Yaşamın öğretileri

Kaçınılmaz olarak bazı konuları sık sık yinelemek gerekiyor. Bu konuların başında, eğitimin piyasalaşıp gericileşmesi konusu geliyor. Bunu, özellikle AKP’lilerle yandaşlarının rol aldığı günlük olaylar izliyor.

Bu tür olaylarla ilgili çözümlemeler yaparken, bazı açıklamaların da ister istemez yinelenmesi gerekiyor. Örneğin yaşamın öğretileri söz konusu olduğunda, “kişi öğrenmeye hazır olduğunda, öğrenme konusu kişinin önceki bilgileriyle uyum içindeyse ya da kişinin bir gereksinimini karşılayacak durumdaysa, öğrenme çok daha çabuk gerçekleşip kalıcı oluyor” gibilerinden bir açıklamaya yer veriliyor.

Yaşamın öğretilerinden söz açılmışken, insanın aklına hemen son günlerdeki olayların bir bölümü geliyor.

Örneğin geçmişte yükseköğretimde türban kullanımına karşı çıkan Danıştay, şimdi-AKP’lileştikten sonra, türbanı yasaklayan yasalar değişmediği halde, türban serbestliği getiren yönetmeliğin iptali istemini reddediyor!

Diyanetin hadisler kitabında AKP propagandası yapılıyor!

Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde yapılan bir araştırma sonuçlarına göre, çocuklara cinsel saldırıda dünyada ikinci sırada olduğumuz anlaşılıyor!

Bir AKP milletvekili, hayvana tecavüz eden kişiye verilen 6 ay cezayı çok bulup hayvanlara tecavüz edenlere "Bir şans daha verilmesi gerekir” diyor!

Bir AKP milletvekili, “Yasama, yürütme ve yargı bizim elimizde” diyor!

Bir AKP'li belediye başkan yardımcısı, müftülük görevlisi Ayşe Yılmaz'ın konuşmasını keserek, "Bizim kadınlardan alacağımız eğitime ihtiyacımız yok" diyor!

Bakanlığın hazırladığı 11. sınıf tarih dersi taslak öğretim programında, vahiy, hikmet, cihat, İslam’da varoluş ve Osmanlı’da âdâb-ı muaşeret gibi konulara yer verilmesi planlanıyor!

Biga milli eğitim müdürü, ilk ve ortaöğretim kurumlarına bir genelge göndererek kız öğrencilerin, “Kadınlar Neden Örtünmelidir” konferansına katılmalarını istiyor! Zeytinburnu’nda, “Bahar Şenliği” etkinliklerinde 1-4’üncü sınıf öğrencilerine dini propaganda yapılıyor! Malatya’da bir okulun müdür yardımcısı, kızlı erkekli halk oyunları için, “Zinadır” demeye getiriyor! Mersin'de, okullarda etkinlik yapan müftülük görevlileri, "Değerler Eğitimi" etkinliğinde, anaokulu çocuklarına ölümü anlatıp "cenneti" övüp “Elmanın bile kabuğu var, örtünün” diyor! Evlerine giden çocuklar ise ailelerine ölmek istediklerini söylüyor!

Başbakan Davutoğlu, “Bir devlet kudretli olup şefkatini kaybederse, tiranlaşır ve zorbalaşır” diyor! Hızını alamıyor, “Aramızda, siyaseti bir çıkar alanı olarak görenler çıkarsa,  onlardan hesap soracağız. Bizi yıkacak tek şey ahlakımızı kaybetmektir” diyebiliyor! Bu tür söylemlerle kendi kendini gaza getirdiği anlaşılan Davutoğlu, birilerine mesaj verircesine, “Bizim nihai hedefimiz bu koltukları uzun süre işgal etmek değil. Kim bir makamı ‘Uzun süre muhafaza edeyim derse’, Allah onu bizim yanımızda barındırmasın” diyor!

AKP, dokunulmazlıkları kaldırma vaadiyle 2002’de iktidara geliyor.  R.T. Erdoğan ve A. Gül başta olmak üzere pek çok AKP’li hakkında soruşturma dosyaları bulunuyor. Hatta A. Gül ile aynı davadan sanık olup da milletvekili olmayanlar mahkemece cezalandırılmış bulunuyor.14 yıldır bu dosyalara dokunulamadığı gibi AKP dokunulmazlıkların kaldırılması için bir şey yapmıyor. Şimdi Cumhurbaşkanı, “Suçun varsa yargılanacaksın kardeşim, ben senin milletvekilliğinin bitmesini nasıl beklerim ya?” diyor!

Kutlu doğum haftası kutlamaları yaygınlaşırken, mecliste 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlamasından bir kez daha vazgeçiliyor!

Kadınların yanlarında 2-3 yaşında bile olsa erkek çocuk olmadan sokağa çıkamadığı, geçenlerde “Kadın insan mıdır?” konulu sempozyumun yapıldığı, Suriye’de laik Esat rejimi karşıtlarına destek veren ve Yemen’i işgal etmeye kalkan şeriatçı Suudi Arabistan’ın kralına,  ‘bölgesel barış, güvenlik, huzur ve istikrarın teminatı’  olarak, laik Türkiye Cumhuriyeti’nin Devlet Nişanı veriliyor! Bir-iki kadının yer alabildiği tören kalabalığının önemli bir bölümünü, bizim genelkurmay mensupları oluşturuyor!

Beşiktaş Spor Kulübü Başkanı, yenilenen İnönü Stadının açılış töreninde, “Halkın takımı olan Beşiktaşımız ve halkın Cumhurbaşkanı stadı açıyor” diyor! Ancak ortalıkta halk bulunmuyor. Halkın bulunmadığı açılışla ilgili bir fotoğrafta, Cumhurbaşkanı ile kardeşi oturuyor; diğer davetli kişiler, bir önceki Cumhurbaşkanı A. Gül ile Davutoğlu bile, ayakta dikiliyor!

Yukarıda örneklenen olay ve söylemlerden, Türkiye’yi yönetenlerle onlara yardımcı olanların anlayış ve tutumları öğrenildiği gibi, günümüzün gerçekleri ve Türkiye’nin nereye sürüklendiği de öğreniliyor. Öğrenmeye direnenler bile, bu öğrenmelerden nasibini alıyor.

Bu arada, Cumhuriyetin kurucu liderlerinin adlarını taşıyan statlar yenilendiğinde o statlara başka adların verildiği görülüyor. Örneğin İnönü Stadına, Vodafone Arena denmesini kimileri hemen benimsiyor. Açılış töreninde varlığından korkulan halk-(bu örnekte) Beşiktaş seyircisi ise, kül yutmuyor; maç arasında, “Burası İnönü buradan çıkış yok” diye haykırıyor. Cumhuriyetin değerlerine sahip çıkılması ve bu stada  “Vodafone Arena” denmemesi gerektiğini öğretiyor.

 

[email protected]