Dershanelerin kapatılması!

13 Kasım 2012'de SOL GAZETESİ'NDE "DÜN, BUGÜN, YARIN" adlı köşede yayımlanmıştır. Rıfat Okçabol, soL Gazetesi'nde Salı günleri yazmaktadır.

Bakanlık 2009 strateji raporunda, dershanelerin desteklenerek özel okullara dönüştürüleceğini yazıyor. 10 Mart 2012 tarihinde yapılan “Dünyadaki Dershanecilik Gerçeği” konulu konferansta, bakanlığın Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürü, “Dershanecilik sektörü bir ihtiyaçtan doğan eğitim kurumlarıdır. Bu kurumların ortadan kalkması söz konusu değildir” diyor (www.dha.com.tr/dunyadaki-dershaneciligi). Daha sonra Başbakan dershanelerin kapatılacağını söylüyor.
Dershane Osmanlı’da 1910’lu yıllarda daha çok yetişkinlere fen, dil ve sanat konularında eğitim veren kurumlar olarak ortaya çıkıyor. Türkiye Öğretmenler Birliği, 1925 Mayısında gündüz kadınlara ve geceleri de erkeklere okuma-yazma öğretecek kurumlar açtığında bunlara Halk Dershaneleri adını veriyor. Bu dershanelerin sayısı 1927-1928 yılında üç bini geçiyor (bkz. Halk Eğitimi, Ütopya Yayınevi, 2006).
1950’lerde özel okul sayılarının artması, Maarif kolejlerinin (günümüz Anadolu liselerinin) açılması ve üniversitelere geçişte sınav yapılmaya başlanması, bugünkü anlamda sınavlara hazırlayıcı dershanelerin ortaya çıkış nedeni oluyor. 8 Haziran 1965’te özel kurs, okul ve dershane çalışmalarını düzenlemek üzere 625 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu çıkarılmasından sonra sınavlar çoğalıp çeşitlendikçe dershane sayıları da artıyor. Dershane sayıları, 1979’da 78’e, 1989’da 706’ya ve AKP iktidarından önce 2002’de de 2.568’e çıkıyor. Özal, 1983’tedershaneleri kapatan yasayı iktidar olunca 1984’te değiştiriyor ve Beşinci Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda özel okullarla dershanelerin desteklenmesi benimseniyor. Yapılan, yaratılan ve çeşitlendirilen her sınav, dershanelere yeni bir yaşam alanı açıyor.
Zaman zaman dershanelerin kapatılacağı söylense de, AKP sınav sayılarını çoğaltarak dershenelerin ekmeğine yağ sürüyor. Örneğin ortaöğretime geçişi belirleyen tek sınavı, dershanelerin önemini azaltma savıyla 2005’te kaldırıp 6, 7 ve 8’inci sınıflarda yapılacak Seviye Belirleme Sınavı getirildiğine, çocuklar daha erken yaşta, 5’inci sınıftan itibaren, dershaneye gitmeye başlamışlardı. AKP’nin uygulamaları sayesinde dershane sayısı bugün 4.000’i geçiyor.
Son zamanlarda, üniversiteye giriş sınavının senede bir kez yapılması yerine birkaç kez yapılması ve üniversitelerin tamamen paralısının olması planlanması dershanelere duyulacak gereksinimi çoğaltacak bir girişim oluyor.
Eğitim sistemi, ezbere dayalı, öğrenciyi öğrenmekten, okumaktan, düşünmekten, irdelemekten, sorun çözmekten ve özel ilgi alanları geliştirmekten uzaklaştırıp verilen seçenekler içinde doğru olanı bulma becerisini arayan seçme sınavları nedeniyle, kanserojenli bir yapıya dönüşmüş bulunuyor. Dershane, parası olanın bağışıklığını güçlendiren ve yoksulu eleyen bir araç işlevi görüyor.
Seçme sınavları olduğu sürece, dershanelerin kapatılması zor görülüyor. Dershaneler fiilen kapatılsa da, onun yerini özel dersler gibi evlerde özel sınavlara hazırlama derslerinin alması kaçınılmaz oluyor.
Dershanelerde destek verilen başarılı yoksul öğrenci oranı dershanelere para ödeyenlerin yanında devede kulak kalıyor. Ayrıca yoksula kolaylık gösterenlerin çoğunluğunu cemaat dershaneleri oluşturuyor. Öğrenci aldığı bu desteği, cemaatçi olarak ve başka öğrencilere abilik/ablalık yaparak ödüyor. Dershaneler kapatıldığında yoksul öğrenci cemaate gideceğine, cemaatin eve geleceği anlaşılıyor. Bu yolla, tek öğrencinin cemaatçi olması yerine tüm ev halkının cemaatleşmesinin önü açılıyor.
AKP, her konuda olduğu gibi dershane konusunda da aklı karışık olsa da, ne yapacağını iyi biliyor: Eğitimi piyasalaştırmak, kapatılan dershaneye destek vererek özel okul pazarını canlandırmak istiyor. Kaderleri 4+4+4 ile belirlenen yoksullar, AKP’yi ilgilendirmiyor. Ayrıca, 4+4+4 sayesinde yoksulların, 12 yıl sonra üniversite kapısına gelemeyeceklerini de unutmamak gerekiyor.
Akıl karışıklığı AKP karşıtlarında da görülüyor. AKP’nin 2003’te gündeme getirdiği YÖK taslağı üzerine, YÖK karşıtlarının bile YÖK’ü savunur duruma gelmesi gibi, şimdi de dershaneleri savunma durumuna gelinmesi, hem dershane olgusunun çarpıklığından hem de AKP’nin toplum yararına bir şeye kalkışmayacağı bilincinden kaynaklanıyor.