Türkiye Maarif Vakfı!

35 yıldır faaliyette olan bir Milli Eğitim Vakfı var.

17 Mart 1981 tarih ve 17282 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan resmi senetle kurulan ‘Millî Eğitim Bakanlığı Vakfı,’ Ankara 8. Asliye Hukuk Mahkemesinin 26.02.1986 tarih ve F:1986/33, K1986/86 sayılı kararı ile ‘Millî Eğitim Vakfı’ adını almış. Bu vakıf, MEB, DPT, YÖK, TÜBİTAK, TOBB, Türkiye Halk Bankası, Türkiye İş Bankası ile Yapı ve Kredi Bankası gibi 9 tüzel kişi ile çoğu 1981 yılında (sivil/asker) bakan ve bakanlık bürokratı olan (ve 17’si vefat etmiş olan) 29 tüzel kişi tarafından kurulmuş.

Bu vakfın vizyonu şu şekilde açıklanıyor: “İnsan haklarına saygı, barış içinde birlikte yaşama ve anlaşma kavramlarını benimsemiş, araştırma, geliştirme ve sorun çözme yöntemlerini öğrenmiş, yenilikçilik (innovasyon) ve artı değer yaratma yetisi açılmış, anayasal düzen içinde yaşama ve demokratik cumhuriyeti korumanın erdem ve faydalarını öğrenmiş, Atatürk ilkelerine bağlı yurttaşlar toplumunun oluşturulabilmesi için; Türkiye Cumhuriyeti Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı her kademe ve türdeki eğitim kurumlarında verilen eğitim-öğretimin, toplumun ve kişilerin ekonomik, sosyal ve kültürel ihtiyaçlarını karşılayacak nitelik ve niceliğe ulaşmasını sağlamaktır.”

Bu vakfın amacı da şöyle ifade ediliyor: “Millî Eğitim Bakanlığı'na bağlı her kademe ve türdeki eğitim kurumlarında, eğitim ve öğretimin; toplum ve kişilerin ekonomik, sosyal ve kültürel ihtiyaçlarını karşılayacak nitelik ve niceliğe ulaşması için, maddi ve manevi katkıda bulunmak ve bu amaçla yeni kaynaklar sağlamak.”

Bu vakfın evrensel değerlerini, insan haklarına saygı; barış içinde birlikte yaşama ve anlaşma; araştırma, geliştirme ve sorun çözme; yenilikçilik ve artı değer yaratma gibi değerler oluşturuyor. Bu vakfın ulusal değerler de, Atatürk ilke ve devrimleri; anayasal düzene ve hukukun üstünlüğüne saygı; demokratik cumhuriyete bağlılık gibi değerlerden oluşuyor.

Milli eğitim bakanı olan kişi, bu vakfın genel başkanı oluyor. Kurucu bakan Hasan Sağlam’dan bu yana geçmişte bakanlık yapanlar, AKP’nin eğitim bakanları da (Erkan Mumcu, Hüseyin Çelik, Nimet (Çubukçu) Baş ve Ömer Dinçer), bu vakfa genel başkanlık yapmışlar. Vakıf sayfası herhalde henüz güncellenmemiş olduğundan Nabi Avcı’nın adı şimdilik genel başkan olarak görünmüyor. Bu vakfın yönetim kurulunda, birkaç bakanlık bürokratı da görev yapıyor.

Bu vakfın evrensel ve ulusal değerlerine kanmayın. Bu vakıf da alabildiğine piyasacı bir vakıf: Kurucu üyeleri arasında rahmetli Vehbi Koç da var, Sakıp Sabancı da, İhsan Doğramacı da. Bu vakfın özel okulları bile var. Ayrıca bu vakıf 12 Eylül 1980 darbecilerinin bir ürünü olduğundan, vakfın ulusal değerlerinden olan ‘Atatürk ilke ve devrimleri’ de, AKP’nin Atatürkçülüğünden pek de farklı değil.

.

Bakanlıkta böylesine bir vakıf varken, neden yeni bir vakıf kuruluyor? “Bayram değil, seyran değil eniştem bizi niye öpüyor” demeyin. Bunların bayramı piyasacılık, seyranı da gericilik. Para üretip birilerine kaynak aktardıkça bayram yapıyorlar. Gericilikte de, din, dil, cumhuriyetin aydınlanmacı ilkeleri, insan hakları, … gibi yaşamın her alanında geziniyorlar. 

6721 sayılı yasayla Türkiye Maarif Vakfı (TMV) kuruluyor. Yasadaki ifadeleri koyu yazarak, bu TMV’nin ne anlama geldiği üzerine fikir yürütelim.

6721 sayılı yasada, eğitim yerine maarif sözcüğü kullanıldığı gibi, herkesin anlayabileceği bir şekilde ‘eğitim sisteminin ayrılmaz parçası’ denmiyor da, eğitim sisteminin mütemmim cüzü deniyor. Bugün maarif ve mütemmim cüz ile Türkçeden uzaklaşılıyor, büyük bir olasılıkla bunu vekalet, şeyhülislam, … gibi sözcüklerin kullanımı izleyecek!   

