Liselerin mağduriyeti

AKP iktidara geldiğinden beri, 1999 yılından bu yana üniversiteye girişte kullanılan katsayı uygulamasının meslek liselerine darbe vurduğunu söyleyegelmiştir. Zamanın YÖK başkan yardımcılarından İsa Eşme’nin, sayısal verilere dayalı olarak bu söylemin doğru olmadığını açıkladığı yayınları bile göz ardı edilmiştir. AKP’leşen YÖK, katsayı uygulamasını defalarca kaldırmayı denemiş ve tüm girişimleri Danıştay tarafından durdurulmuştur. Anayasa referandumunun ardından yargıda da kadrolaşma tamamlandıktan ve Arınç, Yargıtay ve Danıştay’daki kadrolaşma üzerine, “Çok şükür Allah’ıma, verdikçe veriyor” dedikten sonra, bu katsayı sorunu (!) ortadan kalkmıştır.

AKP, katsayı uygulaması nedeniyle meslek lislerinin mağdur olduğu söylemini, 4+4+4 yasa taslağının gerekçesinde de kullanmıştır.

Milliyet Gazetesi, 19 Ağustos 2012 günü, okul türlerine göre ÖSYS’ye başvuran ve yerleşen adayların sayılarını yayımladı. Gazete bu haberi, “yıllardır üniversitenin önündeki en büyük engeli katsayılar olarak gören meslek lisesi mezunları, bu yıl katsayıların kaldırılmasına rağmen yine sevinemediler” alt başlığıyla duyurdu.

Basın özgür olmuş olaydı, bu alt başlığın, “yıllardır üniversitenin önündeki en büyük engeli katsayılar olarak gösteren AKP’nin yalanı/yanıldığı bir kez daha ortaya çıktı” şeklinde olması kaçınılmazdı. Çünkü gazetedeki veriler, katsayı uygulaması olmadığında meslek liselilerin ne duruma düştüğünü açıkça gösteriyordu. Çünkü katsayı uygulaması, meslek liselilerin aleyhine değil lehine olan bir uygulamaydı. Pek çok meslek liseli bu katsayı uygulaması sayesinde, rüyasında bile göremeyeceği lisans programlarına girebilmişti.

İşin özünde, katsayı uygulaması meslek liselerini mağdur etmiyor da, molla yetiştirme bakanlığı, eğitim-öğretim süreçleriyle ve seçme sınavlarıyla, tüm liseleri mağdur ediyor. Bu yılkı veriler, geçmiş yıllarda olduğu gibi liselerin mağduriyetine ışık tutuyor.

Lisans programlarını kazanma oranına göre en başarılı lise olarak, yüzde 72 ile sosyal bilimler lisesi görülüyor. Bu liseyi sırasıyla, özel fen, fen, Anadolu öğretmen, Anadolu ve yabancı dille eğitim yapan özel liseler izliyor. Liselerin başarı sırası yıllara göre değişse de, lise adları değişmiyor. İlginçtir, lisans programlarına yüzde 50’nin üzerinde öğrenci gönderen bu lise mezunlarının yüzde 2-3 kadarı, açıköğretim fakültesine gidiyor ve neredeyse bir o kadarı da YGS ile bir yerlere yerleşebiliyor. Özellikle özel liselerde ve Anadolu liselerinde bu oranlar, insanı şaşırtıyor. Üniversiteye yerleşmede başarılı görülen bu liselerin mezunlarının bir bölümü yurt dışına gitmiş olsa da, verilere göre en az yüzde 15-20 kadarının bir yere yerleşmemiş olması da, şaşırtıcı oluyor.

Lisans programlarını kazanma oranları diğer liselerde hızla düşüyor, özel liselerde ancak yüzde 30’a ve genel liselerde ise yüzde 18’e ulaşıyor. Meslek liseleri içinde en başarılı olanlar sırasıyla, yüzde 15 ile turizm meslek, yüzde 13 ile teknik ve yüzde 12 ile de imam hatip liseleri oluyor. Endüstri meslek liselerinde bu oran yüzde 2,8’e kadar düşüyor. Genel lise mezunlarının yüzde 13’ü açıköğretimi seçerken bu oran imam hatiplerde yüzde 28’i buluyor.

İmam hatip dışında kalan meslek liselilerin çoğunluğu (üçte bir-150 bin- kadarı) sınavsız geçiş yapıyor, 75 bin kadarı açıköğretime ve 30 bin kadarı lisans programlarına girerken 22 bin kadarı da YGS ile yerleşiyor.

Bu yılki sonuçlara göre, devlet üniversitelerinde 26 bin lisans ve 24 bin önlisans, vakıf üniversitelerinde de 11 bin lisans ve 5 bin önlisans kontenjanı doldurulmamış bulunuyor.

Devlet, Anadolu liseleri ile fen liselerine, kuruluşlarından bu yana, diğer liselerden ayrıcalıklı davranıyor. Aynı devlet, 1980’lerin ortalarından itibaren, 28 Şubat 1997 sonrasının birkaç yılı dışında, imam hatiplere, Anadolu ve fen liselerinden çok daha fazla ve görülmemiş derecede destek veriyor.

Bu desteklere karşın yukarıda özetlenen sayısal durum, tüm liselerin mağdur olduğunu, istenen ve beklenen başarıya ulaşamadıklarını gösteriyor. Bir yanda yıllardır üniversiteye girişte yüzde 50’nin üzerinde başarı yakalayan devlet okulları bulunuyor. Öte yanda da üniversiteye girişte yıllardır düşük düzeyde kalan başta imam hatipler olmak üzere tüm meslek liseleri yer alıyor.

Yıllardır seçme sınavları sonuçlarına bakan ve ne olduğunu görmeyen bakanlık, sonunda Başbakan’ın söylemiyle harekete geçiyor, tüm liseleri toplumun gözde liseleri durumuna getirmek yerine, imam hatipleri toplumun en gözde okulları yapmaya, dolayısıyla diğer liseleri daha da mağdur etmeye soyunuyor.

[email protected]