Ortaöğretimde Yeniden Yapılanma III: Yeniden Yapılanma Gereksinimi

Araya başka konular girince, ortaöğretimde yeniden yapılanma konusu ister istemez erteleniyor.

Yeniden yapılanmanın gereksinime dönüşmesinin bir nedeni de bakanlığın yaptığı "erteleme" oluyor. Bugüne değin gündeme gelen yeniden yapılandırmaların bir ortak noktası bulunuyor: Gerçek çözümün ertelenmesi! Bakanlık, "eğitim" konusuna yeterince önem vermeyip gerçekçi çözümlemeler (analizler) yapamadığından, sağlıklı çözümler de üretemiyor. Çözüm diye ortaya koyduğu yapılanma yeni sorunlar yaratıyor. Böylece geçerli çözümlerin üretilmesi erteleniyor ve de yeniden yapılanama gereksinimi daha da güncelleşiyor.

Yeniden yapılanma konusundaki II numaralı yazım, "Bu örgütsel yapıya bakınca, insana afakanlar basıyor özelikle ortaöğretim düzeyinde, kimin elinin kimin cebinde olduğunun belli olmadığı görülüyor" cümlesiyle bitmişti. Bu cümle, yeniden yapılanma gereksinimini de ifade ediyor. Şimdiki yapıda, ortaöğretim konusunda söz sahibi olan pek çok birim yer alıyor. Birim sayısı çoğaldıkça yetkili sayısı da artıyor. Yetkililerin çokluğu, birkaç nedenle işe yaramıyor sorunları çözmeye değil çoğaltmaya yarıyor. Ortaöğretim alanında yetkililerin çokluğu, yetki alanlarının çakışmasına neden oluyor yetki karmaşası yaşanıyor. Her yetkili kendi bağımsızlık alanlarını yaratmaya ve her ne pahasına olursa olsun kendi varlığını sürdürmeye çalışıyor. Bu yetkililer için kendi birimleri, en büyük, en önemli ve en vazgeçilmez birim oluyor. Yeniden yapılanma çalışmalarında akla gelen çözüm seçeneklerinin, eğitselliği, insancıllığı, toplumsallığı, evrenselliği, demokratikliği, gerçekçiliği, iktisadiliği ve yapılabilirliği gibi ölçütler pek akla gelmiyor. İlgili birimin varlığını devam ettirecek seçenekler dışında başka seçenekler üretilmiyor. Kazara bir başka seçenek ortaya atılsa, yetkilinin ilk aklına gelen bu seçeneğin olamazlığını kanıtlamaya çalışmak oluyor.

Dolayısıyla yeniden yapılanma gereksinimi, ortaöğretim alt sisteminin yapısından kaynaklandığı kadar, bakanlığın tutum ve anlayışından da kaynaklanıyor. Bakanlığın tutumuyla ilgili durumu bir sonraki yazıya erteleyelim, ortaöğretimdeki durumu özetleyelim, sistemde değişiklik yapılması gereksiniminin olup olmadığına ve değişiklik zamanı gelip gelmediğine siz karar verin.

Yapay gereksinimlere ve siyasal amaçlara göre okullar açılıyor.

Zorunlu eğitimin ortaöğretimi içerecek süreye çıkarılması konusu ertelenip duruyor.

Yıllardır, kız ve erkek öğrencilerin birlikte öğrenim gördüğü meslek okulları sayısı artıyor. Öğrenciler okulda bir araya geliyorsa da, kız ve erkek teknik öğretim genel müdürlükleri bir araya gelemiyor.

Sınavla öğrenci alan liseleri kazanmanın yolu dershaneden geçiyor. Dershaneye gidemeyenlerin büyük çoğunluğu zaten nitelikli ilköğretim okullarında okuyamıyor birleştirilmiş sınıflarda okuyor, taşımalı öğretim görüyor, aile sıcaklığından uzak yerlerde ve de bilmediği bir dilde okumak zorunda kalıyor. Bunların sınavla öğrenci alan liselere girmesi şansa bağlı oluyor.

