Üniversiteye geçiş (II)

Üniversiteye geçişte uygulanacak Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) ile ilgili bilgiler açıklandıkça, konu sarpa sarıyor.

Üniversiteye giriş sınavı teke indi denirken, sınavın aynı gün iki ayrı oturumda yapılacağı açıklanıyor. Sınavın iki ayrı oturumda yapılacağını açıklayan YÖK başkanı, sonradan sorulan sorular üzerine açıklama yaparken, “Sınavı 5 hafta sonundan 1 hafta sonuna çekerek, 6 oturumdan 3 oturuma indirdik” diyor! Bu söylem başkanın şaşkınlığından mı kaynaklanıyor, yoksa haberi yazan kişi mi olayı karıştırıyor, bilinmiyor.

Okullarda ve üniversitelerde öğretmenlerle akademisyenler, ara sınavlarda öğrencilerin aynı gün iki sınava girmemesi için dokuz takla atıyor. Üstelik bu ara sınavların her biri tek konuda ve de 4-5 haftada işlenmiş konularla ilgili edinimleri ölçmekle ilgili oluyor. Bizim YÖK, 4-5 haftalık değil, sınav yapılacak her konuda, 4-5 hafta kazanılmış olması gereken edinimleri değil, 4 yıllık birikimi, aynı gün yapacağı iki sınav oturumuyla ölçmeye kalkıyor!

İlk oturumda,  40 Türkçe ve 40 matematik sorusundan oluşan Temel Yeterlilik Testi uygulanıyor. Bu testin toplam puanının ne olduğu açıklanmasa da, Temel Yeterlilik Testi Puanı 150'nin altında olan adayların herhangi bir yükseköğretim programını tercih etme hakkı bulunmayacağı açıklanıyor! Bu ilk sınavda, 180 ve üzeri puan alan adaylar, lisans programlarını tercih etmeye hak kazanırken, 200 ve üzeri puan alan adayların bu puanları, istedikleri takdirde bir sonraki yıl için de geçerli oluyor.  

Temel Yeterlilik Testinin lise müfredatına dayandırılacağı açıklanıyor. Ancak milli eğitim bakanlığı, lise müfredatını gelecek yıl uygulayacağından, 2018’de yapılacak YKS ile 2019 yapılacak YKS’nin farklı edinimleri ölçeceği belli oluyor. Bu durumda,  2018 YKS’sinde alınan 200 puan ile 2019 YKS’sinde alınan 200 puanın aynı ölçme ve değerlendirmeyi ifade etmeyeceğine göre, 2018’in 200 puanının 2019’da nasıl geçerli olacağını anlamak da mümkün olmuyor.

Temel Yeterlilik Testinin uygulandığı ilk oturumdan 2 saat sonra, ikinci oturum başlıyor. Bu ikinci oturumda, Türk Dili ve Edebiyatı-coğrafyadan 40, sosyal bilimlerinden 40, matematikten 40 ve fen bilimlerinden de 40 soru sorulacağı açıklanıyor. Birkaç gün sonra bu açıklama, Türk Dili ve Edebiyatı-Sosyal Bilimler-1 testinde 40, Sosyal Bilimler-2 testinde 40, Matematik testinde 40 ve Fen Bilimleri testinden de 40 soru sorulacağı şeklinde değişiyor! Lisans programlarına geçiş de değişiyor! Lisans programlarına başvurabilmek için, adayın ilk sınav puanının yüzde 40'ı ile ikinci sınavdaki puanının yüzde 60'ının toplamının 180 ve üzeri olması gerekiyor. Bu durum, YÖK’ün ne yaptığını bilmediğini, yarın bir başka açıklamanın gelebileceğini gösteriyor.

Birinci ya da ikinci oturumda, tarih, coğrafya, felsefe, inkılap tarihi gibi derslerden neden soru sorulmadığı bilinmiyor. İlk oturumda matematikten 40 soru sorulmuşken, ikinci oturumda yine matematikten 40 sorunun neden sorulduğu da, neden bu matematik soruları yerine daha çok fen bilgisi ya da başka konulardan sorularının sorulmadığı da, bilinmiyor.

