Haydi Washington’a! “İş ve Özgürlük” İçin!

“M. L. King, dünyanın yoksulları, Memphis’in çöpçüleri ve Vietnam’ın köylüleri için kendini feda etti. Siyah halkın ve esaret altındaki herkesin gerçekten özgür oldukları gün, yoksulluğun bittiği, savaşların sona erdiği gün, işte o gün, çoktan beri hakettiği huzura kavuşacağını biliyorum.” (Caretta King)

***

50 yıl önce 28 Ağustos günü, ABD’de çoğunluğunu tüm eyaletlerden gelen zenci Amerikalıların oluşturduğu iki yüzelli bin kişi “İş ve Özgürlük” için Washington’a yürüdü. Martin Luther King’in “Bir Rüyam var” başlıklı ünlü konuşmasıyla belleklere kazınan bu büyük eylemin iki temel amacından ilki, her Amerikalı emekçi için “iş” isteği, diğeri ise zenciler için özgürlük talebiydi. İkincisi hep öne çıkarıldı ama birincisi nedense pek dillendirilmedi.

Yürüyüş liderinin sosyalist bir siyah Amerikalı, sendikacı A. Philip Randolph olduğunu, yardımcısı Bayard Rustin ve Martin Luther King’in de onunla aynı dünya görüşünü paylaştığından haberi olmadı birçoğumuzun.

Her üçü de, Yurttaşlık Hakları ile “ekonomik adalet”in eşdeğer kavramlar olduğunu ve ırk eşitsizliğinin üstesinden gelinebilmesinin ancak herkese iş sağlanması ve yoksulluğun ortadan kaldırılmasıyla başarılabileceğini düşünmekteydiler. Ve eylemin adı bu nedenle “İş ve Özgürlük” oldu. Talepler arasında siyahlar için oy hakkı ve ayrımcı uygulamaların kaldırılması, tüm yoksul Amerikalılar için yeterli ve ortak eğitim hakkı, kamunun sağlayacağı yaşanabilir konutlarda barınma hakkı, asgari ücret, hakça bir iş yasasının tüm eyaletlerde uygulanması, zenci ya da beyaz tüm işsizlerin eğitimi ve işe yerleştirilmeleri için geniş bir federal programın yapılması ve benzerleri bulunmaktaydı. Özetle, zenci ya da beyaz tüm emekçilerin kurtuluş mücadelesiyle ırk ayrımına karşı mücadele içiçe geçirilmişti.

Eylemin rüzgarını arkasına alan Sosyalist Parti, bir Yurttaşlık Hakları Konferansı düzenledi ve on yıl içinde yoksulluk ve işsizliğin yokedilmesini hedefleyen “Tüm Amerikalılar için Özgürlük Bütçesi” adıyla bir plan hazırladı. M. L. King planı şöyle anlatır:

“Önümüzdeki yolculuk tüm Amerikan yoksullarının gereksinmelerini vurgulamamızı gerektiriyor çünkü sadece siyahlar için iş, düzgün konut ya da eşit-ortak okul bulmanın yolu yok. Ancak gettoları ortadan kaldırarak herkes için yeni kentler kurduğumuz zaman siyahların yaşadığı yoksul mahallelerinden kurtulabiliriz. Bu insan hakları vurgusu ‘Özgürlük Bütçesi’nin ayrılmaz bir parçasıdır ve (...) yakında yüzyüze geleceğimiz büyük meydan okumaya karşı yeni ve yaratıcı bir [mücadele] biçimi içermektedir”.

“Özgürlük Bütçesi” yaşama geçirilemedi.

Ne var ki, günümüz ABD’sinde, “Özgürlük Bütçesi”ndeki taleplerin yeniden gündeme taşındığına tanıklık etmekteyiz. Çünkü kapitalizmin krizinin zenginleri daha zengin ve yoksulları daha yoksul yaptığı, yasalar önünde “özgür” ama yoksul, siyah, Latin yüzbinlerce Amerikalının hapishaneleri doldurduğu, Amerikan emekçilerinin sağlık, eğitim gibi hizmetlerden yoksun bırakıldığı, sokaklarda durdurularak katledilen siyahların katillerinin mahkemelerde aklandığı, bazı eyaletlerde ırk ayrımını ortadan kaldıran yasalarda geri dönüş işaretlerinin verildiği bir Amerika’dır günümüzde yaşanan.

Amerikan sosyalistlerinin elli yıl önceki öngörüleri yani sınıfsal çözüm olmadan ırk ve renk ayrımcılığının köklü bir çözüme kavuşamayacağı gerçeği geçen zaman içinde büyük ölçüde kanıtlanmıştır.

Bu olay ister istemez ülkemizde Kürt halkının ulusal hak mücadelesini çağrıştırıyor. Her iki mücadele tam olarak örtüşmese de, Kürt halkı ve örgütleri açısından, emek ve ayrımcılığa karşı ortak mücadele yürütmenin zorunluluğu gün gibi meydanda. Özellikle de yoksulluğun Kürtleştiği 2013 Türkiye’sinde.

Kürt ve Türk emekçiler için eşitliğin ve kardeşliğin yolu “İş ve Özgürlük”ten geçiyor. Amerikalı kardeşleri gibi.