş oluyorlar. Bu da, Suriye’ye NATO müdahalesine karşı gerçekten dirençli ve tutarlı bir örgütlenmeyi zora sokuyor. Savaş karşıtı örgütlenmede buna benzer bir ikilemin ne yazık ki Libya sürecinde de yaşanmış olduğunu belirtmeme sanırım gerek yok.