Portreler I - Mikhail A. Suslov: Sürekli ikinci adam

Stalin ve Brejnev dönemine muhalifliğiyle bilinen Roy Medvedev ve biyolog kardeşi Zhores Mevdedev’in “The Unknown Stalin” (Bilinmeyen Stalin) kitabı 2005 yılında İngilizce basıldı. Anti-Stalinistlikleriyle mağrur kardeşlerin kitapta ne anlattıkları malum, orası pek de önemli değil. Asıl önemli olan bölüm Zhores’in kaleme aldığı “Stalin’s Secret Hair” (Stalin’in Gizli Halefi) başlıklı bölüm. Onların anlatısına göre Stalin bağımlı bir kadro aracılığıyla hem parti hem de devlet aygıtını kendisine bağımlı hale gelmiştir. Medvedevler Stalin önderliğindeki Sovyetler Birliği’ni nerdeyse bir Asyalı sultanlığa dönüştürmektedirler. Neyse burası önemli değil. 1930’ların sonlarında Stalin’in ciddi sağlık sorunları baş gösterir. Savaşın hemen ertesinde, Mart 1945’de ilk ciddi kalp krizini geçir. Her sultanlıkta olduğu gibi SBKP içinde de olası halef sorunu birden ortaya çıkıverir. 1940’ların sonu ve 1950’lerin başında Stalin’in sağlık durumu giderek kötülemiştir; Politbüro giderek daha az toplanır hale gelmiştir (böylece batılı Sovyetolojinin tüm iddialarının aksine bu yıllarda Stalin’in ipleri elinden kaçırdığını anlamaktayız). 1952’de siyasi görevlerini ve parti işlerini sağlık sorunlarından dolayı iyice aksatan Stalin birden bire 19. Parti Kongresi’ni toplamaya karar verir. 18. Kongre’nin üzerinden 13 yıl geçmiştir ve bu karar lider kadrosunu çok şaşırtır. Stalin halefini işaret edecek ve yeni bir lider kadrosu oluşturacaktır (en azından Zhores bunu iddia etmektedir). 19. Kongre’de Stalin Merkez Komite Prezidyumu için (Politbüro’nun yerini alan organ) 25 kişilik liste açıklar. Listede Molotov, Malenkov, Hruşov, Kaganoviç, Mikoyan, Bulganin, Voroşilov ve Beria gibi eski tüfeklerin yanında 15 yeni isim bulunmaktadır. Yeni isimlerden biri Mikhail Suslov’dur. Eski tüfekler liste karşısında dumura uğradılar. Stalin daha önce yaptıklarının aksine yeni listeyi hiç birine danışmadan hazırlamış gibi görünmektedir. Molotov ve Mikoyan savaş zamanlarından beri gözden düşmüş durumdadırlar. Son zamanlarda sık sık görüştüğü, uzun akşam yemekleri için daçasına davet ettiği Malenkov, Beria, Bulganin ya da Hruşov da listeden tamamen bihaberdirler. Ancak biri ona yardım etmiş olmalıdır. Zhores Medvedev nerdeyse Agatha Chrisitie’nin Hercules Poirot’sı gibi almaşıkları tek tek eledikten sonra yardım eden kişi Stalin’den sonra 30 yıl boyunca SBKP’nin ideoloğu pozisyonunda kalacak olan kişi, eski tüfeklerin, Beria’nın, Hruşov’un ve pek çok başka kişinin tasfiyesini de hazırlayacak kişi olmalıdır diye bitiriveriyor. Yani Mikhail Suslov’u işaret ediyor. Peki kimdir Mikhail Suslov?