Vakfın merkezi İstanbul’da olacak. Ankara dışlanacak, payitaht canlandırılacak!

Bu vakıf, okul öncesi eğitim, ilköğretim, ortaöğretim ve yükseköğretim kurumları açacak. Milli eğitim yanına paralel bir sistem gelecek; zaten epeyce yok edilmiş milli eğitim gidecek, keyfi eğitim gelecek; yok olmakta olan eğitim birliği ortadan tamamen kalkacak!

Mütevelli Heyeti ve bu heyetin belirleyeceği Yönetim Kurulu ve Denetim Kurulu, bu vakfın organları olacak. Mütevelli Heyeti, dördü Cumhurbaşkanı ve üçü Bakanlar Kurulu tarafından atanan yedi daimi üye ile ikisi MEB temsilcisi olmak üzere Dışişleri Bakanlığı ve Maliye Bakanlığı ile YÖK temsilcilerinden teşekkül edecek. Yasaya göre her şeye kadir olacak bu heyet, AKP genel başkanını seçen, bakanlar kurulunu belirleyen ve bakanlar kurulunu başkanlığında toplayan Cumhurbaşkanı’nın özel heyeti olacak! AKP bakanlarından Ömer Dinçer, 6 Nisan 2012 günü yapılan “32. Gün” televizyon programında, “Başbakanımızın sözü bizim için bir vizyondur, bunu biz tartışmayız bir şekilde bir hedef olarak alırız ve yaparız” demişti. Bu heyet de Dinçer gibi yapacak!

Bu heyet, eğitim kurumlarında eğitmenlik, okutmanlık, danışmanlık ve akademisyenlik gibi görevleri üstlenecek kadroları yetiştirmek amacıyla; eğitim tesisleri kuracak, eğitim programları düzenleyecek. AKP’nin sürüncemede bıraktığı Öğretmen Akademisi’nin işlevlerini de bu heyet üstlenecek!

Bu heyet, eğitim metot ve usulleri ile içerik ve müfredata yönelik bilimsel araştırmalar ve araştırma-geliştirme çalışmaları yapacak. AKP’nin 652 sayılı KHK ve dershane yasasıyla sıradanlaştırdığı Talim ve Terbiye Kurulu’nun işlevlerini de bu heyet üstlenecek!

Bu heyet, vakfın amaçlarını gerçekleştirmek için yurt içi ve yurt dışında iktisadi işletme veya sermaye şirketi kurabilecek, devralabilecek ve bunlara ortak olabilecek. Cumhuriyet döneminde kurulan KİT’leri satan AKP, bu heyete yeni KİT’ler kurduracak!

Bu vakıf tarafından yurt dışında örgün ve yaygın eğitim kurumları açılan şehirlerde, diğer kamu kurum ve kuruluşları aynı amaçla başka birimler oluşturamayacak. Bu vakıf MEB’in açtığı kurumlar yanında kendi kurumlarını açacak ama yurt dışında bu vakıfın kurumları varsa MEB, kendi kurumunu açamayacak!

Bu vakfın bütçesi ağırlıklı olarak, Bakanlar Kurulu kararı ile genel bütçeden ve ilgili kamu kurum ve kuruluşlarından aktarılacak tutarlardan oluşacak. Dolayısıyla bu vakfın bütçesini de Cumhurbaşkanı belirleyecek!

6721 sayılı yasanın ilk cümlesi/ paragrafı, “Bu Kanunun amacı; yurt dışında insanlığın ortak birikim ve değerlerini esas alarak örgün ve yaygın eğitim hizmetleri vermek, … amacıyla vakfın kurulmasından söz ediyor. Vakfın hizmetlerinde, eşitlik, demokratiklik, laiklik, bilimsellik, insan hakları, toplumsal cinsiyet eşitliği gibi insanlığın ortak birikim ve değerleri mi öne çıkacak, yoksa insanlığın ortak birikim ve değerleri olan piyasacı-İslam anlayışı mı? Siz karar verin.

Ne yazık ki Türkiye bir terör ülkesine dönmüş, örneğin Irak’tan bir farkı kalmamış bulunuyor. Ramazan, din –iman derken, ya birileri bizleri öldürüyor ya da biz birbirimizi öldürüyoruz. Ramazanda kadın cinayetleri bile hız kesmiyor. Üstelik ülkemizde, siyasetçilerin muhaliflere hakaretleriyle de, yargı kararlarıyla da, eğitimdeki din kültürü ve ahlak bilgisi dersi ve zorla imam hatipleştirme gibi uygulamalarla da, rektörlerle de, … her alanda terör estiriliyor.

Bu vakfın işlerlik kazanması zor görünse de, bir işlerlik kazanırsa, eğitimde kırıntısı kalmış kamusallığın tarumar edilip iyice terör estireceği belli oluyor.

Bu vakfa ve her türlü teröre dur diyecek bir Cumhuriyet Kurumu da ortalarda gözükmüyor. Tek çözüm kalıyor: Ülkeyi AKP’den kurtarmak.  

 

[email protected]