YKS yerleştirme sonuçları: Yanıltmaların rakamları!

ÖSYM, YKS sonrasında gerçekleştirilen başvurularla ilgili yerleştirme sonuçlarını açıklamış. Seçme sınavları eğitim sisteminin sınıfta kaldığını gösterirken, yerleştirme sonuçları da, toplumun yanıltıldığını gösteren bilgiler içeriyor. 

Önce ÖSYM toplumu yanıltıyor: Verileri açık ve anlaşılır bir biçimde sunmuyor. ÖSYM, “Okul Türlerine Göre Başvuran ve Yerleşen Aday Sayıları” ile ilgili bir çizelge yayımlıyor. Çizelgeye bakanların durumun vahametini görmemesi için, programlara yerleşme sayılarını verirken, bunların yüzdelerini vermiyor! ÖSYM verilerinden, YSK’ye giren 2,5 milyon öğrenciden 1,7 milyonunun tercih yapma hakkı kazanmışken 650 bin kadarının bir tercihte bulunmadığı anlaşılıyor. Ancak ÖSYM, lise türlerine göre tercih yapma hakkı olanların ya da tercih yapanların sayılarını değil de, yalnız YKS’ye başvuranların sayılarını veriyor. Hangi lise türünde tercih yapanların/yapmayanların sayılarının ne olduğunu anlamak mümkün olmuyor.

ÖSYM’nin açıkladığı, “Öğrenim Durumuna Göre Başvuran ve Yerleşen Aday Sayıları” çizelgesine bakanlar, önceki yıllarda bir programa yerleşmemiş olanların, bu yıl mezun olanlara göre daha büyük oranlarda bir program yerleştiğini görüyor. Bu yıl mezun olan 983 bin kişi YKS’ye başvurmuş ve 296 bini bir programa yerleşmişken, önceki yıllarda bir programa yerleşmeyip YKS’ye yeniden başvuran 916 bin kişiden 412 bini bir programa yerleşmiş. 26 Temmuz tarihli “YKS sonuçları” yazısında belirtildiği gibi yeniden sınava girenlerin fen derslerinde mezunlardan daha düşük başarı elde ettiklerini anımsayanlar, bu yerleşme durumunun sınav başarısıyla ilgili değil de, kişilerin artık ne olursa olsun bir yerlere yerleşme kaygısıyla hareket etmiş olduklarından kaynaklandığını düşünüyor. 

Bilindiği gibi 4+4+4 yasasıyla, açıköğretim zorunlu öğretim içine alınmış bulunuyor. Yüzbinlerce gencimiz açık lisede okuyor. Ancak ÖSYM, kamuoyuna açıkladığı “Okul Türlerine Göre Başvuran ve Yerleşen Aday Sayıları” çizelgesinde tüm lise türlerine yer verirken açık liseye yer vermiyor. Bu durum, ÖSYM’nin -devletin- açıköğretimi önemsemediğini, burada okuyan öğrencilerin esamisinin okunmadığını - açıköğretime gidenlerin devlet tarafından yanıltıldığını gösteriyor. Açıkladığı faaliyet raporlarında da açık liselere yer vermeyen bakanlığın neden hâlâ açıköğretimi zorunlu öğretimin bir parçası saydığını anlamak mümkün olmuyor.

Bir başka yanıltmanın meslek liselerinde olduğu görülüyor. AKP, iktidara geldiğinde yıllarca “katsayı polemiğini” sürdürüp meslek liselilerle imam hatip liselilerin mağdur olduğu edebiyatını yapmıştı. Ancak meslek liselerinden yükseköğretime geçiş oranlarının, meslek liselerinin önemli bir bölümü Anadolu lisesine dönüştürüldüğü halde, katsayı uygulandığındaki oranları yakalayamadığını gösteriyor. Son verilere göre, meslek liselilerden sınava girenlerin ancak yüzde 4,5’i bir lisans programına girmiş bulunuyor. Bu oran imam hatip lisesi mezunlarında yüzde 14,9’a çıkıyor. Ancak 2002 Kasımından bu yana imam hatiplere gösterilen özen, aktarılan kaynaklar ve bu okullarda bir öğretmene düşen öğrenci sayısının azlığı göz önüne alındığında, yüzde 14,9 bir başarı olmuyor. Çünkü imam hatiplerin onda biri kadar bile özen gösterilmeyen Anadolu liselerindeki başarı oranı ise yüzde 28,3’ü buluyor. Bu durumda imam hatibe gidenler de yanıltılmış oluyor. 

ÖSYM verilerine göre yüzde 58,4 lisans programına giriş oranıyla Sosyal Bilimler liseleri en üstün başarıyı yakalamış görünüyor. Bu liselilerin fen sorularını pek yanıtlamaması bu başarıyı artırmış bulunuyor. 

Lisans programlarına girmede Anadolu liselilerin yüzde 28,3 başarısına karşın benzer nitelikteki özel liselerin başarısı yüzde 36,9’u, fen liselerinin yüzde 49,4 başarısına karşın özel fen liselerinin yüzde 53,4 başarıyı yakalamaları da birer yanıltmaca oluyor. Kimi bu yüzdelere bakıp “Özel okullar daha başarılı” diye düşünüyor. Ancak pek çok Anadolu/fen lisesinin “proje okulları” uygulamasıyla içlerinin boşaltıldığını unutmamak gerekiyor. 

Üniversiteye yerleşme sonuçlarını, “100 adaydan 81’i artık üniversiteli” diyerek duyuran muhalif gazeteler bile bu yanılmacada rol alıyor. Çünkü 81 adayın yarıdan fazlası akademik olarak lisans programına girememiş durumda. 

İmam hatip liselilerle meslek liselilerin önemli oranlarda açıköğretim fakültesini seçtikleri görülüyor. Önceki yıllarda bir programa yerleşmiş olduğu halde girdiği programı değiştirmek için YKS’ye başvuranların 374 bin kişi olduğu anlaşılıyor. Girdiği programı değiştirmek isteyenlerin 26 bini bir lisans, 42 bini önlisans ve 35 bini de açıköğretim fakültesine yerleşmiş, 270 bin kişinin durumu ise değişmemiş.

Yukarıda özetlenen sayısal gerçekler, seçim yapma hakkı kazanan 1,7 milyon öğrencinin üçte biri kadarının seçim yapmamış olması ile devlet okullarında 40 bin ve diğerlerinde 31 bin boş kontenjan kalması, sınav ve yerleştirme sisteminin yeniden düşünülmesi gerektiğini gösteriyor.  

Bu durumda bir Batı ülkesi olmadığımıza şükretmemiz gerekiyor. Yoksa sevgili bakanımız da görevde kalamazdı, Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığını kabul edecek bir babayiğit de bulamazdık!

[email protected]