Eğitimde yaşanan gerici dönüşümler yasal mı?

Bilindiği gibi AKP, özellikle 30 Mart 2012 tarihli ve 6287 sayılı yasa (4+4+4 yasası) ile birlikte gözü kara bir biçimde ve peş peşe eğitimde gerici kararlar alıp uygulamaktadır.

Oysa Türkiye, TC Anayasası’na göre, “… insan haklarına ve Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir (m.3). Türkiye bir hukuk devleti olduğundan, mecliste kabul edilen yasaların TC Anayasası’na, yürütme erkinin aldığı kararların, çıkarılan tüzüklerle yönetmeliklerin, bakanlık ve YÖK gibi resmi kuruluşların yayımladıkları genelgelerin de yasal mevzuata uygun olması gerekmektedir.

Yasal mevzuat gereği, Anayasa Mahkemesi, siyasal partilerin kapatılması davalarına bakmakta, yüce divan olarak çalışmakta ve mecliste kabul edilen yasaların anayasaya uygunluğunu denetlemektedir uygun bulmadığı yasaları ya da yasa maddelerini iptal etmektedir. Danıştay ise yürütmenin yasaya uygunluğunu denetleyen yargı organı olup yasal mevzuata uygun bulmadığı tüzükleri, yönetmelikleri, kararları ve genelgeleri iptal etmektedir. Bu iki yargı organı bir karar verirken Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları yanında, Anayasa Mahkemesi ile Danıştay’ın daha önceki içtihat oluşturmuş kararlarını da gözönüne almaktadır.

Yasal Mevzuat
Eğitimdeki gerici dönüşümlerin yasal mevzuata uygun olup olmadığını görmek için eğitimle ilişkili Anayasa ve yasa maddelerinin bazılarına aşağıda yer verilmektedir.

Anayasa’nın 10’uncu maddesine göre, “herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. ... Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz. Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.” Anayasa’nın 42. maddesine göre, “kimse eğitim ve öğretim hakkından yoksun bırakılamaz. ... Eğitim ve öğrenim Atatürk ilkeleri ve devrimleri doğrultusunda çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre, Devletin gözetim ve denetimi altında yapılır.” Anayasa’nın 58’inci maddesine göre de, “Devlet, istiklâl ve Cumhuriyetimizin emanet edildiği gençlerin müsbet ilmin ışığında, Atatürk ilke ve inkılâpları doğrultusunda ve Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü ortadan kaldırmayı amaç edinen görüşlere karşı yetişme ve gelişmelerini sağlayıcı tedbirleri alır.”

Anayasa’nın 74’üncü maddesinin koruma altına aldığı yasalar vardır ve bu yasalardan özellikle 3 Mart 1924 tarih ve 430 sayılı Öğretim Birliği Kanunu ile 26 Aralık 1934 tarih ve 2596 sayılı Bazı Kisvelerin Giyilemeyeceğine Dair Kanun gerici eğitim dönüşümleriyle birebir ilişkili olan yasalardır. Örneğin 430 sayılı Öğretim Birliği Yasası, “yüksek din uzmanı yetiştirmek amacıyla üniversitede bir ilahiyat fakültesi, imam ve hatip yetiştirmek amacıyla da ayrı okullar açılır” (m.4) demektedir. İmam hatip okulları, bu yasa gereğince toplumun dini hizmetlerini yerine getirecek kişilerin yetiştirilmesi için açılan okullardır.

14 Haziran 1973 tarihli ve 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’nun 2. maddesine göre, eğitim sisteminin genel amacı, bireyleri, “Atatürk inkılap ve ilkelerine ve Anayasada ifadesini bulan Atatürk milliyetçiliğine bağlı … ilgi istidat ve kabiliyetlerine göre ... bir meslek sahibi olacak biçimde ... insan haklarına ve Anayasanın başlangıcındaki temel ilkelere dayanan demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı görev ve sorumluluğunu bilen ve bunları davranış haline getirmiş ... hür ve bilimsel düşünce gücüne ve geniş dünya görüşüne sahip insan haklarına saygılı …” insanlar olarak yetiştirmektir.

1739 sayılı yasada yer alan temel ilkelerden “genellik ve eşitlik” ilkesine göre, “eğitim kurumları dil, ırk, cinsiyet ve din ayırımı gözetilmeksizin herkese açıktır. Eğitimde hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz” (m.4).

1739 sayılı yasanın “yöneltme” ilkesine göre, “fertler, eğitimleri süresince, ilgi, istidat ve kabiliyetleri ölçüsünde ve doğrultusunda çeşitli programlara veya okullara yöneltilerek yetiştirilirler” (m.6).

1739 sayılı yasanın “Atatürk inkılap ve ilkeleri ve Atatürk milliyetçiliği” ilkesine göre, “Eğitim sistemimizin her derece ve türü ile ilgili ders programlarının hazırlanıp uygulanmasında ve her türlü eğitim faaliyetlerinde Atatürk inkılap ve ilkeleri ve Anayasada ifadesini bulmuş olan Atatürk milliyetçiliği temel olarak alınır” (m.10).

