Kimin Umurunda?

Çok değil son birkaç ayda basına yansıyan haberlerin bir bölümü bile eğitim-öğretim açısından durumumuzu ve toplumun nereye gittiğini gösteriyor.

Türk Eğitim-Sen'in bir araştırmasına göre, öğretmenlerin yüzde 75'i okulunda şiddet uygulayan öğrenci olduğunu ve yüzde 43'ü öğrencinin kesici alet taşıdığını, yüzde 23'ü de öğrencisi tarafından cinsel, fiziksel, psikolojik ve sözlü tacize maruz kaldığını belirtiyor (gazeteler, 13 Mayıs 2009)!

Uludağ Üniversitesi'nde bir sormacaya (ankete) yanıt veren kız öğrencilerin yüzde 87'si tacize uğradığını açıklıyor (6 Mart 2009)!

MEB'in bir araştırmasına göre, namus cinayetlerini liseli öğrencilerle velilerin yüzde 26'sı destekliyor (24 Mart 2009)!

Meclis Araştırma Komisyonu'nun araştırmasına göre, öğrencilerin yüzde 7.7'si çete üyesi olduğunu söylüyor (3 Mart 2009)!

Tarih Vakfı'nın yürüttüğü "Ders Kitaplarında İnsan Hakları 2" projesinin sonuçlarına göre, ders kitaplarında cinsel, etnik ve dinsel ayrımcılığa yer veriliyor (12 Mart 2009)!

Türkiye'de on bin kişiden sadece biri kitap okuyor (1 Nisan 2009)!

ABD'nin istihbarat örgütlerine göre, Türkiye'deki laiklik anlayışı 2025'te gerileyecek (22 Kasım 2008)!

İzmir'de bir üniversitede yapılan araştırmaya göre, evrim kuramını kabul etmeyen öğretim üyelerinin oranı yüzde 29'u, öğrenci ve personelin oranı ise yüzde 55'i buluyor (12 Aralık 2008)!

YÖK eski başkan vekillerinden İsa Eşme'nin bir araştırmasına göre, dünyayı ve evreni anlayabilmek için fen bilimlerinden çok din bilgisinin gerekli olduğu düşünenler içinde en yüksek oran imam hatiplilerde, bunu meslek liseliler ve Anadolu öğretmen liseliler izliyor (5 Mayıs 2009)!

AKP'nin atadığı lise müdürü, "okulun üzerindeki karabulutları ve kötü şansı dağıtmak için" kurşun döktürüyor (21 Mart 2009)!

Kutlu doğum haftasında düzenlenen etkinlik sayısı 2006'da 2 bin dolayındayken 2008'de 13.268'e çıkıyor (19 Nisan 2009)! Bu yıl kutlu doğum haftasında bir ilçenin ilköğretim öğrencilerine Kuran'ı Kerim'in Türkçe Meali ile İbadetlerimi Öğreniyorum adlı kitaplar dağıtılıyor bir başka yerde Kuran'ı kerim'i ezbere okuyan öğrenciye ödüller veriliyor!

Antalya'da TÜBİTAK adına yapılan bir araştırmada lise öğrencilerinin, yüzde 80'inden çoğunun (Antalya'daki) Apollon Tapınağı'nı, Kenan Evren, Karl Marks ve Ayşe Kulin gibi isimleri bilmediği, tanımadığı anlaşılıyor. Oysa yüzde 80'den fazlası ABD'li müzisyen ve oyuncuları tanıyor (17 Nisan 2009)!

Bağımsız Eğitimciler sendikasının bir araştırmasına göre, 18-30 yaş arası gençlerin yüzde 70'i başka bir ülkede yaşamanın daha iyi olacağını düşünüyor (Mayıs, 2009)!

