Seçmen ne yaptı?

Bu soru, 56 milyon 600 bin dolayındaki seçmenin 7 Haziran’da ne yaptığıyla ilgili. 7 Haziran seçimleri, AKP’nin ve de özellikle R.T. Erdoğan’ın tutum ve davranışları nedeniyle, AKP’lilik ile AKP karşıtlığının oylandığı bir seçime dönüşmüş bulunuyor. Bu nedenle seçmenin bir bölümü, kendi partisinin kazanmasındansa AKP karşıtlığı üzerinden emanet oy kullanıyor. Bu nedenle, seçmenin ne yaptığını, kimlerin ne kadar oy aldığındansa, AKP’ye ve AKP karşıtlığına yönelik oylar üzerinden değerlendirmek gerekiyor.

Seçmenin yaklaşık yüzde 13'ü sandığa bile gitmemiş! İçlerinde sağlık gibi nedenlerle sandığa gidemeyenler olsa da, genelde okumuş ya da tuzu kuru kesimlerin sandığa gitmediği yorumu yapılıyor. Bu durum, sandığa gitmemeyi tercih edenlerin, AKP’nin iktidardan uzaklaştırılması gibi bir dertleri olmadığını ve kimin iktidara geleceğine aldırmadığını gösteriyor.

Hangi gerekçeyle olursa olsun sandığa gitmemek, AKP’ye karşı oy anlamına gelmiyor. Seçimlerde, 500 bin kadarı İstanbul’da olmak üzere, toplam seçmenin %2’sinin (1,5 milyonun) oyu geçersiz sayılmış. Hangi gerekçeyle olursa olsun geçersiz oy da, AKP’ye karşı oy anlamına gelmiyor. Sandık başına gidip oy verenlerin %41’i, yani toplam seçmenin % 33’ü ise, AKP’ye oy vermiş bulunuyor.

Özetle, geçersiz oyların hangi partilere verildiği bilinemediğinden, toplam seçmenin %33’ü AKP’ye oy verirken, %12’si de sandığa gitmeyerek AKP’ye karşı çıkmamış oluyor. Bu sonuçlar, toplam seçmenin %45’inin Türkiye’nin içine düşürüldüğü çıkmazdan rahatsız olmadığı anlamına geliyor. Bir başka zamanda böylesi bir oy dağılımı şaşkınlık yaratmasa da, Türkiye’nin yüz yüze bırakıldığı acı gerçekler karşısında ve özelikle son yıllarda, her biri herhangi bir demokratik ülkede olduğunda iktidarın tepetaklak gideceği olayların yaşandığı ülkede, bu durum şaşkınlık yaratıyor.

Toplam seçmenin 45’inin tutumu insanı şaşırtırken, geçersiz oyları saymazsak toplam seçmenin %53’ünün tutumu, toplumun içini ferahlatıyor. Bu %53 AKP karşıtlığı, Soma faciasının yaşandığı ilçede olduğu gibi, seçmenin AKP’ye oy vermeye mecbur bırakıldığı günümüz ortamında çok daha anlamlı oluyor. Bu %53’lük oran, seçmen çoğunluğunun, yurttaş olduğunu anımsadığı, aklını kullanıp düşündüğü ve vicdanının sesine kulak vererek AKP’ye kırmızı kart gösterdiği görülüyor. Bu kırmızı kartın bir yüzü, AKP’yi simgeleyen her tutum ve davranışa karşı gösterilmiş bir kart oluyor. Özetle seçmenin çoğunluğunun, ekonomik çözümde kararsızlık gösterse de, açıkça yalana, yolsuzluğa, yoksulluğa, hukuksuzluğa, dinin siyasete alet edilmesine, başkanlık sitemine, kindarlığa, ayrıştırmaya, haksızlıklara, ülke kaynaklarının talan edilmesine, partizanlığa, yandaş basına, laiklikten ve bilimsellikten uzaklaşılmasına, AKP’nin dış siyasetine, … karşı olduğunu gösteriyor.

AKP’ye gösterilen kırmızı kartın öbür yüzü de, seçmenin /toplumun çoğunluğunun, özetle yolsuzlukların, faili meçhul cinayetlerle faili belli suçluların üzerine gidilmesini; seçim barajının düşürülmesini; milletvekili dokunulmazlığının kaldırılmasını; yurtta barış ve dünyada barış; insanca yaşayacak bir gelir, hakça paylaşım ve huzurlu bir yaşam istediğini gösteriyor. 

Seçmenin çoğunluğu, toplumsal cinsiyet eşitliğine, insan haklarına, Gezi eylemlerine, halkların kardeşliğine, sanata, … özgürlüğüne ve ülkenin geleceğine de sahip çıkmış bulunuyor.

Bu seçimlerde, HDP’ye oy veren seçmenlerin ortalama 77,6 bin oyla bir milletvekili çıkarırken, AKP’li seçmenin 81,7 bin, CHP’li seçmenin 88,5 bin ve MHP’li seçmenin ise 96,6 bin oyla bir milletvekili çıkardığı görülüyor. Tabii ki bu çarpık durum seçmenin tutumundan kaynaklanmıyor; seçim sisteminin %10 barajı dışında da sakat bir sistem oluşundan kaynaklanıyor. 

[email protected]