Ortaöğretimde de, veliden çeşitli gerekçelerle zoraki para toplanması, kent merkezlerinden varoşlara ve batıdan doğuya doğru gittikçe liselerde gözlenen nitelik kaybı dershaneye gidemeyen yoksul ve dar gelirliyi daha çok etkiliyor. Zorunlu öğretim süresini uzatmak yerine lisenin dört yıla çıkarılması hem yoksul/dar gelirliyi hem de kızları vuruyor. Bu kesimler ortaöğretimden yeterince yararlanamıyor.

Yapılan araştırmalar, öğretmenin de öğrencinin de sistemden memnun olmadığını öğrencinin de öğretenin de sistem yabancılaştığını, meslek liselerinde okuyanların da genelde okuduğu meslek alanından memnun olmadığını gösteriyor.

Anayasasına göre laik olan bu ülkede, din kültürü ve ahlak bilgisi dersinde, bir inancın öğretisi yapılıyor.

Dini açıdan kızların imam olamayacağı bilinse de hâlâ kızlar imam hatip liselerine alınıyor.

Anadilleri İngilizce, Fransızca ya da Almanca olan ülkelere imam hatip ihraç edilecekmiş gibi Anadolu imam hatip liselerimiz var.

Öğrencilere, okuma, düşünme, sorgulama ve araştırma alışkanlıkları demokratik değer ve tutumlar ile genel kültür kazandırılmıyor.

Bazı okullarımızda doğuya bazı okullarda batıya hayran öğrenci yetişiyor.

Öğrenciler aynı tarih dersini ve ders kitabını okusa da, bazı lise mezunlarının çoğu Osmanlı hayranı oluyor.

İmam hatiplerde, genç beyinlere hukuk sistemini öğretmeden şeriat öğretiliyor.

Üniversiteye giremeyen genel lise mezunları işsiz kaldığı gibi meslek lisesi mezunları da işsiz kalkıyor.

Okullarda ücretli ve sözleşmeli öğretmen sayısı her geçen gün artıyor.

Okul yönetimleri, tek adam yönetimine dönüşüyor.

Özel öğretime destek verilmesi eğitim uygulamalarındaki eşitsizliğini pekiştiriyor.

Özel öğretim kurumlarında yaygınlaşan cemaatleşme kamu okullarına da yayılıyor.

Okullarda disiplin sorunları, içki, sigara ve kişide bağımlılık yaratacak nesnelere alışkanlık, polis ve öğrencileri gözetleme kameralarının kullanımı yaygınlaşıyor.

Tarihsel geçmişi olan okulların satılmasıyla, toplumsal belleğin (hafızan) silinmesine çalışılıyor.

Üniversiteye giriş sınavı (ÖSS) ve bu sınava hazırlanma çabası ortaöğretimi yok ediyor. Öğrenci okulu değil dershaneyi düşünüyor. Geçmiş yıllarda çocuğun dershaneye gitmesi ya da sınava hazırlanması için okulun Mayıs ayında gösterdiği anlayış (!), çocuğun devamsızlığına göz yumma, günümüzde, İstanbul'un göbeğinde bile tüm öğretim yılına yayılıyor. Son sınıfta pek ders yapılmıyor.

Eğitimin yerini dershane öğretimi alıyor. Dershanede seçeneklerden doğru seçeneği en kısa sürede bulma becerisi kazanan çocuk, ÖSS'de başarılı oluyor. ÖSS'de başarılı (!) olan genç, üniversiteye geldiğinde genelde A'yı sorsanız da biliyor B'yi sorsanız da ancak A ve B karışımı bir şey sorarsanız işler karışıyor.

ÖSS'de on binlerce öğrenci sıfır puan alıyor yüz binlerce öğrenci açıköğretim programlarına başvurma hakkını bile elde edemiyor binlerce lise mezunu yükseköğretimde bir yer giremiyor.

Üniversiteye gelenlerin içinde, cinlere, perilere ve hurafelere inananların, evrim kuramını benimsemeyenlerin, "Gerçek İslam'a dönüldüğünde hiçbir sorunumuzun kalmayacağını" düşünenlerin, bir sorunla karşılaştıklarında dini kitaplara başvuracakların, türban kullananların sayısı her geçen gün artıyor.

Ortaöğretimle ilgili sorunlar devam edip gidiyor.

[email protected]