Ariel Şaron

“İnsanları zorla bir eve sokmak
Ve o evi bombalamak
Suç değil

Camileri bombalamak
Ve okulları

Boğazlanmış ailelerinin yanında
Kana bulanmış
Çocuklara ulaşmaya çalışan
doktorları vurmak
Suç değil

Kurşunların bombaların füzelerin
ektiği tohumlar
Çiçeklenir, kabuklanır da
Fosfor gibi akkor haline gelirse

Ve İsyanla kükreyerek
Patlarlarsa

İşte bu suçtur “
(“Suç Değil”, Kenyalı ozan Amin Kassam)

Sekiz koca yıl.

İsrail’in, emperyalist yayılmacılığına hizmet eden bir katliamcı yurttaşını nasıl ödüllendirdiğini dünya âlem görsün diye, ABD eski başkanı Bush’un “Barış adamı” ilân ettiği Şaron’ un ve İsrail’in Filistin halkına karşı gerçekleştirdiği katliamlar meşrulaşsın diye sekiz yıl yaşattılar onu.

Suç künyesi epey kalabalık…

Aşırı sağcı Likud partisi liderliği. Ünlü “101. Birim”in komutanlığı. Ağustos 1953’de Güney Gazze’deki El-Bureyg Filistin mülteci kampına yapılan saldırıda 50 sivilin ölümünün sorumlusu. BM komutanı Vagn Bennike, Şaron’un adamlarının uyumakta olan mültecilerin kulübelerinin pencerelerinden içeri bomba attıklarını ve can havliyle dışarı fırlayan insanları otomatik silahlarla taradıklarını rapor etmiş.

Bir ay sonra, aynı Birimin gerçekleştirdiği Kibye katliamının sorumlusu. 45 evle birlikte üçte ikisi kadın ve çocuk olan 69 sivil öldürülmüş. Bu kez kurbanlar ağır ateş altında evde kalmaya zorlanmış ve evler bombalanmış.

1967 Arap İsrail Savaşının ardından Gazze Şeridi’nde “pasifikasyon” uygulamasının önderi. Yüzlerce ev bir gün içinde buldozerle yıkılmış. Ağustos 1971’de bu kez aynı bölgede 2000 ev yıkılmış ve 16 bin kişi evlerinden atılmış. Yüzlerce genç tutuklanmış, gerilla olduğundan şüphelenilen 600 kişi Sina’ya sürülmüş. 104 gerilla öldürülmüş.

1982’de Menahem Begin hükümetinin Lübnan saldırısının yöneticisi. 20 bin Lübnanlı ve Filistinlinin yok edilmesiyle son bulan saldırıların en bilineni, 16 Eylül sabahı sağcı Hıristiyan Falanj milislerinin Şaron denetiminde Sabra ve Şatila mülteci kamplarına saldırısı. Binden fazla sivilin öldürüldüğü katliamı soruşturmak üzere İsrail’de kurulan Kahan Komisyonu Savunma Bakanı Şaron’u sorumlu bulmuş. Ama ne gam! Katil Cenin, Ramallah ve Beytüllahim’de zulmünü misliyle sürdürmüş. Başbakanlık ödülünü de alarak.

Lübnan saldırısı öncesinde Şaron İsrail’in nükleer silahlarının tetiğini çekme yetkisini bile talep etmiş!

2002’de Filistinlilerin “Irk Ayrımcılığı Duvarı” dedikleri Batı Yakasında inşa edilen duvar Şaron’un başbakanlığı döneminde örülmeye başlandı. Belli başlı Filistin kentlerini yeniden işgal eden İsrail, Ramallah’da Arafat’ın karargahını da yerle bir etti. Yüzlerce Filistinli öldürüldü.

Kanıtlanmamış olsa da, Arafat’ın ölümünde de Şaron’un parmağının olabileceği hala tartışılmakta. Arafat, ölmeden kısa bir süre önce “…Eğer Şaron rejimi beni sınır dışı edecek ya da öldürecek olursa, Filistin halkı ulusal kurtuluş mücadelesini sürdürmeli…” diyerek halkını boşuna uyarmamıştı.

Köşeye sığdıramadığımız o kadar çok vahşet var ki… Sadece Filistinlilerin topraklarını değil, çevre ülke topraklarını da istila etmekten çekinmemiş ve el koyduğu toprak miktarıyla ırkçı Güney Afrika rejiminin geçmişteki benzer uygulamalarını bile gölgede bırakmış olan yayılmacı bir güçten ve onun tetikçisinden söz ediyoruz.

Filistin halkına ve dolayısıyla bölge halklarına reva görülen bunca kötülüğün en büyük destekçisi ise kan kardeş ABD. Sadece son 30 yılda, koşulsuz siyasal desteğin ötesinde, ABD, İsrail’e 100 milyar $’ dan fazla askeri yardım ve teknoloji transferinde bulunmuş.

Bu bağlamda, Şaron’un cinayetlerini betimlerken asıl suçluyu unutmamamız gerek. Emperyalist kapitalizm, varlık nedeni olan azami kâra ulaşabilmek için dünyayı kan ve ateşe boğuyor.

Şaronlar gider yerlerine yenileri gelir.

O yüzdendir ki, zulmü ve zalimleri üreten düzenin ortadan kaldırılması gerektiğini söyleyip duruyoruz.

Bıkmadan usanmadan…

Söylemeye de devam edeceğiz.