“Gerçek mağdur benim!”

Mağduriyetinden söz eden kim?  Binali Yıldırım! Yıldırım, YSK’nın hukuk dışı bir kararla İmamoğlu’nun kazandığı İstanbul belediye başkanlığı seçimini iptal etmesi üzerine bu lafı ediyor. Bu lafın ne anlama geldiğini değerlendirmek için, Yıldırım’ın siyasal yaşamına kısaca bakmak gerekiyor.

Yıldırım, Erdoğan’ın isteği üzerine, 22. dönemde İstanbul, 23. dönemde Erzincan, 24 ve 26. dönemlerde de İzmir’den milletvekili seçiliyor. Erdoğan’ın isteği üzerine AKP hükümetlerinin çoğunda ulaştırma bakanlığında bulunuyor. Bu bakanlığı yürütürken, 22 Temmuz 2004 günü Pamukova Tren Kazası oluyor: 80 yolcu yaralanırken 41 yolcu vefat ediyor. Gelişmiş ülkelerde böylesine bir olay yaşandığında, ilgili bakan, bir kusuru olup olmadığına aldırmadan anında istifa ederken, Yıldırım’ın aklına istifa etmek gelmiyor.

Yıldırım 29 Ocak 2013’te, “Boğaziçi Üniversitesi'ni kazandığını fakat okulun bahçesinde ‘genç kızların ve erkeklerin yan yana oturduğunu’ gördüğünü ve bu okula kayıt olduğu takdirde ‘yoldan çıkacağı’ gerekçesiyle İTÜ'yü tercih ettiğini” söyleyince büyük sükse (!) yapıyor. Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin, “Dert etmeyin, siz zaten yoldan çıktınız” demelerini duymazdan geliyor.  

15 Aralık 2013 tarihli bir haberin fotoğrafında, bakan Yıldırım Samsun'da bir grup milletvekili ve parti yöneticisiyle yemek yerken, eşinin tek başına yan masada yemek yediği görülüyor; süksesi daha da artıyor (https://www.haberler.com/bakan-yildirim-in-esiyle-ayri-yemek-yedigi-5426...)!

Hiç aklında yokken, Erdoğan’ın isteği üzerine 2014 belediye seçimlerinde AKP İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı yapılıyor. Seçimleri kaybetse de, 22 Mayıs 2016’da, Erdoğan’ın isteği üzerine Ahmet Davutoğlu Başbakanlıktan ve AKP Genel Başkanlığından istifa edince, Yıldırım hiç beklemediği bir anda yine Erdoğan’ın isteği doğrultusunda,  AKP Genel Başkanı seçilip başbakan oluyor. AKP milletvekili Aydın Ünal’ın bu süreçte (6 Mayıs 2016) Yıldırım için, “Yeni başbakan düşük profilli olacak” demesini de duymazdan geliyor.   

Bu süreçte, Yıldırım'ın bakanlığı sırasında pek çok yolsuzluk iddiasının gündeme geldiği, birçok devlet kurumunun özelleştirme adı altında peşkeş çekildiği, AKP'nin iktidara gelmesi üzerine Yıldırım ailesinin 2002’de bir şirket kurduğu, 2016’ya gelindiğinde ailenin, 17 şirketi, 28 gemisi ve 2 süper yatı olduğu iddia ediliyor (19 Mayıs 2016, Cumhuriyet). Ailenin sahip olduğu gerçek gemi sayısının kaç olduğu bilinmediği vurgulanıyor. Yıldırım'ın oğlunun ilk gemisi için 2003’te ödediği 445 bin Euro da, tartışmalara neden oluyor. Oğlu, paranın bir kısmını kendisinin verdiğini, bir kısmını da acentelere peşin yolcu bileti satarak karşıladığını söylüyor. Yıldırım ise, 445 bin Euro'nun çok büyük bir para olmadığını belirtiyor (http://www.krttv.com.tr/gundem/binali-yildirim-hakkinda-sok-suc-duyurusu...). 

16 Nisan 2017 başkanlık sistemiyle ilgili halkoylaması öncesinde, Erdoğan’ın isteği doğrultusunda başbakanlık sistemiyle tarafsız cumhurbaşkanı uygulamasının tarihe gömülmesini benimsiyor. 24 Haziran 2018 tarihli Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle başkanlık sistemi başlarken, Yıldırım da “Türkiye Cumhuriyeti'nin son başbakanı” unvanını kazanıyor. 

Yıldırım’a ulaştırma bakanı ve başbakan olarak 10’dan fazla üniversite, fahri doktora unvanı veriyor. Bu unvanların en anlamlılarından birini, Eylül 2017’de, Çanakkale Onsekizmart Üniversitesi, başkanlık sistemindeki tutumunun ödüllendirircesine, “Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi alanında, Türk siyasal hayatı ve kamu yönetimine üstün katkılarından dolayı!” diyerek veriyor.

Yıldırım, başbakanlığı yitirmenin boşluğunu pek yaşamadan, Erdoğan’ın isteği üzerine aday olup 12 Temmuz 2018’de TBMM Başkanlığına seçiliyor. Erdoğan, 13 Temmuz 2018 tarihinde Yıldırım’a Devlet Şeref Madalyası tevdi ediyor. Memnun-mesut TBMM başkanlığını yürütürken aklının ucundan geçmeyen bir şey daha yaşıyor: Yine Erdoğan’ın isteği üzerine, 31 Mart seçimlerinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına aday oluyor. 

Bu özet yaşam öyküsüne bakınca, Yıldırım’ın siyasal yaşamının daha çok kendi iradesi dışında şekillenmesi, kadına bakış açısı, partili arkadaşlarının değerlendirmesi, ailenin mal varlığıyla ilgili söylentiler, İzmir ve İstanbul belediye başkanlığını kaybetmesi gibi nedenlerle defalarca mağdur olduğu anlaşılıyor.

Bilindiği gibi YSK, örneğin Mustafakemalpaşa ilçesindeki seçime yapılan itirazı “sandık kurullarının 2 Mart 2019 tarihinde kesinleşmesi nedeniyle” reddederken, İmamoğlu’nun kazandığı seçimi “sandıkların bir kısmında memur olmayanlar görev yaptı” diyerek iptal etmiştir. Hukuksuzluk ve gerçek böyleyken, 12 Mayısta çıkan habere göre, “Seçim neden iptal edildi başkanım” sorusunu soran gence, Yıldırım, “Çok basit çünkü çaldılar” diyebiliyor!!! Bu yanıt Yıldırım’ın, çok daha önemli şeylere sahip olamamanın mağduriyetini yaşadığını gösteriyor. 

Bu Yıldırım’ın kazara İstanbul büyük şehir belediye başkanı olması halinde, İstanbul ve İstanbul halkı da mağdur olmaz mı?

[email protected]