Zhores Medvedev ile kardeşi Roy tüm kitap boyunca histerik ve paranoyak Sovyet liderlik portresi çiziyorlar. Stalin ve sonrası SBKP liderliğinin bir tür cinnetin nedeni ve sonucu olduğunu vurguluyorlar. Özellikle SSCB topraklarında mayalanan anti-sosyalist ve anti-Sovyet yazının ortak teması da bu oluyor (bu arada Solijenitsin’i hatırlayan var mı?). Bu pespaye yazına nazaran emperyalizmin istihbarat örgütlerinin ve onlarla eşgüdümlü çalışan Batılı Sovyetologların bakış açısı daha gerçekçidir. Soğuk Savaş başladığında CIA her üst düzey SBKP yetkilisi için özel bir dosya tutmaya başladı Şimdi bunlara internet üzerinden erişilebiliyor. Çok ilginçtir, bu geleneğe Mikhail Suslov ile başlıyor (bir örnek için bkz. https://www.cia.gov/library/readingroom/docs/DOC_0000500564.pdf). Adı geçen CIA raporu Suslov’un Sovyet liderliği içinde ideolojinin muhafızı diye tanımlamaktadır. Suslov Sovyet liderleri içinde Batıya karşı en çok güvensizlik gösteren ve en çok antipati duyandır. Bu nedenle rapor yazıldığında süren detantın ruhuna en aykırı kimsedir; CIA böyle diyor. Sovyetler Birliğinin Doğu Avrupalı halk demokrasileri üzerindeki kontrolünü sürdüren ve tasarlayan kişidir, ayrıca SBKP’nin hem Tito hem de Mao çizgisine karşı mücadelesini örgütleyen kimsedir. Hakikaten kimdir Mikhail A. Sulov? 

Öncelikle biz Türkiyeli sosyalistler de dahil dünya sosyalistlerinin SSCB tarihine yönelik eksik ve kıt bilgisinin acı verici ve çarpıcı olduğunu vurgulayalım. Sovyetoloji iki temel kaynaktan beslendi; birincisi emperyalist istihbarat örgütleri ve ona bağlı akademyadır. İkincisi ise emigre veya dönek SSCB veya Doğu Avrupa vatandaşlarının oluşturdukları yazındır. Birincisi ile ikincisinin oluşturdukları hat anti-sosyalizmin zehirleyici dinamiklerine maruz kalarak ortaya oldukça çapsız ve anti-bilimsel bir yazın çıkarmıştır. İşin acı tarafı, Sovyet Sosyalizminin ihanet ile çökertilmesinden beri Moskova ve Rusya’daki arşivlerin çok büyük bir bölümü araştırmacıların emrine amadedir. Ancak Sovyetlere olumlu bakan veya bakmayan sosyalistlerin bu değerli hazineye yönelik zerre kadar ilgisi yoktur. Bunun nedeni ne olabilir? Çöküşün yarattığı siyasi ve moral travma olmasın? Sol bir Sovyetoloji yaratmak önümüzdeki en önemli görevlerden biridir. 

Mikhail Suslov hakkında çok az şey biliyoruz. Öncelikle 19.’dan başlayarak 26.’ya kadar tüm Politbüro’ların üyesidir. Pek çok kişi gelmiş ve geçmiş o ise baki kalmıştır. Bu 1953 ile öldüğü tarih 1982’ye kadar SBKP ve SSCB yönetimindeki en güçlü insanlardan bir olduğunu göstermektedir. Merkez Komite Sekreterliğini (SBKP organizasyonu içindeki en önemli organlardan biri) ise 1947 ile 1982 arasında aralıksız sürdürmüştür. 1965 ile 1982 arasında Brejnev’in ardından SBKP ikinci sekreteridir. Merkez Komite içinde özellikle diğer Komünist partilerle ilişkiden ve propagandadan sorumlu olmuştur (Batı Sovyetolojisi onu “partinin ideoloğu” olarak adlandırmıştır. Komik bir tanımlamadır). Tüm bunlara rağmen ortalarda hemen hemen hiç görünmemiştir. Batılı Sovyetologların eserlerinde çoğunlukla birkaç yerde ismi geçer. 

