Giysi serbestliği mi?

Adı milli eğitim olan bakanlık, okullarda geçerli olan kılık kıyafet yönetmeliğini değiştiriyor. Bu yönetmeliğin bir cümlesinde, “öğrenciler, okul, sınıf ve şubelerde tek tip kıyafet giymeye zorlanamaz” diyor. Sonraki cümlede ise, “velilerin en az yüzde altmışının oluruyla özel okullarda okul kıyafeti belirlenebilir” diyor!

Bu yönetmelikte bir madde, öğrenci okulda, “şort, tayt gibi kıyafetlerile diz üstü etek, derin yırtmaçlı etek, kısa pantolon, kolsuz tişört ve kolsuz gömlek giyemez” derken ve devlet okulunda forma kullanılmasını da yasaklarken diğer bir maddede “kılık ve kıyafet serbesttir” diyebiliyor!

Yönetmelik bir maddede, “siyasî sembol içeren simge, şekil ve yazıların yer aldığı fular, bere, şapka, çanta ve benzeri materyalleri kullanamaz ve giysileri giyemez” diyor. Bir başka maddede ise, “kız öğrenciler, imam-hatip ortaokul ve liseleri ile çok programlı liselerin imam-hatip programlarında tüm derslerde, ortaokul ve liselerde ise seçmeli Kur'an-ı Kerim derslerinde başlarını örtebilir” diyor!

Yukarıdaki italik harfli cümlelerde yasaklar bir bir sayılıyor baş örtmek ise yasaklanmıyor, hatta serbest bırakılıyor!

Sonra bu yönetmeliği kültür bakanımız da imzalıyor, kadından sorumlu devlet bakanımız da, adalet bakanımız da! Üstelik bu değişiklik, tek tipleşmeden kurtulmak ve özgürleşmek olarak sunuluyor. Üniforma/önlük tek tipleşme oluyor da, türban/sıkmabaş tek tipleşme olmuyor!

Bakıyorsunuz kimi liberal köşe yazarları, liberal eğitimcilerle akademisyenler de, bu yönetmelik değişikliğiyle öğrenciler özgürleşecek diye seviniyor!

Bizim toplumda, ilkokula başlamış ya da ortaokula geçmiş öğrenciler yığınlar halinde şort, tayt, diz üstü etek, derin yırtmaçlı etek, kısa pantolon, kolsuz tişört ve kolsuz gömlek türünden giysileri mi giymek istiyorlar, başlarını örtmek mi? Çocuklar sıcak havalarda açılıp saçılmak mı istiyor, örtünmek mi?

Bu toplumda çocuğunun şort ve benzeri giysileri giymesine karşı çıkarken başını örtmesini isteyenler kimler?

Bu yönetmelik muhafazakar ailelere mi özgürlük getiriyor, çocuklara mı?

Başbakan, “Bir sıkıntı olduğu için bu adım atıldı” derken, bir bakıma sıkıntının nereden kaynaklandığını ve yukarıdaki soruların yanıtını vermiş oluyor.

Bu toplumun büyük bir çoğunluğu işsiz, asgari ücretle çalışan, emekli, fitre ve sadaka verilecek düzeyde geliri olan, kısaca dar gelirli ve yoksul olarak yaşamını sürdürüyor. Bu kesim genelde birden fazla çocuğu olan ailelerden oluşuyor. Bu toplumun Başbakanı ise, “Bırakalım herkes nasıl arzu ediyorsa, gücü neye yetiyorsa onu alsın, onu evladına giydirsin” diyebiliyor!

Bu söylemler ve yönetmelikteki ifadeler, giysi serbestliğinin arkasında, neredeyse her olayda olduğu gibi, piyasalaşma ve gericileşme hedeflerinin varlığını gösteriyor.

Bir televizyonda eğitim bilimleri bölüm başkanı olduğu belirtilen kişi bile, rektörlük, YÖK ya da TÜBA üyeliği beklentisiyle mi nedir, (yukarıda italik harflerle yazılı kısımlar dahil) yönetmeliği okumuş olsa da, bu yönetmeliğin türbana serbestlik getirdiğini görmüyor ve okuyamıyor! Hatta bu yönde yorum yapanlara, “Ben sizin gibi niyet okuyamıyorum” diyebiliyor. Bu yönetmeliği özgürleşme diye bizlere yutturmaya çalışan liberaller, “Haydi din derslerinde türbanı serbest bıraktınız, imam hatiplerdeki diğer derslerde türbanı neden serbest bırakıyorsunuz” sorusunu bile sormuyorlar?

Bu kesimler başka bir dünyada mı yaşıyorlar, aklını ve vicdanını kullanmayı bir kenara mı bırakmışlar, böylesine görüntü vermek mi istiyorlar, bilinmiyor!

Yönetmelik konusunu kendisi de eğitimci olan eşimle konuşurken, torunumuz dediğimiz ve özel okulda burslu okuyan kızımız, “Dede ben de bu konuda bir şey diyebilir miyim” diye söz istedi. Söyledikleri aynen şöyle: “Okula öğrenciler istediği giysiyle geldiğinde, sosyal farklılıklar ortaya çıkıyor ve insanı küçük düşürüyor. Aynı elbiseyi bir hafta giyemeyiz ama formayı bir hafta giyebiliriz.”

Bir yanda 6. sınıf öğrencisinin bu sözleri, öte yanda hükümet, muhafazakarlar ve liberallerin hali! Kimimizin aklını ve vicdanını kullanmadığı besbelli (ayan-beyan) değil mi?

Bizler de, bu acıklı komediyi şaşkınlıkla izliyoruz.

Bu tür komediler daha ne kadar devam edebilir ki?

[email protected]