1739 sayılı yasanın “laiklik” ilkesine göre, “Türk milli eğitiminde laiklik esastır” (m.12).

1739 sayılı yasanın “bilimsellik” ilkesine göre, “her derece ve türdeki ders programları ve eğitim metotlarıyla ders araç ve gereçleri, bilimsel ve teknolojik esaslara ve yeniliklere, çevre ve ülke ihtiyaçlarına göre sürekli olarak geliştirilir” (m.13).

4+4+4 Yasasının Anayasa Karşıtlığı
4+4+4 yasasının 9’uncu maddesindeki iki din dersinin açılmasıyla iligili ifade, “laik devlet” anlayışıyla bağdaşmadığından (laik devlet, tüm inançlara eşit mesafede olan, din tercihi yapmayan ve başka inançlarda olan yurttaşlar varken tek bir inançla ilgili dersler açamayacağından) Anayasa’nın 3’üncü, bu dersler diğer inanç sahiplerini yok saydığından Anayasa’nın 10’uncu ve bu dersler inançla ilgili olup bilim ve eğitim esasarına göre yapılamayacağından, “Atatürk ilkeleri ve devrimleri doğrultusunda çağdaş bilim ve eğitim esaslarına” uymadığı için de, Anayasa’nın 42’inci ve 58’inci maddeleriyle bağdaşmamaktadır.

4+4+4 yasasının 9’uncu maddesindeki, “ilköğretim kurumları, dört yıl süreli ilkokullar ile dört yıl süreli zorunlu ve farklı programlar arasında tercih imkanı veren ortaokullar ile imam-hatip ortaokullarından oluşur” ifadesi, farklı programlarda okuyacak çocukları, zorunlu eğitimin gereği olarak her çocuğa sunulması beklenen bilişsel, devinimsel ve duyuşsal gelişim olanaklarından uzak tutacağı ve normal okullarda okuyanların yararlanacağı öğretim hakkından mahrum bırakacağı için, hem Anayasa’nın 42’inci ve 58’inci maddeleriyle hem de evrensel çocuk haklarına aykırı olmaktadır.

İmam hatip okulu mezunlarının çoğunluğu imam ve hatip olmadığına göre, bu okullar yasal açıdan kuruluş ve varlık nedeni olan 430 sayılı yasanın 3’üncü maddesinin dışına çıkmış, dolayısıyla da Anayasa’ya aykırı düşümüş okullardır.

Gerici Karar ve Uygulamaların Yasa Karşıtlığı
Bakanlığın ders izlencelerine eklediği Temel Dini Bilgiler dersi, başka inançlarla ilgili bilgileri içermediğinden Anayasa’nın 3’üncü, 10’uncu, 42’inci ve 58’inci maddelerine, hem de 1739 sayılı yasanın 2., 4., 12. ve 13. maddeleriyle bağdaşmamaktadır.

Bakanlığın bazı okulları imam hatip okullarına dönüştürmesi, o yöredeki çocuklara imam hatibe gitmeyi dayatan bir uygulama olduğundan, hem Anayasa’nın yukarıda yer alan maddelerine hem de din ayrımı gözeten ve (Sünni-Hanefi olan) bir zümreye imtiyaz tanıyan bir durum yarattığından 1739 sayılı yasanın 4’üncü maddesine, laiklikle bağdaşmadığından 12’inci ve bilimselikle bağdaşmadığından da 13’üncü maddesine aykırıdır.

Yasa ve tüzüklerin uygulanmasını kolaylaştırıp gerçekleştirmek amacıyla hazırlanan ve düzenleyici kuralların yazılı olduğu resmi belge niteliğinde olan yönetmelikler ve benzer nitelikteki genelgeler, ilgili yasaların temel felsefesini yansıtmak durumundadır. Bakanlığın çıkardığı son yönetmelikte Atatürk ilkelerine yer vermemesi, hem Anayasa’nı 42’inci ve 58’inci maddelerine hem de 1739 sayılı yasanın 2’inci ve 10’uncu maddelerine aykırıdır.

4+4+4 yasasının 7’inci maddesi zorunlu ilköğretimin çocuğun 5 yaşını bitirdiği eylül ayında başlayacağını belirtmektedir. Çocuğun lehine olsa da, bakanlığın yönetmelikle/genelgeyle 5,5 yaşını tamamlayanları ilköğretime başlatma ve doktor raporu alan 66-72 aylık çocukları okula başlatmama uygulaması, yasanın 7’inci maddesiyle uyuşmamaktadır. Bakanlığın, genelde ailenin isteği üzerine hafızlık kursuna gidecek çocukların zorunlu öğretime girişlerini bir yıl ertelemesi de, hem 20 Ekim 1959 tarihli Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Bildirisi’ne ve 20 Kasım 1989 tarihli Çocuk Haklarına Dair Sözleşmeye hem de bu yasanın 7’inci maddesine ters düşmektedir.

Bir kez daha belirtmekte yarar vardır: Gerici hamlelerin yasal mevzuata karşıtlığı, Türkiye Cumhuriyeti’nin, “… insan haklarına ve Anayasanın başlangıcındaki temel ilkelere dayanan demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti” olması durumunda geçerlidir.

[email protected]