Şimdi de “vizyonlu” yükseköğretim raporu (I)!

Anımsarsınız, TÜSİAD kimi akademisyenlere 1994 ve 2003 yıllarında yükseköğretimle ilgili raporlar yazdırtmıştı.

Bunlarla yetinmeyen TÜSİAD, geçen yıl AB Üniversiteler Birliği Kurumsal Değerlendirme Programına "Türkiye'de Yükseköğretim: Eğilimler, Sorunlar ve Fırsatlar" adlı bir rapor daha hazırlatmıştı. TÜSİAD'ın, kısaca "fırsatlar" adı verilecek bu rapor da önceki raporları gibi kamusal, demokratik ve parasız üniversiteyi savunanların görüşlerine ters bir rapordu. Bazı çevrelerin bu raporu çok benimsedikleri, raporla ilgili tanıtımların hâlâ devam etmesinden anlaşılıyor. Son tanıtım, 21 Haziran'da Erzurum'da hem de YÖK üyesinin de katıldığı bir toplantıda yapılmış.

Kısa bir süre önce, yükseköğretimle ilgili son bir rapor daha piyasaya sürüldü. "Neden yeni bir yükseköğretim vizyonu" adını taşıyan bu raporun içeriğine değinmeden önce dikkat çeken bazı özelliklerini vurgulamak gerekiyor.

Son "vizyonlu" raporu, 2003 yılında TÜSİAD adına "Yükseköğretimin yeniden yapılandırılması: Temel ilkeler" adlı raporu hazırlayan beş akademisyenden dördü hazırlamış. Rapordaki ad sırasına göre ilk sırada Boğaziçi Üniversitesi rektörlerinden ve şu anda Sabancı Üniversitesi'nin desteği ile kurulan İstanbul Politikalar Merkezi Direktörü Ü. Ergüder var. İkinci sırada, Erciyes Üniversitesi rektörlerinden ve Kadir Has Üniversitesi Mütevelli Heyeti üyeliği de yapmış olan M. Şahin bulunuyor. TÜBİTAK başkanlarından Sabancı Üniversitesi Rektörü T. Terzioğlu ile Boğaziçi'nde Ergüder'in rektör yardımcılığından YÖK üyeliğine, sonradan da Işık Üniversitesi'ne geçen ve şu anda rektör yardımcılığı görevini sürdüren Ö. Vardar üçüncü ve dördüncü sıradalar.

Üç rektör ve bir rektör yardımcısından oluşan yazarların, "vizyona" önem verdikleri kadar Türkçeye önem vermedikleri görülüyor. Raporda vizyon, trend, akreditasyon gibi Türkçe olmayan sözcükler yanında unsur ve teklif gibi eski sözcükler de kullanılıyor.

"Vizyonlu" rapor, AB Ankara Temsilciliğinin desteğiyle gerçekleştirilmiş. Bizim dört akademisyenin AB temsilciliğine, "Biz şu raporu yazalım" diyerek başvurmadıkları, temsilciliğin onlardan "vizyonlu" raporu yazmalarını istediği sanılıyor.

"Vizyonlu" raporda, hazırlık aşamasında Kasım-Aralık 2006'da geçekleştirdikleri toplantılardan söz ediliyor. Bu açıklamadan, AB'nin, bir yanda AB Üniversiteler Birliği aracılığıyla TÜSİAD için "fırsatlar" raporunu hazırlarken, öte yanda Ankara temsilciliği aracılığıyla, TÜSİAD'a 2003 raporunu hazırlayanlara, "vizyonlu" raporu hazırlattığı anlaşılıyor.

AB'nin Türkiye yükseköğretimine bir şeyleri dayatmayı kafaya taktığı ve bu konuda Türkiye'de de ortaklar bulduğu görülüyor.

"Vizyonlu" raporun önsözüne ve hazırlık toplantılarına katılanların listesine bakıldığında da toplantılarda yabancı rektörler, iş adamları, sendikacılar, STK'lardan gelenler, gazeteciler ve YÖK'ün hazırladığı strateji raporunda yer alanlar görülüyor ancak, DİSK temsilcisi dışında kamusal üniversite yanlısı akademisyen ya da bir başka kişi görülmüyor!

"Vizyonlu" raporun önsözünde "Toplantılara MEB temsilcisi katıldı" deniyor. İlk toplantıya katılanların listesinde MEB'den gelmiş olan bir tek kişi görülüyor: Bakanlıkta yürütülen "Meslek Eğitimi Modernizasyonu Projesi" takım lideri olan Phil Read bir yabancı! Daha sonraki toplantılara, Read ile birlikte MEB'den katılanlar ise, (bakanlıkta görevlendirildikleri sürede) dış güçlerin dayattığı yeni ilköğretim programını, "Girişimci öğrenci yetiştireceğiz" tantanasıyla uygulamaya sokan akademisyenler. Bir-iki kez de konuyla ilgisi olmayan müsteşar yardımcısı katılmış!

"Vizyonlu" raporda, üniversitelerde "özel sermaye tarafından kurulmuş veya desteklenmiş akademik birimlerde bilimsel özerklik olmayacağını" düşünenlerin varlığına değiniliyor. Boğaziçi Üniversitesi'nde, bağış karşılığında Aydın Doğan İletişim Enstitüsü kurulması girişimine karşı çıkılması örnek gösteriliyor. "Senato'nun ve YÖK'ün kabul ettiği 1999 sonlarında kanun hükmünde kararname ile kurulan bu enstitünün özerklik kaygısıyla işlerlik kazanamadığına" değiniliyor.

Ne yazık ki verilen örnekte bu enstitüye karşı çıkma gerçeğinin, bu olayın Ergüder'in rektörlüğünün son yılında gerçekleşmesinden mi nedir, biraz çarpıtılarak özerklikle sınırlandırıldığı görülüyor. Oysa üniversite elemanlarının karşı çıkış nedenlerinin başında, özerklik konusu dışında, başka nedenler vardı. Üniversitenin bugüne kadar hiç ilgilemediği bir akademik alan, para karşılığı kurulacaktı! Kurulacak akademik alana, para karşılığı bir ad verilecekti! Verilecek ad, bir medya patronunun adı olacaktı! Üniversite senatosunda, YÖK'te ve hükümette kabul edilen bu konu, üniversite elemanlarından bir sır gibi saklanmıştı her şey kotarıldıktan sonra üniversitenin haberi olmuştu! Çok küçük bir grup da, şakaya getirip "Madem satılığız, hiç değilse bu kadar ucuza gitmeyelim" diyordu!

"Vizyonlu" raporu hazırlayanlar giriş bölümünün sonunda, "'Düşünülmeyeni de düşünmeye' çalışarak kamuoyunun önüne geniş bir yelpaze sunmayı" hedeflediklerini belirtiyorlar.

Düşünülmeyeni düşünmeye çalışmışlar! Daha ne istiyoruz?

[email protected]