Doğru Olamaz

Hemen her gün pek çok haber alıyoruz gazetelerde okuyor, radyolarda dinliyor ve televizyonlarda izliyoruz. Bu haberler içinde, doğru/yanlış olduğunu bildiğimiz/bilemediğimiz haberler olduğu gibi, bir yerlere koyup yakıştıramadığımız ya da doğru olmadığını umduğumuz haberler de oluyor.

Bilindiği gibi, okul öncesinden yükseköğretime kadar her düzeydeki eğitim-öğretim kurumlarında çalışanların, eğitim-bilim emekçilerinin kurdukları sendikalar var. Bu sendikalardan en çok üyeye sahip olan sendika, yasa gereği, işveren durumunda olan milli eğitim bakanıyla, okul müdürüyle ya da üniversite rektörüyle görüşme hakkını elde ediyor.

En çok üyeye sahip sendikanın genel tutumu, eğitim anlayışı, eğitim sorunlarını algılayışı ve bu sorunlara çözüm önerileri, diğer sendikalardan daha fazla dikkat çekiyor. En çok üyeye sahip sendika, eğitim hizmetlerinin değerlendirilmesi yanında eğitim sisteminin geleceğinin belirlenmesinde de, diğer sendikalardan daha çok sorumluluk taşıyor.

Üye sayısı itibarıyla bugün için eğitim iş kolundaki en büyük sendikanın Türk Eğitim-Sen olduğu biliniyor. Basında bu sendikayla ilgili haberlere, eğitim işkolundaki diğer sendikalardan daha fazla yer veriliyor. Bu sendikayla ilgili olarak son 1-2 ay içinde basında çıkan üç haber dikkat çekiyor.

Geçen ay, işçi sendikalarının öncülük ettiği ve eğitim iş kolundaki bazı sendikaların da katıldığı "hükümetin yaptığı zamlara hayır" mitingi yapılmıştı. Dikkat çeken ilk haber, Türk Eğitim-Sen'in bu mitinge katılmak yerine, zamların durdurulması için "topluca dua etme" eylemini gerçekleştirdiği haberiydi.

Eğitim iş kolundaki sendikalar, bireyi özgürleştirme, insancıllaştırıp toplumsallaştırma ve evrenselleştirme doğrultusunda hizmet verenlerin sendikasıdır. Öğretmen birey olarak öğrenciye örnek olduğu gibi, eğitim iş kolundaki sendikalar da diğer kurumlara ve topluma örnek olur. Öğrenci öğretmeni örnek aldığı gibi, diğer kurumlar da, toplum da eğitim iş kolundaki sendikaları örnek alır. Birey, inandığı için ya da umarsız kaldığında, çözümü dua ederek arayabilir. Ancak, emekçi örgütleri, hele hele sorunlara bilimsel çözümler üretmesi gereken eğitim iş kolundaki örgütler, böylesi bir eylem yapmaz, yapamaz. Gücünü kuvvetini başka makamlardan değil kendi örgütsel gücünden alır dedik. Ya da benzeri düşüncelerle bu haberi duymazlıktan geldik.

Daha bu haberin sıcaklığı soğumadan, aynı sendikanın, son aylarda olumsuz etkilerini giderek artıran iktisadi bunalıma önlem olarak, "Diyanet İşleri Başkanlığı'nın fetva vermesini" istediği haberini okuduk.

Bir eğitimci için, birey en kutsal ve yüce bir değerdir. Bir eğitimci için, bireyin etnik, cinsel ve dinsel kimliği önemli değildir. Eğitimci, mesleği gereği ve mesleğiyle ilgili süreçlerde, en azından laiktir, bilimseldir, demokratiktir ve sosyal hukuk anlayışına sahiptir. Bu değerler çerçevesinde, bir inançtakilere hizmet veren ve diğer inançları yok sayan bir kuruma karşı çıkması beklenen bir eğitim işkolu örgütünün, böyle bir aymazlıkta bulunmasını bir emek örgütüne konduramadık, haberi görmezlikten geldik.

Ama durun, bu haberler yetmezmiş gibi, Türk Eğitim-Sen Kayseri Şubesi Başkanı'nın "Hitler'in ruhu için helva dağıttığı" haberiyle şaşırdık ve sarsıldık. Daha da garibi, başkanın, rüyasına giren Hitler'in, "Bush'un Irak'ta yapmış oldukları katliamlar, soykırımlar ve insanlık suçu benimkinden daha mı geri? Günahımı aldınız, eğer hayrıma helva dağıtırsanız hakkımı helal ederim" demesi üzerine, helva dağıttığını söylemesi oldu.

Rüyasına giren sakallının isteği üzerine çocuğunu öldürenleri duyduk ta, sendikalının karıştığı böylesi bir olaya ilk kez tanık olduk.

Yukarıda değinilen üç haberi alt alta yazalım:

Hükümetin yaptığı zamlara karşı dua
İktisadi bunalıma karşı Diyanet İşlerinden fetva
Hitlerin ruhuna helva.

Bu üç haber, rüya açıklamasını katmasak bile çok şey ifade ediyor. Bu haberleri bir yerlere konduramıyorsunuz. İnsana "doğru olamaz" dedirtiyor. Korkunun ecele faydası olmadığını bile bile, insan ya doğruysa diyemiyor.

Bu haberler doğruysa, sendikanın bilerek (tabii ki yanlış) yerlere yöneldiğini görmek gerekiyor.

Yukarıdaki haberler doğruysa, bu sendikanın, laiklik, bilimsellik ve demokratiklik gibi cumhuriyetin temel niteliklerini dışlayan bir yola girdiğini söylemek yanlış olmuyor.

Oysa yaşadığımız toplum, emeği sömüren yaklaşımları hak etmediği gibi, bireyin duygularını sömüren yaklaşımları da hak etmiyor. Ufkunu geliştirecek, insanlığını pekiştirecek ve herkesle barış içinde kardeşçe yaşatacak tutumlar ve anlayışlar bekliyor. Cemaatleşenler değil, gerçekten birer emek örgütü oluşturabilenler bu doğrultuda hizmet verebiliyor.

[email protected]