Stratejik kandırma!

Resmi kurumlar, AKP’nin iktidara geldiği yıllarda hızlanan Avrupa Birliği (AB) ile bütünleşme sürecinin bir sonucu olarak, stratejik planlarla stratejik belgeler hazırlamaya başlamışlardır. AB terminolojileri kullanılarak hazırlanan bu stratejik (!) çalışmaların, bir yandan AB’nin beklentilerini karşılamaya, öte yandan da, toplumu kandırmaya yönelik çalışmalar olduğu görülüyor. Yukarıdaki yazı başlığı yerine, “Stratejik ciddiyetsizlik!” başlığını kullanmak da mümkün. Toplumu kandırıcı tutum ve davranışlarda ciddiyet de olmuyor tabii.

Diğer resmi kurumlarınki de önemli olsa da, MEB’in stratejik kandırmaları çocuk, genç ve toplumun geleceğini ilgilendirdiğinden daha niteliksel kandırmaları içeriyor. (MEB’in 2010 ve 2015 yıllarında hazırladığı stratejik planların kandırıcı niteliğini görmek için bkz. Okçabol’un soL'daki 25 Şubat 2011, 12 ve 19 Şubat 2016 tarihli yazıları.)

MEB, öğretmenlikle ilgili ilk stratejik belgeyi, “Ulusal Öğretmen Strateji Belgesi” adıyla 2011’de hazırlamış bulunuyor.  MEB geçenlerde de, öğretmen konusundaki ikinci belgeyi, bu kez “Öğretmen Strateji Belgesi: 2017-2023” adıyla açıkladı. 2011 belgesinde [1] üç amaç ve 6 hedef (bkz. Çizelge 1) ile 18 alt hedefe yer verilirken, 2017 belgesinde üç amaç ve 8 hedefe (Çizelge 1) yer verilmiş bulunuyor. 2017 belgesinde nedense hiç alt hedef bulunmuyor.

Geçmiş stratejik çalışmalarda olduğu gibi, son stratejik çalışmada da, toplumun iki farklı kanaldan kandırıldığı görülüyor. İlk kandırma kanalı, stratejik çalışmalarda yer verilen açıklamalarla, amaçlarla, hedeflerle ve (varsa) alt hedefler oluyor. Bunlar okunduğunda, genelde kulağa ve göze hoş geliyor. İkinci kanal ise, MEB’in genel tutum ve uygulamalarının stratejik belgelerde yer alan ifadelerin tam tersi yönde olmasıyla ortaya çıkıyor. Tabii bu ikinci kandırma kanalı konusunda MEB’e hak vermek de gerekiyor. Çünkü MEB, piyasacı ve gerici olmak üzere,  iki farklı yüzü olan bir örgüt. Piyasacı yüzü, hem AB’ye (dışa) hem de topluma (içe) dönük olduğundan MEB, stratejik çalışmalarında piyasacı ifadeleri açıkça yazabiliyor. MEB’in gerici yüzü ise, yalnız topluma (içe) dönük. Hâlâ gericiliği engelleyen anayasa maddeler bulunduğunda ve de gericiliğe karşı (göreceli de olsa) dinamik kesimler olduğundan MEB, bu yüzünü (şimdilik) belgelerde saklamak zorunda kalıyor. Ancak son zamanlardaki gidişata bakıldığında, toplumun duyarlı olması gereken kesimleri, aydınları, laik, demokratik ve sosyal hukuk devletine sahip çıkması beklenenler ve AKP’ye muhalif olanlar, aymazlıklarını sürdürdükleri takdirde, MEB’in stratejik çalışmalarda da, gerici hedefleri açık ve net biçimde yazmaya başlayacağı görülüyor. 

İlk kandırma konusu olan belgelerdeki yazılımı ele alacak olursak, örneğin 2011 ve 2017 belgelerinin de ikinci amaçları biraz farklı olsa da, ilk ve üçüncü amaçlarının aynı olduğu görülüyor. Bu durum, açıkça MEB’in toplumu nasıl kandırdığının bir kanıtı oluyor. MEB’in altı yılda bir şey yapmadığı anlaşılıyor. MEB’in durumu, “Benim oğlum bina okur, döner döner yine okur” deyişine benziyor.

MEB, 2011 belgesinde yer alan üç amaç, 6 hedef ve 18 alt hedeften yalnız ilk amaçla ilgili olan 3. hedefinin 3. alt hedefini, “Atama kaynakları ve süreçlerini iyileştirmek” hedefini bir ölçüde, o da eğitimcilerin beklentilerinin tam tersi yönde yerine getirmiş durumda. 2014 yılında çıkarılan dershane yasasıyla, öğretmen adayları, yandaş öğretmenlerin rehberliğinde yetiştirilecek ve yandaşların yapacağı yazılı ve sözlü sınavlarla seçilip kadrolu öğretmen olacak. Bu AKP yanlısı öğretmeni seçme yöntemi tabii ki, AKP için atama kaynakları ve süreçlerini iyileştirme yöntemi oluyor!!!

2011 belgesinin hiçbir olumlu gelişme gerçekleşmeyen 17 alt hedeften biri (ilk amaçla ilgili 2. hedefinin 2. alt hedefi) şöyle ifade edilmiş: “Hizmet öncesi öğretmen yetiştirme programlarını öğretmen yeterlikleri temelinde iyileştirmek.” Bırakın öğretmen yetiştirme programlarının iyileştirilmesini, MEB yıllardır öğretmenlik yeterliklerinde son kararı bile verememiş durumda. MEB, sanki, birilerinin bu konuda “Şöyle yapın” demesini bekliyor.

Önceki stratejik çalışmalarda yer alan hedeflere ulaşılmadığına, hatta neredeyse hiçbir şey yapılmadığına bakıldığından 2017 hedeflerinin çoğunun kağıt üzerinde kalacağı görülüyor. Bu öngörü gerçekçi bir öngörü olsa da, gelecek hafta değinileceği üzere, bazı hedeflerde açıklananların tam tersi gelişmelerin olacağını da belirtmek gerekiyor.

[1] Bu belgedeki kandırmacalar için, Okçabol’un Ocak-Şubat 2016 tarihli Eleştirel Pedagoji dergisindeki, “MEB’in öğretmen yetiştirme konusunda aymazlığı” makalesine bakınız.

[email protected]