Yeni Milli Eğitim Bakanımız!

Yeni milli eğitim bakanı Nimet Çubukçu, İstanbul barosu Çocuk Hakları Komisyonu ile Çocuk Mahkemesi'nde görev yapmış bir avukat. Bir önceki bakan Çelik gibi AKP'nin kurucu üyelerinden 2002 genel seçimlerinden beri milletvekili. İkisi de, bakanlık öncesi yaşamlarında ilk ve ortaöğretim sistemleriyle doğrudan ilgilenmeyen kişiler. Dört yıla yakın bir süre aynı kabinede görev yaptılar.

İkisi arasında küçük farklar da var tabii. Çelik'e ikinci hükmet değişikliğinde Çubukçu'ya ise üçüncü değişiklikte eğitim bakanlığı nasip oluyor. Çelik bakanlığa veda ederken Çubukçu kabinede kalıyor. Çelik, erkek milli eğitim bakanlarının sonuncusu, Çubukçu ise ilk kadın milli eğitim bakanı. Çelik her konuda çok konuşurken yeni bakan daha az konuşuyor. Bir önceki bakanlığı sırasında Çubukçu'nun yetiştirme yurtlarıyla ilgili olarak, "Her yurtta muhbirlerim var" dediğine bakılırsa, daha az konuşmak, anlamlı bir fark yaratmıyor. Eğitimle ilgili konuşmalarının "eğitimle" ilgili olanları rahatsız etmeleri ise, ikisinin bir başka ortak özelliği gibi duruyor.

Çelik, geçen hafta özetlendiği üzere, gerici, piyasacı ve Amerikancı bir sistem bıraktı. Son araştırmalar, toplumun, AKP ve dolayısıyla Çelik döneminde hızla tutuculaştığını (muhafazakarlaştığını), bilimsel ve demokratik anlayıştan uzaklaştığını çarpıcı bir biçimde gösteriyor. Toplumun yüzde 87'si eşcinsellerle, yüzde 72'si içki içenlerle, yüzde 66'sı ateistlerle, yüzde 64'ü Yahudi'lerle, yüzde 52'si Hıristiyan'larla ve yüzde 36'sı kızları şort giyenlerle komşu olmak istemiyor (gazeteler, 31 Mayıs 2009)! Yüzde 61'i kadınlar her zaman kocalarına itaat etsin, yüzde 35'i Ramazan ayında lokantalar kapatılsın ve yüzde 36'sı da kız çocuklara erkek çocukların yarısı kadar miras kalsın diyor! Yaratılışa inananlar yüzde 93, evrime inananlar yüzde 7 birinci sıraya dini koyanlar yüzde 62 ve laikliği koyanlar ise hepi topu yüzde 16!

Yukarıda özetlenen değer ve tutumların çoğu "eğitim" ile okullarda, dershanelerde, kurslarda kazanılan/kaybedilen özellikler. Öyle bir noktaya geldik ki, bilimsel unvanları olanlar bile bu kervana katılıyor. Diyanet İşleri Başkanlığı'nda çalışan bir doçent, "Deprem, Allah'ın insanların sabrını sınadığı bir imtihandır. ... İnsanlara sabretmeyi öğretmeliyiz. Deprem sırasında sabrederek zararlardan kurtuluruz" (Milliyet, 7 Mayıs 2009) diyebiliyor!

Nimet Çubukçu'nun devraldığı durum kısaca böyle! Çubukçu'nun daha önceki bakanlığı sırasında Çelik'e karşı çıkmadığı, dolayısıyla onun her yaptığını desteklediği biliniyorsa da, yukarıda değinilen araştırma sonuçlarını nasıl karşıladığı bilinmiyor! Kim bilir, belki Çubukçu da, denize mayoyla giren kadınlara günahkar diye bakıyordur erkeği aile reisi olarak görüyordur bazı kadınların kocasından dayak yemeyi hak ettiklerini ve zina yapan kadının taşlanması gerektiğini düşünüyordur! Bir avukat-hukukçu olarak mahkemelerde iki kadının şahitliğinin bir erkeğe eşit sayılması gerektiğini savunuyordur!

Belki de bu ve benzeri düşünceler Çubukçu'nun tüylerini diken diken ediyordur. Bilemiyoruz!

Ancak gelecek günler Çubukçu'nun bu araştırma sonuçlarından hoşlanıp hoşlanmadığını gösterecek.

Sisteme yabancı kadrolarla mı, milli eğitim sistemini yakından tanıyan, laik ve bilimsel anlayış sahibi yetkin kişilerle mi çalışacak?

Sözleşmeli ve ücretli öğretmen uygulamasına devam mı edecek, son mu verecek?

Gerici, piyasacı ve Amerikancı anlayışları pekiştirilmesini mi, bu anlayışların değiştirilmesine mi yol açacak?

Özel okullara mı devlet okullarına mı ağırlık verecek?

Ortaöğretime geçişte yapılacak olan Seviye Belirleme Sınavı'nı aynen mi uygulayacak, bu sınavda İngilizce ve din kültürü sorularının sorulmasından mı vazgeçecek?

Yeni basılan ders kitaplarında, yurtseverlik, emeğe saygı ve sömürüye karşı olmak değer mi kazanacak?

Sattığı malın fiyatını talep artışı karşısında iki misline çıkaracak "girişimci" öğrenci yetiştirme hevesi gündemden mi düşecek?

Zorunlu eğitimi, okulöncesi eğitimi katarak 9 yıla mı, meslek liseleriyle özel yabancı liselerin kapatılmasını göze alıp 11 yıla mı ya da ikisini birden gerçekleştirerek 12 yıla mı çıkaracak?

Yaratılış yerine evrime, nakli bilgiler yerine akli bilgilere, itaat ve ezberleme yerine sorgulamaya-araştırmaya mı önem verecek?

Göreceğiz!

[email protected]