Doktora Üstüne Doktora!

4 Temmuz'da bir gazetenin birinci sayfasında "doktora üstüne doktora" haberini okuyunca, bizim "vizyonlu" rapor ister istemez ertelendi. Habere göre, önce İstanbul sonra da Maltepe Üniversitesi Başbakan'a fahri doktora unvanı vermiş!

İlk akla gelen, "Boğaziçi Üniversitesi Türkan Saylan, Theodorakis ve Yaşar Kemal'e fahri doktora unvanı verince bunlar da gaza gelmiş" düşüncesi oluyor.

Hemen sonra da insan, "Başbakan pek çok nedenle bu unvanı hak ediyor, acaba hangi gerekçeyle vermişlerdir" sorusuna takılıyor. Fahri doktora verilmesini genelde üniversitelerin birimleri önerdiğinden, çeşitli olasılıklar akla geliyor.

Başbakan, yasal olarak parti başkanı olmaması gerekirken AKP'yi 2002 seçimine kendi başkanlığında sokmuştu. Onlarca insanın "makul" gerekçeler olmadığı halde, telefonlarının dinlendiği, evlerinin arandığı, her şeylerine el konduğu ve tutuklandığı aylarca tutuklu kalıp serbest kalanların, "Neden tutuklandığımı bile bilmiyorum" dediği suçlu oldukları kanıtlanmamış insanlara suçlu muamelesi yapıldığı ... "Ergenekon soruşturmasının savcılığını" üstlenmişti. Kurumları ve toplumsal kesimleri birbirine düşürmeye başladı. Deniz Feneri'nin aydınlığında, karanlık işleri hâlâ görmüyor. Yargının siyasallaştırılmasına ve Anayasa Mahkemesi üyelerini meclisin seçmesine çalışıyor. Başbakan pekala, "fahri hukuk doktorası" almayı hak ediyor. Laik, demokratik ve sosyal hukuk devleti olan Türkiye'yi bu anayasadan kurtarmaya çalışması da Anayasa Mahkemesi'nin AKP'yi "Laiklik karşıtı eylemlerin odağı olarak" görmesi de Başbakan'ın yeri geldiğinde, "Devlet laik olur, yurttaşlar laik olmaz" diyerek yurttaşları yasa dışı tutumlara yönlendirmesi de işin cabası. Hele İÜ'nün, geçmişte hukuk ile guguku karıştıran Kenan Evren'e "Fahri hukuk doktorası" verdiğini anımsayınca, insan neden olmasın diyor!

Sonra Fen-edebiyat fakültesi akla geliyor. Hem bu fakülteden bir-iki kişi bakan olmuştu. Hem bir kerecik yönetimini kendisinin belirlediği TÜBİTAK'ın evrim karşıtı bir bilim kurulu haline gelmesini sağlamıştı. Fen alanındaki akademisyenlerin bir bölümünün evrime inanmadığı da söyleniyor. Ayrıca, AKP iktidarında, bir sorunla karşılaştıklarında bilimsel bulgular yerine inanç kitaplarına başvuracağını söyleyenler, yetişkinler arasında da öğrenciler arasında da çoğaldığına göre, insan, "Fahri bilim doktorası" da olabilir diyor.

Bundan daha sağlam gerekçe mi olur derken, bu kez iktisat fakültesi öne çıkıyor. Tamam diyor insan, "Ben ülkemi pazarlamaya geldim" dedi dediğini de yapıyor. KİT'leri yok pahasına satıyor. Ormanları, madenleri, mayınlı arazileri, zeytinlik alanları, ülke insanının aklını ve emeğini pazarlıyor. Dış borcu iki kata çıkardı. IMF'ye aslanlar gibi kafa tutuyor. Son dünya iktisadi bunalımı için "Bizi teğet geçti" dedi öyle de oldu: Yüzde 14'e yakın düzeyde küçüldük bu bunalımdan en çok zarar gören ülkelerden biriyiz. Son bir yılda işsiz kalanlar milyonu aştı. Her gün şirketler batıyor, emekçiler işsiz kalıyor. İşsiz kalanların önemli bir bölümü cemaatlere kayıyor. Asgari ücret bir ay yetmese bile, emekçinin bir-iki gününü kurtarıyor. İşçinin her türlü hakkını yok edecek kölelik sözleşmesi hazırlanıyor. İktisadi açıdan yarınımız pek parlak, gözlerimizi kamaştırıyor. Tam da fahri doktora verilecek zaman.

"Bu gerekçeyle de vermedilerse hangi gerekçeyle verildi" düşüncesi hız kazanıyor ve yeni gerekçeler arıyor insan. "Ananı da al git ulan askerlik yan gelip yatma yeri değildir ben sana sen demiyorum" ve benzeri iletişim becerisi yüksek oluğundan iletişim fakültesi mi önerdi yoksa?

Ormanları talan edecek her türlü yasayı gözü kara bir biçimde çıkardığı, milli parkları ve koruma alanlarını yabancı altın arayıcıların cirit attığı alan haline getirdiği nedeniyle orman fakültesi mi?

Hayvancılığı öldürdüğü için veteriner fakültesi mi?

Bush, Büyükanıt ve Obama ile baş başa, kayıtsız koyutsuz görüşerek tam da "demokrat" devlet başkanına yaraşır bir tutum gösterdiğinden yeri geldiğinde de "One minute, one minute" demesini bildiğinden, siyasal bilgiler fakültesi mi?

Cemaatlerin eline geçmiş öğretmen liseleri ile cemaatlerin sahip olduğu liselerden, dershanelerden ve yurtlardan gelen öğrencilerin eğitim fakültelerine yöneldiğinden ve öğretmen adaylarının önemli bir bölümünün bilimi boş vermesi nedeniyle, eğitim fakültesi mi?

Böylesi düşüncelere dalanların aklına gazeteye bakmak geldiğinde durum anlaşılıyor. Meğer İÜ bu unvanı, "dünya barışına yaptıkları katkılardan ve 'Medeniyetler İttifakı' projesi nedeniyle" vermiş! "Medeniyet" dersen bizimkisi en uygarımız "ittifak" konusunda da, yurt içinde cemaatler ve liberaller ile yurt dışında da NATO, ABD ve AB ile olan ittifaklar yeterli örnekler. Onlar için Lübnan'a ve taa Afganistan'la Somali'lere kadar gitmedik mi AB için elimizden geleni ardımıza koymuyor muyuz? Irak'ta bir milyona yakın insan öldü, milyonlarca insan yerinden yurdundan edildi. Katliamlar hâlâ devam ediyor. Irak'ın petrolü yanında, maddi varlıkları, tarihsel ve kültürel zenginlikleri de talan edildi. Akademisyenleri öldürüldü, laik ülkeye şer-i kurallar getirildi Sünni-Şii, Kürt-Türkmen ve Arap-Arap olmayan ayrışması pekiştirildi, Irak'ın birliği parçalandı.

"Tüm bu 'barışçıl' olaylara kapı açan Irak işgali sırasında ABD'ye destek veren ve ABD'nin Ortadoğu Projesi'nde Bush'la eş-başkan olan bir kişi varken bu fahri doktora başka kime verilebilirdi" deyip, derin bir ohhhhh çektim.

Ardında eşimin uyarısıyla kendime geldim: "Vatan İÜ'ye minnettardır" diye bar bar bağırıyormuşum!

[email protected]