Ölçme değerlendirme açısından, önceki sistem ayrıntıyı sorgulaması ve seçici niteliğiyle yeni sistemdekinden daha yüksekken, YKS’nin ölçümünün temel yeterliklerle sınırlı kalacağı anlaşılıyor. YKS ile başarılı-başarısız öğrenci ayırımının çok zor olacağı görülüyor. Sınav yapılacak konularda, örneğin fen bilimleri testinde sorulacak 40 soruyla, 4 yıllık fizik, kimya ve biyoloji bilgisinin ölçülemeyeceğini, öğrenciler bile biliyorken, YÖK mü bilmiyor? Bilinmiyor!

YKS’de, YGS ve LYS’ye göre çok az dersten soru sorulmasının- YÖK başkanının açıklamasına göre,  eski sitemde 18 olan puan türünün 5'e düşürülmesinin- lise öğrencileri üzerinde olumsuz etkisi olacaktır. YKS’de sorulmayan konular, önemini yitirecek, öğrenci o konuları öğrenmek istemeyecektir. Ortaöğretimin temel işlevlerinden biri olan öğrencilere genel bilgi ve genel kültür kazandırma işlevi, anlamını yitirecektir. Gelecek yılların üniversite mezunlarının genel bilgi ve kültür düzeyi, günümüz mezunlarına göre, daha da düşecektir.  

Okullarımızda, yüzde 75 kadarının, laik ve bilimsel eğitime karşı sendikalara üye olan öğretmenler çalışıyor. Bakanlık gerici vakıf ve kurulularla yaptığı işbirliğini her gün artırıp yaygınlaştırıyor. Uygulanan yeni müfredatla, aklını ve fikrini din kitabıyla hadislere yoğunlaştırılacak gençler yetiştiriliyor. Ancak YKS’de de, nesnel değerlendirmelerin yapılmasının mümkün olamayacağı bu durumdaki okullardan gelecek Ortaöğretim Başarı Puanı uygulamasına devam ediliyor. Sınavın nesnelliği ve güvenirliği, sınav yapılmada yok oluyor.

YKS, yukarıda değinilen anlaşılmaz noktalar dışında, görünürde bazı olumlu değişiklikleri de içeriyor. Örneğin bu iki oturumda da, din kültürü ve ahlak bilgisi (DKAB) dersi ile yabancı dilden soru sorulmaması, ölçme ve değerlendirme anlamında olumlu bir değişim oluyor. Çünkü sınavların temel amacı, sorulan sorularla üniversitede gireceği programı başarma olasılığı yüksek öğrenciyi seçmek oluyor. Ve de hiçbir bulgu ve gözlem, DKAB dersi ile yabancı dil dersinden yüksek puan alanların öğretim dili Türkçe olan programlarda daha başarılı olacağını göstermiyor. Üstelik bu derslerden soru sorulması, farklı inanç sahipleriyle, nitelikli okullara gidemeyip yeterince yabancı dil öğrenemeyen yoksullarla dar gelirlilerin aleyhine oluyor.

Ancak imam hatiplere olağanüstü önem verilen bir dönemde, YKS’de, Türkçe ve matematik derslerine büyük ağırlık verilerek, bir bakıma imam hatiplerin önünün kesilmesine yol açılmasını da anlamak mümkün olmuyor. Benzeri değişiklik 2008 öncesi YÖK’ünde yapılmış olsa, yeri göğü ayağa kaldırmaya çalışacak olan AKP’nin bu değişim karşısında sessiz kalması, bu olayın altında bir bit yeniği olduğunu gösteriyor.  

Okullardan gelecek Ortaöğretim Başarı Puanına mı güveniliyor? Üniversiteye geçiş sistemi kısa sürede açıklanmışken, TEOG yerine getirilecek sistemin hâlâ açıklanmamasını, YKS’de önü tıkanan imam hatiplerin, ortaöğretime girerken önünü açma arayışlarına mı bağlamak gerekiyor? Bilinmiyor! İmam hatiplerin 18 alanda güçlendirilmesindense 5 alanda güçlendirilmesinin daha kolay olacağı için mi önceki sınavlarda soru sorulan 18 puan türü, YKS’de 5’e düşürüldü? Bilinmiyor!

Ancak AKP’nin, eğitimi piyasalaştırmaktan ve gericileştirmekten vazgeçmeyeceği biliniyor.

[email protected]