İtibar!

Boğaziçi Üniversitesi’nde, 3 Aralık 2015 günü "Kurumsal İletişim ve İtibar Yönetimi Zirvesi" adlı bir etkinlik düzenlenmiş. Bu etkinliğin başlığında, “saygınlık” ve “doruk” gibi anlamlı sözcükler yerine, nedense,  “itibar” ve “zirve” sözcükleri kullanılmış!

Bu etkinliğin internet duyurusundaki başlığının altına, ABD’li bir iş adamı olan Warren Buffett’ın, “It takes 20 years to build a reputation and five minutes to ruin it. If you think about that, you’ll do things differently’" sözünü eklemişler (Türkçesi: Saygınlık 20 yılda kazanılır ve beş dakikada yok edilir. Bunu düşünürseniz, yapacaklarınızı farklı yaparsınız).

Bu etkinliği, “şirketlerin en önemli soyut varlıklarından olan ‘kurumsal itibar’ kavramını her açıdan ele almak, itibar liderlerinin başarı hikayelerini dinlemek, itibar yönetimindeki son trendleri paylaşmak ve tartışmak amacıyla farklı sektörlerden profesyonelleri bir araya getiriyor” açıklamasıyla pazarlamışlar. Yani sağa baksan itibar, sola baksan itibar durumu var!

Bu etkinliği, Boğaziçi Üniversitesi İdari Bilimler Fakültesi, Center for Corporate Governance,  Kurumsal İlişkiler Enstitüsü ile güzellik, bilişim, konaklama, prodüksüyon ve kahve sponsoru olarak belirtilen ve çoğunun yabancı ad taşıdığı beş kuruluş düzenlemiş. Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği desteklemiş. Hayat ve Mavi adlı şirketler de katılımcı şirketler olarak yer almış.

Anlaşılan bu kuruluşların “itibarı” yetmemiş, etkinliğin itibarını artırmak için, ABD’den Mark Kennedy, davetli konuşmacı olarak getirtilmiş.

Bu davetli, önce iş adamı ve sonra akademisyen olsa da, Google’da arama yapıldığında daha çok politikacı olarak tanıtılıyor. 2001- 2007 yılları arasında Cumhuriyet Partisi’nden milletvekili olmadan önce ticaret, pazarlama ve ticari şirketlerde yöneticilik yapmış. Serbest ticaret yanlısı olarak biliniyor. Milletvekilliği sırasında, ABD’nin Afganistan ve Irak’ın işgalini desteklemiş. Dolayısıyla oralarda yaşamları alt-üst olan, yaralanan ve ölen milyonların sorumlularından biri. Silah sahibi olunmasını, silahlı kuvvetlerin büyümesini ve sosyal güvenliğin özelleştirilmesini desteklerken, kürtajın kadın hakkı olduğuna karşı çıkan biri. Senatörlüğe aday olduğunda, Fox News’ün onu “bold and smart- küstah ve açıkgöz” olarak tanımlaması, zaten her şeyi özetliyor.  

Mark Kennedy’nin itibarı(!) bunlarla sınırlı değil tabii: 2007’de, ABD başkanına ulusal çıkarlarla ilgili ticaret politikaları konusunda danışmanlık yapan komiteye atanmış. 2012’de, George Washington Üniversitesi’nde siyasal yönetim programının başına getirilmiş.  2013’te, Washington Ekonomi Kulübü üyesi olmuş. 2015’te de, Yabancı İlişkiler Konseyine seçilmiş. Johns Hopkins Üniversitesi’nde, Brezilya’da ve Koç Üniversitesi’nde küresel ekonomik sistemler ve şirketlerle ilgili desler vermiş. İşletme stratejisinde, firmanın kazancını artırması için hisse senedi sahipliğine vurgu yapıyor.

Özetle bu Kennedy, tam da piyasacı, gerici ve ABD’nin küresel sömürüsünün aracı bir akademisyen-iş adamı-politikacı!

Bu Kennedy etknlikte yaptığı konuşmada, işletmelerin küresel sömürüye ortak olmalarının ipuçlarını veriyor: “İşletmelerin sadece kendi ülkelerinin değil yabancı toplumların iş ve siyaset dünyasının liderlerini de tanımaları ve o ülkelerin tarihlerini ve dinlerini, bunların toplumun işleyişine etkilerini dikkate almaları gerektiğini” söylüyor. Sonra da, “Emekçiler birleşin” diyecek hali olmadığından, ''Kurumlar, diğer kurumlarla ittifaka gitmeli ve bu ittifaklar üzerinde güç birliği yapmayı bilmelidir'' diyor.

Bu arada, bazı üniversite öğrencilerinin, “68 kuşağı olarak” bilinen üniversitelilerin, “ ... üniversite halkındır, halka hizmet yönünde yetişeceğiz. ... emperyalist Amerikan yönetmenlerinin sokulu olduğu bir ülkede güllük gülistanlık üniversiteler olabileceğini düşünmek olanaksızdır. … İşçi ve köylü çocukları üniversiteye. ... İnkılâpların ve rejimin sahibi ve bekçisiyiz” (bkz. Üniversite olayları ve Demirel. S. Onat, 1968) demelerini unutmadıkları ve bu değerleri benimsedikleri görülüyor. Bu gençler, “Hem kötü katil Bush’un, hem de iyi katil Obama’nın danışmanlığını yapmış olan Kennedy, gerçekten Amerikan emperyalizminin çok muteber bir temsilcisidir. Katil Amerika Ortadoğu’dan defol” gibi söylemlerle etkinliği protesto ediyor.

Kennedy’nin katılması, “itibar zirvesine” ne katmış oluyor? Üniversitenin bir akademik birimi, bu zirvede ne arıyor? Siz karar verin!

[email protected]