Yılmaz Esmer'in geçen hafta değinilen araştırmasına göre, ABD'nin Hıristiyanlığı yaymak ve Türkiye'yi bölmek isteğini düşünenler yüzde 80'i geçiyor, AB'nin de aynı tutumda olduğunu düşünenler yüzde 80'e yaklaşıyor. Ne yapılırsa yapılsın AB Türkiye'yi tam üyeliğe almayacağını düşünenler yüzde 80 olsa da yüzde 57'lik kesim AB üyesi olalım diyor (31 Mayıs 2009)! Böyle düşünen bir toplumda, ABD ve AB'nin dümen suyunda giden AKP yüzde 40 dolayında oy alıyor!

OECD'nin hazırladığı Akıl Sağlığı İndeksi raporunda Türkiye 21 ülke arasında son sırayı, öğrenci performansında sondan ikinci ve üniversiteli işsizler içinde ise ilk sırayı alıyor (7 Mayıs 2009)!

Esmer'in araştırmasına göre, toplumumuzda aile reisi erkek olmalı diyenler yüzde 71, kocasından izin almadan kadın bir yerden bir yere gidemez diyenler yüzde 85, farklı kimlikte olanları komşu istemeyenler yüzde 70'leri buluyor ve toplumdaki farklılıklara en hoşgörüsüz kesimi 15-18 yaş kümesindeki gençler oluşturuyor!

Yukarıda özetlenen değer, tutum ve davranışlar, herkesin bildiği gibi öğretilmiş/öğrenilmiş davranışlar! Bu tutum ve davranışlar ailede, okulda ve toplumsal yaşam içinde öğretiliyor ve öğreniliyor yazılı ve görsel basın tarafından da pekiştiriliyor. Yine herkes biliyor ki bu tür tutum ve davranışlar AKP döneminde hızla yayılıp kökleşiyor.

Bu durum kimin umurunda?

Türkiye'nin yukarıda özetlenen duruma gelmesinde pay sahibi olan Çelik bakanlık görevini yeni bakana devrederken, "Bakanlığı otomatik pilota bağladık kimse sevinmesin" diyor. Devlet bakanıyken Türkiye'de evli kadınların yüzde 39'unun şiddet gördüğünü belirten (12 Şubat 2009) Nimet Çubukçu, milli eğitim bakanlığı görevini devralırken, "Devlet bakanlığındaki görev alanım nedeniyle MEB'le çok yakın çalışma ve işbirliği içinde bulundum. Bu vesile ile bakanlığın çalışmalarını yakından takip etme imkanım oldu" diyor (5 Mayıs 2009).

Eğitim-İş, Türkiye'de 135 bin öğretmen açığı olduğunu açıklıyor (23 Şubat 2009)!

Eğitim Reformu Girişimi'nin hazırladığı rapora göre, 15 yaşındaki gençlerin yüzde 32'si okuduğunu anlamıyor ve yüzde 52'si basit matematik sorularını çözemiyor en zengin kesim en yoksul kesimin 21 katı eğitim harcaması yapıyor ve yoksul kesimin ancak yüzde 0.4'ü (binde 4'ü) yükseköğretime erişebiliyor (26 Şubat 2009)!

Eğitim-Bir-Sen'in yaptığı bir araştırmaya göre, öğretmenlerin yarıdan fazlası öğrenim ortamlarını, sınıfın fiziksel durumunu, kütüphane ve spor olanaklarını yetersiz buluyor (14 Mayıs 2009)!

Türk Eğitim-Sen ve Gazi Üniversitesi'nin bir araştırmasına göre akademisyenlerin yüzde 46.6'sı öğrencilerin lisede iyi yetişmediğini düşünüyor (17 Nisan 2009)!

Eğitimle ilgili yukarıdaki dört haberle eski ve yeni eğitim bakanlarının devir-teslim sırasında söyledikleri, onların böyle şeyleri umursamadıklarını gösteriyor.

Umursama sorumluluğu önce MEB'de, YÖK'te, üniversitelerde, öğretmen yetiştirdikleri için eğitim fakültelerinde sonra da aydınlarda, yargıda, basında, toplumda değil mi?

Peki! Bakanlar umursamıyor da, diğerlerinin umurunda mı?

[email protected]