Gerçek dışı bir yorum!

Zaman zaman gazetelerde eğitim anlayışıyla, eğitim sisteminde olup bitenlerle ve gerçekle bağdaşmayan haber, yazı ve yorumlar çıkıyor. Bu tür yazılar/yorumlar, akademisyenler tarafından yapıldığında, daha da çarpıcı oluyor.

Örneğin 26 Eylül 2013 tarihli Zaman gazetesinde, “Eğitim sistemi nasıl bu hale geldi?” başlığını taşıyan bir makale, böylesine çarpıklık örneği oluyor.

Makalede, “Türkiye, eğitim alanında OECD raporuna göre 43 ülkenin gerisinde yer alıyor. Çocuklarımız akranlarına göre daha az matematik, temel bilimler biliyor ve dil becerisi kazanıyor. Elindekileri de okullarda değil merkezi sınav sistemine karşılık düşen dersanelerde ediniyor” saptaması yapılıyor.

Günümüz modası 28 Şubatçılara vurmak olduğundan mı nedir, yazar, eğitim sisteminin “bu hale” gelmesinden 28 Şubatçıları sorumlu tutuyor. “Sallanıp duran, bir türlü düzen tutturamayan eğitim sistemine 28 Şubatçılar, öldürücü bir darbe indirdi. O kadar ağır bir darbe ki, bugüne kadar bir daha belini doğrultamadı” diyor! Sonra da, “28 Şubat’ın eğitim sistemimiz üzerindeki yıkıcı etkisinin iki cephesi var: Birincisi 8 yıllık temel eğitim ile, imam hatiplerin ve Kur’an Kursları’nın önünü keselim derken meslek liselerinin neredeyse yok edilmesi ile eğitimde bütün dengelerin altüst edilmesi” diyerek devam ediyor!

Bu noktada, yazarın eğitimle ilgili gerçeklerden koptuğu görülüyor.

Gerçek 1. Öncelikle, 28 Şubat’ta 8 yıllık temel eğitime geçilmesi önerilmesi, şu anda AKP’de siyaset yapanların içinde olduğu iktidar ortağı hükümet tarafından da kabul ediliyor. 28 Şubat’tan sonra 8 yıllık temel eğitim lehine konuşmaya başlayan o günlerin Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Mehmet Sağlam da, bugün AKP’de siyaset yapıyor. Ayrıca meclis, bu konuyla ilgili bir yasayı, 5 ay sonra tartışıp kabul ediyor. Bu yasaya kabul oyu veren milletvekillerinin bir bölümü de hâlâ AKP’de siyaset yapıyor.

Gerçek 2. 8 yıllık temel eğitim, 28 Şubat’tan 24 yıl önce toplumda ve mecliste kabul görmüş bir konu. 1973 Haziranında kabul edilen 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Eğitim Kanunu, 8 yıllık zorunlu eğitimi getiriyor geçici bir maddeyle uygulama ileri bir tarihe erteleniyor.

Gerçek 3. 12 Mart 1971 hükümetinin kararıyla imam-hatipler dahil olmak üzere meslek ortaokulları 1972’de kapatılıyor. Bu nedenle, 8 yıllık temel eğitim, kesintisiz eğitim anlamına geliyor. 1739 sayılı yasa da adını, tüm dünya da kabul gören en az sekiz yıllık öğrenimi içeren “temel eğitim” anlayışından alıyor.

Gerçek 4. AKP’lilerin içinden çıktığı MSP’nin koalisyon hükümetinde olduğu bir zamanda, 1974’te yapılan 9. Milli Eğitim Şurası’nda, 8 yıllık eğitim büyük çoğunluk tarafından da kabul görüyor.

Gerçek 5. 1996 yılında DYP’nin öncülüğünde kurulan koalisyon hükümeti zamanında 15. Milli Eğitim Şurası toplanıyor. Bu şurada da, 8 yıllık kesintisiz zorunlu eğitime bir an önce geçilmesi kararı büyük çoğunluk tarafından kabul görüyor. O şurayı gerçekleştiren DYP’li milletvekillerinin bir bölümü bugün AKP’de siyaset yapıyor.

Gerçek 6. Milli Eğitim Bakanlığı 15’inci şura için 80 bin kişi üzerinden bir araştırma yapıyor ve araştırma sonuçlarını bir rapor haline getirip Şura üyesi olan Okçabol dahil herkese dağıtıyor. Bu rapor, toplumun çok büyük bir çoğunluğunun 8 yıllık kesintisiz eğitimden yana olduğunu gösteriyor (bkz. Ön komisyon önerileri üzerine araştırma, Şura Genel Sekreterliği, Doküman no:4, 1995). Bu araştırmaya katılıp 8 yıllık kesintisiz eğitimi savunan yurttaşların bir bölümü de AKP’ye oy vermiş bulunuyor.

Gerçek 7. Çocukların 8 yıllık eğitimden sonra imam-hatiplere ya da mesleki eğitime geçmeleri, eğitim açısından, öğrencinin başarılı olması ve kendi istek ve yetenekleri doğrultusunda okul seçimi yapabilmesi açısından daha sağlıklı bir uygulama oluyor.

Gerçek 8. Çocukların 1997 yılı öncesine göre 5’inci sınıftan mezun olduklarında sınava girmelerindense, 8‘inci sınıfı bitirince sınava girmeleri çocuklar açısından daha sağlıklı bir uygulama olduğu gibi dershanelere gidiş zamanını ve dershanenin olumsuzluğunu üç yıl ertelemiş oluyor.

Gerçek 9. Milli eğitim bakanlığı tarafından yayımlanan kaynaklar bile, 8 yıllık kesintisiz eğitime geçildikten kısa bir süre sonra mesleki eğitim öğrencisinin hızla artmaya başladığını gösteriyor (Bakanlığın TBMM 1997 yılı bütçe konuşması ile Örgün eğitim istatistikleri 2010-2011 yayınlarına bkz.).

Gerçek 10. Yukarıdaki 9 gerçek, 8 yıllık eğitime geçişin, yazarın iddia ettiği gibi yıkıcı bir etkisinin olmadığını ve olamayacağını gösteriyor.

Bu makaledeki bir başka çarpıklık, yazarın 8 yıllık eğitime geçişi ideolojik bulurken, okulların imam hatibe dönüşmesine, dini öğretimin küçük yaşlara indirilmesine, üç din dersinin ders programlarına eklenmesine, güzel sanat derslerinin azaltılmasına ve evrim kuramının yadsınmasına aldırmaması ve bu gidişle OECD sıralamasında 43’ü bile tutturmanın zor olacağını görmemesi oluyor!