Annemi Kızdırmayın

Efenim, diyorlar, saygılıyız, tüm yaşam biçimlerine saygılıyız.

Peki diyoruz. Saygılılarmış.

Öyle dediler. Öyle demediler mi?

Öyle dediler canım, duymadın mı?

Söz dediğin, sözdür. Söylenir ve ardında durulur. Sözcükler önemlidir. Laf ola beri gele diye konuşulmaz. Laf kalabalığı yapılmaz.

Bir öyle bir böyle olur mu? Olmaz.

Hem böyle hem öyle olur mu? O da olmaz. 

Konuşursun, söyleşirsin, konuşurken muhatabının gözlerinin içine bakarsın, içtensindir. İçtenlik, doğruluk, dürüstlük diye bir şey var. Var değil mi?

Kulağını kaşımaz, bakışını kaçırmaz, ellerini nereye koyacağını şaşırmazsın. Biz böyle biliriz. Annemiz  babamız bize dürüst olmayı, yalan söylememeyi, başkalarının haklarına saygı duymayı, hakkaniyetli olmayı, zayıfı korumayı, güç karşısında gerdan kırmamayı, tek kişi kalsan da doğru bildiğin yolda ilerlemeyi öğretti.

Öğretmedi mi?

Bize öğretti.

Diyor ki biri gerine gerine, vallahi ben güçsüzü sevmiyorum diyor. Emojilerdeki gözlerini açmış, şaşkın ve kuşkulu  ifade beliriyor yüzümde hemen. Hiç duymamışım ki önceden. Bu yeni bir şey olmalı. Güçsüzü sevmediğinden olsa gerek, şimdi kim güçlü görünüyorsa cengaverce onun yandaşı oluyor.

Haliyle sormak lazım. Nedir güç Allahaşkına?

Bize öğretilen güç haklılıktır. Doğruluktur. Dürüstlüktür. İlkeliliktir. Vicdanlılıktır. Alçakgönüllülüktür. Mütevazılıktır. Güzellikleri sevebilme yeteneğidir. Paylaşabilmektir.  Daha sayabilirim aslında ama hani insan gibi insan olabilmektir kısacası anlayacağınız. 

Biz böyle gördük. Bize böyle öğrettiler.

Onun için alışmamız  mümkün değil sözünün eri olmayanlara, güç tapıcılarına, doğru dururken eğriyi alkışlayanlara, üç buçuk çıkarı için  her türlü kutsalı kullananıp cambazlık yapanlara.

Alışmak... Aman ha!

Bir sinir durumu var ya herkeste. Bazısı şu nedenle, bazısı bu nedenle. Herkes birbirini gırtlaklayacak yer arıyor. Arıyor mu?

Arıyor.

İyi, Kötü, Çirkin filminde düelloya duracak kovboyların  kuşkulu kuşkulu birbirine bakarkenki sahne.

Hatırlıyor musun?

Kim tetiği önce çekecek de karşısındakini zımbalayacak sahnesi. Bir de kediyi eklemişlerdi Darbe Girişimi günlerinde. En kuşkulu, korkulu ve kaygılı bakan kediydi.

Bir de, kedidir kedi, var haliyle.

Neyse topumuz patlamaya hazır bomba misali.

Geçende annem şehir içi belediye otobüsüne biner. Altmış beş yaş üstü ücretsiz yolcu taşıma hakkını alkışlarım bak.

Pek güzel.

Böyle olduğundan bir liranın hesabını yaparak evinden çıkamayan, dünyayla bağı kopmuş büyüklerimiz gün yüzüne çıktı ne güzel. 

Bize büyüklere saygıyı öğretti annem babam.

Ama bazıları, üstelik bazı şoförler, bazı yolcular, işte onlar bir afra bir tafra büyüklere.  Neredeyse sıra dayağı atacaklar. Neredeyse ufak dağları onlar yaratmışlar. Neredeyse para ödemiyor büyükler diye dertlerinden inim inim inleyecekler. Ne ayıp, ne çirkin, ne kötü.

Hep gördüğü kimi kez müdahale ettiğim.  Annem de söyler, öfkelenir...

Bu kez kötü  ve saygısız şoför duraktan yaşlı yolcuyu almaz. Yolcu arkadan gelen diğer otobüse biner ve durağın birinde şoföre yetişir. Hesap sorar. Bizim kötü adam yolcuya ağzı açılmadık küfürler eder, üstüne yürür, vs. Annem, hele bir kez de ben karışmayayım, bir dolu yolcu var, elbet müdahale eden olur, der.

Der der ama çıt çıkmaz diğerlerinden. Mübarekler hem kör hem sağır, hem lal olmuşlardır.

Annem bu. Duramaz. Son durakta iner.

Şoförün yaşlı adama yaptığı annemin içine sinmemiştir. Usulca yanına gider ve alçak sesle, ama yanlış yaptınız, beyfendi size işaret etti, gördüğünüz halde durmadınız, der.

Aman, aman. Sen misin kamu görevlisine laf eden.

Adam höykürerek, sen ak saçını ört önce, başın niye açık senin, der.

Üzerine yürür annemin. Annem bu, altta mı kalır, ister başımı açarım ister başka yerimi sana neeeeee! diye bağırır.

Esnaf yetişir ve kamu görevlisi şoförü  ve annemi zaptetmeye çalışarak, abla sen git, bu delirmiş, belasını senden bulmasın, derler.

Annem hep diyordu. Saçlarım beyaz ve açık olduğundan bana kötü davranıyorlar diye. Bilmez miyim?

Ama bizde mağdur edebiyatı yoktur. Haklılığımızdan gelen mağrurluk vardır. Bilirler.

Bilmezler mi?

Peki tesadüf mü?!

Hayatta hiçbir şey tesadüf değildir,  a dostlar!

Büyük resimden ufak bir enstantane size.

Eeee, zamanı geldi.

Uzaylıların dünyayı istila etmesinin zamanı geldi.

Annemi kızdırmayın.