Öğretmen yeterlikleri mi, yetersizlikleri mi?

Yalnız öğretmen yeterlikleri konusundaki tutumu bile, bakanlığın ne denli “evlere şenlik” bir kurum olduğunu gösteriyor.

Bilindiği gibi, Dünya Bankası (DB)’nın kredisi ve çoğu eğitimci bile olmayan uzmanlarının öncülüğünde, bakanlık ve YÖK işbirliğiyle, 1994-1997 yılları arasında hizmet öncesi öğretmen yetiştirme projesi yürütülmüştü. Bu proje sonunda üretilen model, bakanlık onayıyla ve 6 Kasım1997 tarihli YÖK genelgesiyle, öğretmen yetiştirme sistemi olarak uygulanmaya başlanmıştı.

Bakanlık, bu proje geliştirilirken değil, proje bitip yeni sistem uygulanmaya başlandıktan sonra “öğretmen yeterlikleri” konusunu akıl etmişti. Bakanlığın oluşturduğu bir komisyon, yapılan çalışmalar sonunda, 1999’da “Öğretmen Yeterlilikleri” raporunu hazırlamıştı. Bu rapora göre,  özel alan bilgisi, öğretmenlik becerisi bilgisi ve genel kültür, öğretmenlik yeterlilik alanları olarak belirlenmişti (bkz. Çizelge 1’in ilk sütunu). Bu üç alan, 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’nun 43. maddesinde belirtilen, “öğretmenlik mesleğine hazırlık genel kültür, özel alan eğitimi ve pedagojik formasyon ile sağlanır” ifadesiyle birebir örtüşüyordu. Bu rapor, genel kültürü, öğretmenin özel alan ve eğitme yeterliliklerini geliştiren destekleyici bir etken olarak görmüş ve “öğretmenin mesleki rollerini yerine getirirken bunları daha etkin kılmasına yardımcı olan ve ana karakteri açısından öğretmenin eğitim sürecindeki disiplinler arası deneyim ve birikimlerini kapsayan bir boyut” olarak tanımlamıştı. Bu raporda, genel kültür bilgisi için 4 ve özel alan bilgisi için de 5 alt yeterlik alanı belirlenirken bunların ayrıntılanması ileri bir tarihe bırakılmış, öğretmenlik becerisi ile ilişkili olarak 14 alt alan ve 174 yeterlik göstergesi belirlenmişti.

Çizelge 1. Yıllara Göre Öğretmenlik Yeterlik Alanları

raporunda yer verilen bilgilere göre, 1999 öğretmen yeterlikleri 12 Temmuz 2002 tarihli bakanlık oluru ile yürürlüğe girmiş! Tabii ki bu yürürlük kağıt üzerinde kalan bir durum: Çünkü öğretmen yetiştiren programların hiçbiri, öğretmen adayına istenen yeterlikleri kazandıracak nitelikte değildir ve bu doğrultuda herhangi bir program değişikliği de yapılmamıştır.  

Bu arada 2000 yılında Avrupa Birliği Komisyonu ile Temel Eğitime Destek Projesi çalışmaları başlatılmış ve hemen ardından da AKP iktidara gelmişti. Bu proje çerçevesinde, (yeterlilik yerine yeterlik denerek) öğretmen yeterliklerini belirlemek için (nedense) yabancı uzmanın eş güdümünde bir çalışma grubu oluşturulmuş ve ilk seminerini, bakanlık salonlarında değil de, 13-16 Nisan 2004’te Ankara İçkale Otel’de yapmıştı. Bu çalışmalar sonunda bu kez, altı ana yeterlik alanı belirlenmişti (bkz. Çizelge 1’deki ikinci sütun). AKP’nin Cumhuriyet yasalarıyla arası iyi olmadığından, ilgili yasanın 43’üncü maddesine uyulması gereği akıllarına bile gelmemişti. Altı ana yeterlik alanı için ayrıca, toplam 31 alt yeterlik alanı ile toplam 233 performans göstergesi belirlenmişti.  

2017 raporuna göre, 2004 öğretmen yeterlilikleri de, 17 Nisan 2006 tarihli bakanlık oluru ile yürürlüğe girmiş! Bu yürürlük de, öğretmen yetiştiren programlarda istenen yeterlik göstergelerini kazandıracak bir içerik olmadığından kağıt üzerinde kalmıştı.

Öğretmenlik yeterlik alanlarının 2017’de yeniden belirlendiği görülüyor. Ana yeterlik alanı yeniden üçe indirgeniyor ve hepi topu toplam 11 alt alan ile 65 yeterlik göstergesi belirleniyor (Çizelge 1’in son sütunu). Son raporda ise, “performans göstergesi” yerine (daha doğru/anlaşılır bir şekilde) yeterlik göstergesi tanımı kullanılıyor. Özellikle mesleki beceri yeterlik alanında, 1999 ve 2004’e göre, alt yeterliklerle yeterlik göstergelerinin büyük bir erozyona uğradığı görülüyor. Bu durum, Çizelge 1’deki 1999-2017 yeterliklerinin karşılaştırılmasından açıkça görülüyor: 14 alt yeterlik alanı 4’e ve 174 performans göstergesi de 28’e indirilmiş bulunuyor. Bakanlığın öğretmenin becerili olmasını mı, becerisizliğini mi istediği, anlaşılamıyor.  

Bakanlığın “mesleki beceri” yeterlik alanında ne istediği anlaşılamasa da, “tutum ve değerler” yeterlik alanında ne istediği anlaşılıyor. Bakanlığın ne istediği, öncelikle, 1739 sayılı yasanın 43. maddesi, “genel kültür” vurgusu yapsa da, bu ifadeyi kullanmaktan kaçınmasından da belli oluyor. Çünkü AKP’nin aklı fikri “milli manevi değerler” ile sınırlı olduğundan ve de bunu bir yeterlik göstergesi olarak “genel kültür” söylemi içine yedirmek kolay olmadığından, “tutum ve değerler” söylemi içine alarak işi bitiriyor.

İnsan bu yeterlikler konusunda son kararı kimlerin verdiğini de merak ediyor. 2017 yeterlik göstergeleri de, geçmiş yıllardaki göstergelerde olduğu gibi, bakanlığın uygulamalarıyla tamamen zıt olup göze-kulağa hoş gelen göstergeleri içeriyor. Örneğin bakanlık, her tutum ve davranışıyla yurttaş değil tebaa/ümmet yaratmaya ve onlarda ümmet sorumluluğu kazandırmaya çalışırken, mesleki bilgi ana yeterlik alanında, “vatandaş olarak bireysel hak ve sorumluluklarını açıklar” yeterlik göstergesine yer verebiliyor. Çocuk haklarıyla insan haklarına bir gıdım önem vermeyen bakanlık, tutum ve değerler ana yeterlik alnında, bir yeterlik göstergesi olarak, “çocuk ve insan haklarını gözetir” diyebiliyor. Tüm öğrencilere Sünni-Hanefi kültürünü aşılamaya kalkan ve Alevi kültürü gibi farklı kültürleri yok sayan bakanlık, “bireysel ve kültürel farklılıklara saygılıdır” ve “her öğrenciye, insan ve birey olarak değer verir” gibi yeterlik göstergeleri yazabiliyor.  

Yukarıda örneklenen yeterlik göstergelerinin tam da tersini yapanları terfi ettiren bakanlığın, bu tür yeterlik göstergelerini yazmasına ve de öğretmen adayını bu göstergelere göre eğitecek hiçbir değişikliğe gidilmemesine bakınca, bakanlığın durumuna “evlere şenlik” demek, çok hafif kalıyor.

[email protected]