MEB Ne Yaptığını Biliyor mu?

Eğitim uygulamalarının genelde eğitim bakanlarının kişisel bilgi ve yaşantı birikimleriyle ilişkili olmayan uygulamalar olduğuna bakanlar, bakanların akıl danelerinin bulunduğunu biliyor.

Bakanlık, şimdiye kadar ürettiği olumsuzluklar yetmiyormuş gibi, şimdi de ikisi zorunlu olan üç dersi (beden eğitimi, resim ve müzik derslerini), ortaöğretimde bir tek seçmeli derse indirgiyor.

Bilindiği gibi, tutum ve davranış değişiklikleri genelde bilişsel, devinimsel ve duyuşsal hedefleri olan öğrenme etkinlikleri sonunda gerçekleşiyor.

Bilişsel öğrenmeler, bilmeye ve anlamaya yönelik öğrenmeleri içeriyor. Örneğin tarih, coğrafya, fen konularını öğrenmek dünyanın hem kendi ekseni etrafında hem de güneşin etrafında döndüğünü ya da IMF ve DB’nin dünyayı sömüren küresel güçlerin aracı olduğunu bilmek, bir doğa olayı olan depremin nasıl meydana geldiğini anlamak bilişsel öğrenmelerle oluyor.

Devinimsel öğrenmeler, insanın elini, kolunu ve vücudunu kullanmasıyla ilgili öğrenmeleri içeriyor. Konuşmak, yürümek, koşmak, çekiç sallamak, testere kullanmak, keman çalmak, yüzmek ve benzeri hareketler devinimsel öğretimler sonucu kazanılıyor, başarılıyor ya da gerçekleşiyor. Konuşmak, yürümek ve koşmak gibi devinimsel öğrenmelerin bir bölümü, çocuğun gelişimi süresince kendiliğinden oluyor. Diğer devinimsel hareketlerin temelleri de genellikle beden eğitimi dersi ile atılıyor. Kalp ameliyatı geçirmiş kişilere bile “her gün yürüyün ve beden hareketleri yapın” deniyor. İnsanlar tüm yaşamları boyunca yararlı olacak temel hareketleri beden eğitimi dersinde öğreniyor. Beden eğitimi sayesinde bazı hareketler gereği gibi yapılabiliyor, vücudun sağlıklı gelişimi sağlanıyor, direnci ve esnekliği artıyor, vücut başka sporları kolayca yapabilecek hale geliyor.

Duyuşsal öğrenmeler ise kişinin güzelduyu (estetik) anlayışını geliştirecek, onun güzeli-çirkini ve iyiyi-kötüyü ayırt etmesini kolaylaştıracak öğrenme etkinlikleriyle kazanılıyor. Resim ve heykel gibi görsel, müzik gibi görsel ve işitsel, şiir, öykü ve roman gibi yazınsal sanatlar bu tür öğrenmelerin en etkin aracı oluyor.

Bu üç alandaki dengeli gelişim, kişinin kendini gerçekleştirmesini, insancıllaşmasını ve insan haklarına saygılı olmasını sağlıyor.

Eğitimciler, altmış yıl önce köy çocuklarının beş yılda köy enstitülerinde gösterdikleri gelişimi, bu okullardaki bilişsel, duyuşsal ve devinimsel hedeflere yönelik etkinliklerin varlığına bağlıyor. Bilindiği gibi bu okullarda dersler sabahları beden eğitimiyle başlıyor. Okulun günlük işlerine yardım edilmesiyle devinimsel öğrenmeler devam ediyor. Resim, müzik, kitap okuma ve folklar etkinlikleriyle hem devinimsel hem de duyuşsal, akademik derslerle de bilişsel öğrenmeler gerçekleştiriliyor.

Amerikalı eğitimci Benjamin Bloom, bu üç öğrenme türünü 1960’larda kuramsallaştırıyor. Daha sonra planlanan tüm öğretim izlencelerinde bu üç hedefe birden yer veriliyor.

Beden eğitimi, müzik ve resim kişinin eğitsel gelişimi için, insan yaşamındaki su ve havanın yerini tutuyor, bunların alternatifleri bulunmuyor. İlköğretimde hakkıyla yapılmayan bu derslerden doğan eksikliğin ortaöğretimde giderilmesi beklenirken, bakanlık bu derslerin ikisinden vazgeçebiliyor!

Ülkemizde varsılların çocuklarını 5-6 yaşından itibaren özel spor, müzik ve sanat okullarına göndermeye başladığı bir zamanda bizim bakanlık, bu üç dersi tek seçmeli derse döndürüyor diğer ikisi olmasa da olur diyor!

Günümüzde milyarlarca insan, ailesinden öğrendiği dini bilgilerle yaşamını sürdürüyor. Bizde ise aile içi öğretimle yetinilmiyor, çocukların Kuran kurslarına gönderilmesi teşvik ediliyor, din kültürü ve ahlak bilgisi dersi ilk ve ortaöğretimde zorunlu olarak okutuluyor. Bununla da yetinmeyip Kuran kursuna gönderme yaşını küçültmeye ve din dersini anaokuluna sokmaya çalışan bakanlık, aile içi eğitimde de olmayan beden eğitimi, resim ve müzik derslerinden kurtulmaya hazırlanıyor!

Yıllardır bilişsel, duyuşsal ve devinimsel eğitimden sınav ve dershane odaklı öğretime kayış nedeniyle, bu derslerin (zorunlu olarak alınanların bile) gereği gibi işlenmediği biliniyor. Bu derslerin seçmeli bir derse indirgenmesi, gelecekte hiç yapılmayacağı anlamına geliyor.

Eğitimcilerden oluşmuş olması gereken Talim ve Terbiye Kurulu içinden böyle bir önerinin gelme olasılığı bulunmuyor. Eğitimle ilgili kararlar Talim ve Terbiye Kurulu’ndan geçmeden de yürürlüğe girmiyor. Bu doğrultudaki bir emrin bakandan geldiği belli oluyor. Eğitimci olmayan bakanın da durup dururken böyle bir kararla ortaya çıkacağı sanılmıyor. Bu dersleri seçmeli yapma düşüncesinin hangi akıl daneden çıktığı da amacın ne olduğu da merak ediliyor.

Amaç ne? Beden eğitimi, resim ve müzik derslerini dışlayıp eğitim kurumlarını dershaneleştirmek mi?

Amaç, gençlerimizin gelişimini mi kösteklemek resim yapmanın günah olduğu anlayışını mı yaymak kızlarımızın iyice içlerine kapanmasını mı sağlamak molla tipli insanlar mı yetiştirmek varsıl ile yoksul arasındaki uçurumu mu derinleştirmek spor, müzik ve sanat eğitimini, dolayısıyla “eğitimi” mi özelleştirmek?