Kolaj

“Ellerini görsem oğlumun
Uzun esmer parmaklı ellerini
Onları özlüyorum
Üç yaşına yağan karda
Kızarmış, ısıttım öpe, hohlaya

Bir elim elinde sabaha dek
Öteki yorganının üstünde
Üşümezdi artık örttüm sardım ya

Ellerini görsem oğlumun
Yeşil söğüt dalını incelikle
Kuş sesleri değiştiğinde
Beş yaşında çalışkan ellerini
…” (Gülten Akın)

Muhammed Encü - Roboski’ de vurularak öldürüldü. 13 yaşında.
Emine Demirel - Okuldan sonra 10TL.ye çalıştığı atölyede iş cinayetinde can verdi. 13 yaşında.
Orhan Sürer - Çalıştığı inşaatın 7. Katından düşerek yere çakıldı. İş cinayetinde can verdi. 13 yaşında.
Sami Kozan - Demir doğrama atölyesinde kaynak yaparken patlama oldu. İş cinayetinde can verdi. 13 yaşında.
Savaş Encü - Roboski’ de vurularak öldürüldü. 14 yaşında.
Ahmet Yıldız - Haftalığı 100 TL. ye çalıştığı fabrikada kafası pres
makinesine sıkıştı ve iş cinayetinde can verdi. 13 yaşında.
Bedran Encü - Roboski’ de vurularak öldürül dü. 15 yaşında.
Vefa Aydemir - HES inşaatı göçüğünün altında kaldı. İş cinayetinde can verdi. 15 yaşında.
Serhat Encü - Roboski ‘de vurularak öldürüldü. 16 yaşında.
Salih Ürek - Roboski’ de vurularak öldürüldü. 16 yaşında.
Gökhan Örüç - İnşaattan düşerek öldü. İş cinayetinde can verdi. 17 yaşında
İlhan Yiğit - Tamir etmeye çalıştığı su motorunun altında kaldı. İş cinayetinde can verdi. 17 yaşında.
Mahsun Encü - Roboski’ de vurularak öldürüldü. 17 yaşında.
Seyithan Enç - Roboski’ de vurularak öldürüldü. 18 yaşında.
Mehmet Ayvalıtaş - Haziran Direnişi’ nde araç çarpması sonucunda öldürüldü. 18 yaşında.
Adem Ant - Roboski’ de vurularak öldürüldü. 19 yaşında.
Ali İsmail Korkmaz - Haziran Direnişi’ nde dövülerek öldürüldü. 19 yaşında.
Abdullah Cömert - Haziran Direnişi’ nde gaz fişeğiyle öldürüldü. 22 yaşında.
Ahmet Atakan - Haziran Direnişi ‘nde öldürüldü. 23 yaşında.
Nadir Alma - Roboski’ de vurularak öldürüldü. 25 yaşında.
Ethem Sarısülük - Haziran Direnişi ‘nde polis kurşunuyla vuruldu. 25 yaşında.

Bu bir liste değil, bir kolaj. Hepsi yoksul işçi ve köylü çocukları. AVM’lerden ya da pahalı mağazalardan alış veriş edemedikleri için evlerinde ayakkabı kutuları yok! Gemileri yok, holdingleri yok!

İktidar olanaklarından yararlananların, suyun başını tutanların çocukları deveyi hamutuyla götürürken, tüm olanaklardan yararlanırken, onlara, emekçi çocuklarına iş kazası, polis kurşunu, gaz fişeği, dayak kılığında ölüm düşüyor.

Oysa ne ölüm kader ne de sömürü. Bu gencecik fidanların kurtuluşu şu sömürü düzeninin alaşağı edilmesinde yatıyor. Şu bağımsızlık, demokrasi ve sosyalizm mücadelesi dediğimiz şeyde...

Ülkenin neresinden gelirlerse gelsinler, bu kokuşmuş düzende ezilen herkes, üretenler ve yaratanlar, bir araya gelip örgütlü ve güçlü bir biçimde iktidar kapısını omuzladıklarında Ethemlerin de, Muhammedlerin de, Ahmetlerin de kaderi değişecek, değişmeli de.

Ruhi ağabeyin sesi çınlıyor kulaklarımda “Gelin canlar bir olalım /Yoksulun hakkın alalım /Kula kulluk yetsin artık/ Bu keşmekeş bitsin artık” diye seslenen o gür sesi...