Halk kime oy verecek?

Halkın kime oy vereceğini bilmek zor olsa da, kime oy vermemesi gerektiğini söylemek kolay.

Bir parti liderimiz var: Ne yaptığı belli olmuyor/oluyor!

Meclise girmeden önce “Dokunulmazlıkları kaldırma” sözü veriyor, sekiz yıldır bu konuyu gündeme bile getirmiyor!

Osmanlı zamanında Alevilerle ve Kurtuluş Savaşı’na katılanlar için ölüm fermanları vermiş “sözde” din adamlarına sahip çıkıyor!

Müslüman ülkelerin topraklarını işgal eden ABD’ye destek veriyor Ortadoğu Projesinde ABD’nin eşbaşkanlığını yapıyor ABD askerlerinin evlerine sağ salim dönmeleri için, dua ediyor!

Yıllardır, “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir demek Tanrı’ya saygısızlıktır. Egemenlik Allah’ındır, Allah’ın” diye haykırıyor seçim zamanı gelince, “Egemenlik yalnız milletindir” demeye başlıyor!

Libya ile ilgili olarak sorulan bir soru üzerine, “NATO’nun Libya’da ne işi var” demesinin üzerinden çok geçmeden, NATO ile birlikte Kaddafi’yi bombalamayı içine sindirebiliyor!

Bir parti liderimiz var: Etrafa korku salıyor!

Bir sanat eserine “Ucube! Yıkın!” ve tarihi kalıntılara da, “Çanak çömlek” diyebiliyor!

Tüm dünya nükleer santralleri yasaklarken, Ruslarla nükleer santral yapılması konusunda anlaşıyor!

“Gazeteleri okumayın, telvizyonları açmayın” diyor, “Atatürkçü düşünce sahiplerini disizlikle” suçluyor!

Hükümet olarak aldıkları bazı kararların yargı tarafından durdurulması üzerine yargıya, “İşimize karışmayın” diyor. Anayasa değişikliği sonrasında yargı organlarını, kendi adamlarını getirerek, yeniden yapılandırıyor!

“Bir ses kaydı var yakında açıklanacak” diyor ertesi gün, yasa dışı kaydedilmiş bir kaset piyasaya sürülüyor!

Partisinin Hopa mitingi öncesindeki olaylar sırasında ölen bir emekli öğretmen için, “Birisi de kalp krizinden ölmüş, üzerinde durmaya değmez” diyebiliyor!

Hopa olayları üzerine, “Rüzgar eken fırtına biçer” eleştirisini getiren muhalefet liderine, “Ben onun kadar edepsiz, alçak ve ahlaksız değilim” diyor!

Geç kaldığı bir törende tepki olarak ayağa kalkmayan ve uzun süredir Ergenekon’dan tutuklu bir general için, “Bir Başbakan bir anma törenine gider de bir korgeneral orada ayağa kalkmaz mı? Kalkması gerekir, kalkmazsa bedelini öder. Zaten bedelini de ödedi” diyor!

Ergenekondan tutuklu bir gazeteci için, “’Erdoğan’ın bir milyon doları var’ diye yazan gazetecinin nerede olduğunu biliyorsunuz” ve ÖSYM skandalı üzerine yazılar yazan bir gazeteci için de, “Yakında o da cezasını çekecek” diyor!

Yakın bir geçmişte TÜSİAD’ı, “Bitaraf olmayan bertaraf olur” ve son günlerde de, “Seçimlerde CHP 1. parti çıkar” yorumunu yapan yaşlı bir işadamını, “Bunu söylemişse bazı riskleri üstlenmiş demektir” diyerek açıkça tehdit ediyor!

Bir parti liderimiz var: “Ben ülkemi pazarlamaya geldim” diyor!

Ülke pazarlanırken, Türk Telekom, Arap'ın Telsim İngiliz'in, Kuşadası Limanı İsrailli'nin İzmir Limanı Hong Konglu'nun Başak Sigorta Fransız'ın Adabank Kuveytli'nin İETT Garajı Dubaili'nin Avea Lübnanlı'nın rakı, Amerikalı'nın Finansbank Yunanlı'nın Oyakbank Hollandalı'nın TGRT (Fox ) Amerikalı'nın ... oluyor!

Toplumsal varlıklar bir bir elden çıkarılırken işsiz kalan ve yoksullaşan halka, din şerbeti sunuyor.

8 yılda aldığı dış borç, kendi iktidarından önceki iktidarların 80 yılda aldığı dış borcu ikiye katlıyor!

Bir parti liderimiz var: Yargıya, silahlı kuvvetlere ve üniversitelere duyulan güveni yok ediyor “Rejimin güvencesi polistir” diyor!

İleri demokrasi söylemleriyle, tek adamlığa oynuyor ülkeyi kardeş kavgasına sürüklüyor!

Danışmanı, onun için Amerikalılara, "Bu adamı kullanın, onu yerdeki tahta aralığına süpürmeyin" diyor.

Öte yanda da, oy verecek halkımız var.

Tarımsal ve hayvansal üretimi yapan, ürettiklerini yok pahasına satıyor, masrafını bile karşılayamıyor. Küçük esnaf ise, iş yerini kapatıyor.

Büyük bir bölümü işsiz, asgari ücretle çalışıyor ya da emekli. Geliri ve alım gücü giderek düşüyor, aylık geliriyle ay sonunu getiremiyor açlık ve yoksulluk sınırında yaşıyor hayat pahalılığından kıvranıyor.

Sınavlar nedeniyle mağdur olması yetmiyor, ayrıca ÖSYM’nin şifreleme skandalı nedeniyle de mağdur oluyor.

Bir halkımız var: Hak aradığında da, mağdur ediliyor.

“Eşit ve parasız eğitim” isteyen öğrenciler de, demokratik taleplerde bulunan ve haklarını arayan yetşişkinler de, kitap yazanlar da, kitabı henüz basılmamış olanlar da tutuklanıyor! Hak arayan emekçiyse, önce job, biber gazı ve tazyikli su yiyor, sonra tutuklanıyor!

Sanatçıysa, “Sanatçı müsvettesi” soyadı Mert ise, “Namert” ve belirli bir yörede yaşıyorsa “gavur” sözleriyle aşağılanıyor!

Bir halkımız var: Sağduyusuna güveniliyor.

Yüzde 75’i parasalcı (kapitalist) sisteme güvenmiyor ve bu sistemi benimsemiyor!

Dünyada Amerikadan nefret eden halkların başında geliyor!

Bir yanda bu parti liderimiz, öte yanda halkımız: Bu halk, bu seçimde, bu parti liderine oy verir mi?

[email protected]