Tüm bu dönem içinde parti içindeki konumu ve etkisi hakkında ancak dolaylı çıkarsamalarda bulunabiliriz. Öncelikle onun etkin olduğu dönemde bir dizi tasfiye yaşanmıştır; o tüm bunları atlatabilmiştir. Bazı Sovyetologlar bu başarıyı hiçbir zaman birinci adam olmayı istememesine bağlarlar. Batı Sovyetolojisinin vargılarına göre 1930’ların ortasından 1940’ların sonuna kadar parti içinde ikinci sekreterlerin, yani Zhdanov ve Malenkov’un arasında geçen ciddi bir çatışma vardır. İlki daha solda ikincisi ise daha sağdadır. Bu mücadele 1948’de birincisinin zamansız ölümü (kimilerine göre öldürülmesi) ile ikincisi lehine sonuçlanmıştır. Zhdanov’un ölümünün ardından Stalin sağlık sorunları ile uğraşırken Malenkov ve ekibi Zdhanov’un kalesi Leningrad parti örgütünü dağıtmıştır. Ancak Zhdanov’un halefi ve onun ekibinden gelen Suslov’a dokunmamıştır. Stalin onu Politbüro’ya almıştır. Stalin, Malenkov da dahil tüm eski tüfekleri etkisizleştirirken Suslov yanındadır. Bu mücadele oldukça cahil olduğu tüm kaynaklarda ifade edilen Nikita Hruşov’un yolunu açmıştır. Hruşov Beria’yı tasfiye ederken Suslov bu kez de onun yanındadır. Meşhur 20. Kongre’de Hruşov Stalin kültüne saldırırken o da katkıda bulunmuştur ancak katkısı daha soğukkanlıdır. Hruşov eski tüfekleri (Malenkov, Mikoyan, Molotov, Kaganoviç ve diğerlerini) partiden tasfiye ederken ona destek olmuştur. 1964’de bu defa Brejnev Hruşov’u tasfiye ederken Suslov Brejnev’e arka çıkmıştır. SSCB tarihinin II. Dünya Savaşı sonrası tüm dönüm noktalarında önemli bir yere sahiptir. Ayrıca sosyalist dünyadaki tüm kopuşlar ve alt üst oluşlarda inisiyatif kullanmıştır. 1956’da Macaristan’daki karşı-devrim denemesine cevaben ortaya çıkan askeri müdahale sürecinde Macaristan’a giden parti komisyonu içindedir. 1968’de Çekoslovakya krizinde Prag’dadır. 1960’lar boyunca Çin Komünist Partisi ile yaşanan ideolojik kavgada Moskova’nın resmi cevaplarının onun elinden çıktığı açıktır. Ancak tüm bu enformasyona rağmen hala sormak zorundayız: Kim bu Mikhail Suslov? 

Ocak 1982’deki ölümünün ardından yapılan resmi törende Brejnev, kendisinden önceki tüm Sovyet liderlerinin davranış normlarına aykırı bir şekilde hüngür hüngür ağlamıştır. Batılı bir Sovyetolog ağlaması normal diye belirttikten sonra eklemiştir “çünkü gerçek kral gitti”. Ölümü ne yazık ki sosyalizmi içerden ve tepeden ihanetle çökerten ekibin önünü açmış gibi görünmektedir. Brejnev onun hemen ardından göçüp gitti. Sonra iktidar iki yıllık Konstantin Çerneneko liderliğini saymaz isek Andropov-Gorbaçov çizgisinin eline geçti. Andropov yine bir batılı kaynağa göre geç gelmiş bir Bukharinist idi, kısacası bir kapitalist retorasyoncu idi. Gorbaçov onun çırağı gibi görünmektedir. 

Sovyet Sosyalizmi en çok yeterince cesur olamadığı için ve cesur insan yetiştiremediği için çöktü. Suslov yeterince cesur olmayan Sovyet insanını temsil etmektedir. Sistemin yer yer geriye doğru gitmesini, ricat etmesini engellediği için saygı duymalıyız ancak ileri atılım için enerji toplamasına izin vermediği için de kızmalıyız. İleri gitmeyen sosyalizm geri çekilmek durumunda kalıyor. Bolşevik Devrimi ve onun yarattığı sistem hala büyük insanlık kavgasında önemli bir uğraktır, Mikhail Suslov ise hala gizemli bir figürdür. Sahi kimdir Mikhail Suslov?