Suriye’yi ‘yardımlarınız’ 
mahvetti

Bir devletin herkesi bağlayan, herkesin riayet ettiği kanunlarla yönetilmesi onu “hukuk devleti” yapar. Ancak ülkemizde hükümetin hukukun işleyişine doğrudan ve açıktan müdahalesiyle karşı karşıyayız. Yolsuzluk ve rüşvet operasyonunu yapanlar görevinden alınıyor, Hatay’da şüpheli tır aratılmıyor, yani kanunda var olan hükümlerin uygulanmasına izin verilmiyor. Sonra İçişleri Bakanı çıkıp “Herkes işine baksın” diye de ahkam kesiyor. Oysa tarihe baktığımızda “Hukuk bir gün herkese lazım olabilir” sözünün defalarca doğrulandığını görebiliriz. Bir başka ifadeyle, “Ayarını bozduğun kantar, gün gelir seni de tartar”. O günün çok uzak olmadığını düşünüyorum.

Birkaç gündür konuşulan ve “devlet sırrı” denerek, hukuka aykırı bir şekilde aratılmayıp sonradan “insani yardım” taşıdığı ileri sürülen tırdan kaç tane gelip geçti şu ana kadar. “İnsani yardım” açıklaması, en az ayakkabı kutuları ile para sayma makinalarını eve polisin koyduğu iddiası kadar inandırıcılıktan uzak. Hükümetin Suriye’ye yardımının “ne” olduğunu ve “kime” yapıldığını bilmeyen yok.

Başına istenmeyen bir olay geldiğinde hemen “dış güçler”, “şer odakları” diye kendini savunan hükümet, Suriye’nin hem “dış gücü” hem de “şer odağı” durumunda epey zamandır.

Zaten Suriyeli Türkmenlere yardım götürdüğü iddia edilen tıra yapılan perasyonun, Türkiye’yi hedef aldığını belirten istihbarat uzmanı Prof. Birol Akgün’ün de “Türkiye yardım etmek de zorunda. Herkesin orada silahlı grubu var. Cumhuriyet tarihinden beri Türkiye’nin, Osmanlı bakiyesi gurupların hayatta kalması için dayanışma gösterecektir” sözleri de itiraf niteliğinde.

Yıllardır Hatay halkına yönelik uygulanan üvey evlat muamelesine son birkaç yıldır AKP’nin Suriye politikası da eklendi. Kenti Suriye’ye yönelik saldırıların bir üssü haline getirerek halkın damarına basılıyor.

Tırın içerisinde “insani yardım” olduğunu ileri sürerek işin içinden çıkmaya çalışan hükümet, Suriye’de yaşayan yakınlarına hükümete güven duymadıkları için kendi imkanlarıyla gıda, ilaç, battaniye, soba gibi insani yardım götüren Hataylı vatandaşları “terör kapsamında” tutuklayarak, Adana’daki Kürkçüler F tipi Cezaevi’ne gönderiyor. Bu yardımların önünü kesmek ve sınırın iki tarafındaki akrabaların bağlarını koparmak için El Kaide militanlarının kontrolünde olmayan, resmi giriş çıkışların yapılabildiği Yayladağı Sınır Kapısı’nı ise kapalı tutmaya devam ediyor.

Türkiye’deki kamplarda kalanların “Suriye’ye gidiyor, eylem yapıp geri geliyoruz” açıklamaları, desteğinden dolayı Erdoğan’a teşekkür etmeleri, uluslararası basında yer almadı mı? Bakanlarınız Suriye’de insanların kafalarını vücutlarından ayıran canilerle poz vermedi mi? Suriye’de Hıristiyan din adamlarını kaçırarak kafalarını kesen ve halen Türkiye’de yaşayan El Kaidecinin bu suçtan soruşturulmasına, “Suriye’nin iç meselesi” diyerek engel olmadınız mı? Kimi inandırabilirsiniz ki Suriye halkına insani yardım gönderdiğinize.

Suriyeliler arasında, adınız “Halep Hırsızı”. O yüzden eksik kalsın yardımınız. Savaşın içindeki halkın buğdayını, ekmeğini çalmayın yeter...

Suriye’de bu kadar insan toprağa düştüyse eğer, bunda sizin bu “İnsani yardımlarınızın” katkısı öyle büyük ki... Sizin Suriye’ye yardım göndermediğiniz gün, işte o gün savaş bitecektir. Tanrı tüm insanlığı yardımlarınızdan korusun!