Kar yağarken 'it' gibi titreyen süper kahraman olur mu?

Bu yazıda ekonomi, tarih ve toplumdan biraz uzaklaşalım. Fantazya da en az politika kadar önemlidir. Aslında fantazya alternatif bir geleceğe veya alternatif bir ana açılan politikadır. Sırf bu nedenle sosyalistlerin fantazyayı en az politika kadar önemsemesi gerekir.

Ünlü Esquire dergisi 1965 yılında ABD’nde çeşitli kolejlerde öğrenciler arasında bir anket yaptı ve bu anketin sonuçlarını Eylül ayı sayısında bir sayfada yayınladı. Öğrencilere önemli saydıkları tarihsel ve toplumsal figürler soruldu. Amerikan üniversiteleri hızla 1968 atmosferine doğru yönelmişti ve özellikle radikal öğrenciler Kennedy döneminde başlayan Güney Vietnam’a Amerikan emperyalizminin müdahalesinden oldukça rahatsızdı.  Anket sonuçlarına göre dergi 28 isim belirledi. Sonuçlar çok ilginçti; 28 kişinin içinde Lenin, Bob Dylan, Castro, Malcolm X gibi kanlı canlı isimlerin yanında iki tane de hayali kahraman vardı; Örümcek Adam (Spiderman) ve Hulk. Her ikisi de bugün dünya çizgi roman ve animasyon endüstrisinde küresel bir oligopole dönüşen Marvel şirketinin yarattığı kahramanlardı. Kolej öğrencileri anlaşılan her ikisinde de bir tür karşı çıkış ve devrimci bir nüve görmüşlerdi.

Örümcek Adamı çok uzun yıllar okuyucuyla buluşturan Amazing Spiderman çizgi roman dergisinin bir sayısını hatırlarım. Hikayenin başlangıç sahifesinde New York’a yoğun bir şekilde kar yağmaktadır. Üstelik hava da çok soğuktur. Caddelerde yürüyen New Yorkluları izleyen ve sadece ince bir kostümün sarıp sarmaladığı Örümcek Adam, bir duvara tutunmuş halde, bizim sokak jargonuyla it gibi titremektedir. Kaşkol takma, palto giyinme gibi bir lüksü yoktur; öyle ya iki üç kat giyinen süper kahraman olur mu? Titrerken aslında sokakları koruyan bir süper kahraman olmanın ne kadar zor olduğunu düşünmekte ve Fantastik Dörtlü ya da Demir Adam türünden sokaktaki küçük insanın kaderiyle ilgilenmeyen kalantor süper kahramanların o anda ne yaptıklarını merak etmektedir. Tahminen uğruna bolca para harcadıkları yüksek teknoloji donanımlı sığınaklarında sokaktaki küçük insan için dertlenmek yerine arada bir dünyayı hedefleyen kozmik tehlikeleri beklemektedirler. Onlar en azından birkaç sıklet yukarıdaki süper kahramanlar olarak küçük adamın sorunlarını küçük kahramanlara havale etmişlerdir. Örümcek Adam mı? İt gibi titremektedir.

Peter Parker anne ve babasını çok küçükken kaybetti ve Ben Amcası ve May Halası ile birlikte yaşadı. Ben Amca bildiğimiz işçi sınıfının sıradan ancak namuslu bir üyesiydi. May Hala ise ev kadını idi. Zar zor geçinen ve içinde yaşadıkları evi bile uzun vadeli kredi ile alan bir haneydi Örümcek Adam’ın içinde yaşadığı…Peter ne yakışıklı ne de bol paralıydı, ancak çok zekiydi. Zeki ve çalışkan bir lise öğrencisinin vahşi Amerikan lise sisteminde başına gelen onun başına da geldi ve “inek” olarak damgalandı ve kas gücü veya ekonomik gücü daha gelişkin, ancak kesinlikle zekâ seviyeleri daha geri türdeşleri tarafından sürekli aşağılandı. Gelişmiş araştırmalar yapan bir laboratuvara yapılan sınıf gezisi Parker’ın hayatını kökten değiştirdi; radyoaktif bir örümcek tarafından ısırıldı ve birden bir örümceğin hislerini ve yeteneklerini kazandı (süper kahraman olmanın raconu radyoaktiviteden geçiyordu ya). Ayrıca hayal bile edemeyeceği bir güce kavuştu.  Böylece kimliğini gizleyen her kahraman gibi ikili bir yaşama başlamış oldu. Ancak Parker her ikisinde de biribiriyle ilgili derin ve trajik sorunlar yaşadı. Örneğin onun Örümcek Adam kimliğinin hatasından dolayı Ben Amca cinayete kurban gitti, ve böylece aile çok zor zamanlar geçirmeye başladı. Borçla aldıkları evi kaybettiler. Bu arada Örümcek Adam diğer kalantor süper kahramanların aksine takdirle karşılanmadı, paraya ve şöhrete boğulmadı. Büyük medya patronlarından birinin hışmını üzerine çekti ve onun gazetesinde Örümcek Adam sürekli olarak maskeli bir kötü olarak resmedildi. Böylece büyük sermayeye karşı Örümcek Adam, küçük insanın dostu ve mahallemizin kahramanı Örümcek Adam ortaya çıktı. Polis bile, kendisine yardım ettiği halde, Örümcek Adamı her gördüğünde “alın bunu, alın bunu” moduna giriyordu. Maddi sıkıntılar altında üniversiteye başlayan ve elde ettiği burs sadece harcını karşılamaya yeten Peter serbest fotoğrafçılığa başladı. İkinci kimliği sokaktaki suçlular ve gücünün yettiği ufak tefek süper kötülerle mücadele ederken birinci kimlik onun fotoğraflarını çekti. Feleğin işi olacak, bu fotoğrafları Örümcek Adam’ı sürekli kötüleyen gazete patronuna satmaya başladı. Böylece birinci kimlik ikincisini sermaye haline getirdi.  O küçük insanı ve mahallesini korurken verdiği görüntüleri kendisini kötülesin diye gazeteye vermeye başladı. Çok kötü bir apartman dairesinde yaşıyordu; diğer kalantor süperlerin sahip olduğu hiçbir ayrıcalığa sahip değildi. Meşhur ağını bile evde kendi kendine üretiyordu. Tek bir kostümü vardı, o da harap olduğunda kafasına kese kağıdı geçirerek süper kahramanlığa atılıyordu. Sırf bu maddi olanaksızlıklardan üniversite eğitimine ara vermek zorunda kaldı. Okuduğu bölümde geçici asistanlık yaptı ancak akademisyenlik dünyanın en zengin kapitalist ülkesinde sadece ensesi kalınların çocukları için rezerve edilmiş bir meslekti. Şaşırdınız mı? Quid rides de te fabula narratur (Neden gülüyorsun, anlatılan senin hikayendir, Horace).

Yukarıda bahsedilen nedenlerden olacak, Esquire’a cevaben Örümcek Adam’ın adını zikreden bir öğrenci neden sorusuna “çünkü yoksul, itilip kakılıyor, yani bize benziyor” cevabını vermiştir. Doğru; kalantor süper kahramanlara zerre kadar benzemiyordu. Örneğin Demir Adam gibi uçamıyordu, onunkisi kadar kostümü de yoktu. Onun servetinin yanına bile yaklaşamazdı. Kaptan Amerika gibi bir prestiji de yoktu çünkü Amerikan emperyalizminin küresel oyununa katılmak için pek güçsüzdü. Sahip oldukları genetik mutasyonlar yüzünden toplumdan dışlananların oluşturduğu X Menler gibi kolektif yaşamın güvenli kollarında da yaşamıyordu. Tek başınaydı. Uçamıyordu, yüksek binalara ağ atmak zorundaydı. Bu nedenle sadece ve sadece New York’un süper kahramanı olmak zorundaydı. Çünkü yaşadığı yer Manhattan yüksek gökdelenler konusunda oldukça eli açıktı ancak bu türden yüksek yapılar örneğin kırsalda bulunmuyordu. Bu nedenle Örümcek Adam kentli ve kente bağımlı bir süper kahraman olarak kaldı (AKPli belediyelerin yüksek gayretiyle gökdelen cennetine dönüştürülen İstanbul ve Ankara’nın bazı bölgeleri bu anlamda yeni Örümcek Adamlar için uygun ortamlardır. Örneğin, Çorum, Çankırı veya Bilecik olmasa bile, İstanbul’un Anadolu Yakası veya Ankara’nın Eskişehir yolu girişi yeni Örümcek Adamları çağırmaktadır. Ancak buralarda arabalar tarafından ezilme riski Manhattan’dan biraz daha yüksektir).

Kavga ederken bile espri yapabilen sevimli süper kahramanımız böyle bir kahramandı işte. Geçmiş zaman kipiyle yazmamın bir nedeni var tabi ki. Küresel bir dev haline gelen Marvel Örümcek Adam’ı Amazing Spiderman’ın 700. Sayısında en büyük düşmanlarından birine öldürtüverdi. Böylece büyük sermaye Örümcek Adam’dan kurtulduğunu sandı. Ancak Sir Arthur Conan Doyle nasıl öldürdüğü Sherlock Holmes’u okuyucu tepkileri dolayısıyla diriltmek zorunda kaldıysa Marvel de okuyucudan gelen tepkiden dolayı Örümcek Adam’ı, diriltmek zorunda kaldı. Ancak onu hem çizgi roman hem de film dünyasında sulandırarak hayata döndürdü. Yeni haliyle Örümcek Adam yüksek sıklette bulunan ve dünyevi düşmanlar yerine kozmik düşmanlarla kavga eden süper kahramanların getir götür işlerini yapan çocuk gibidir.  Hatta çizgi film serilerinde aslında onu avlamaya çalışan devletin gizli örgütleriyle birlikte çalışmaktadır. Böyle diriltileceğine ölü olarak kalsa belki daha iyi olurdu. Mahallemizin süper kahramanına dokunmayın.